İki kardeşin 70 yıl önce paylaşamadığı bir arsada inşa edilen bir binanın öyküsü bu. Öyle bir yapı ki dünyadaki başka hiçbir binaya benzemiyor…
Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta çok ünlü bir bina var. Yerel halkın “el Ba’sa” yani “Garez” olarak nitelendirdiği bu binanın hikayesi çok ilginç. Geçtiğimiz günlerde Lübnanlı bir mimar sayesinde dünya basınında gündem olan Garez’in geçmişi 1950’li yıllara dayanıyor.
Şehir planlama uzmanı ve mimar Sandra Rişani sayesinde dünyanın dikkatini bir kez daha çeken Garez, Beyrutluların çok iyi bildiği bir şehir efsanesine göre iki kardeş arasındaki bir miras uyuşmazlığı nedeniyle inşa edildi.
Anlatılanlara göre, Garez’in inşa edildiği arsa önceden arka tarafındaki geniş kısımla birlikte bir bütündü. Arsanın sahibi de iki kardeşti. Gün geldi kardeşler arasında bir mal paylaşımı yapılması gerekti. Kardeşlerden birine düşen parçanın konumu diğerinden çok daha iyiydi. Bu durum haliyle payına kötü parça düşen kardeşi pek mutlu etmedi.
O da intikamını kardeşinin deniz manzarasını kapatarak almaya karar verdi ve 1954’te Garez’i inşa ettirdi.
BİNA DEĞİL DUVAR
Beyrut’un Manara mahallesinde bulunan Garez için bina demek ne kadar doğru bilinmez. Özellikle belli açılardan bakıldığında bir duvar ya da pano gibi görünüyor. Binanın en dar yerinin genişliği 60 santimetre, en geniş yeri ise 4 metre. Toplam 120 metrekarelik bir alana inşa edilmiş olan binanın yüksekliği de 14 metre.
Mimar Rişani bu binayla ilk kez 2014 yılında, şehrin unutulan hatıralarının derlendiği bir kitabın hazırlık aşamasında çalışırken tanıştı. Mesleği mimarlık ve şehir planlaması olmasına rağmen bu binadan hiç haberi olmadığını belirten Rişani, hikayeyi de babasından öğrendi. Bunun üzerine binayı kendi gözleriyle görmek için yola düştü.
Sokağa girdiğinde karşılaştığı yan binanın apartman görevlisinin yorumunu da aktaran Rişani şunları yazdı: “Ben daha sorumu bile bitiremeden ‘Evet biliyorum, insan şoke oluyor’ dedi. ‘Bu bir duvar. Ama eskiden içinde insanlar yaşıyordu.’“
Bunları duyan Rişani hikayenin ayrıntılarını öğrenmek için yeniden babasına başvurdu. Babasının anlattığı hikaye şu şekildeydi:
“İki kardeşe de birer parsel miras kalmıştı. Kardeşler bu parsellere nasıl inşaat yapacaklarına karar veremiyorlardı. Bu arada parsellerden bir tanesinden yol geçtiği için önemli bir kısmı istimlak edildi. Bu parselin sahibi kardeş de kalan alana tek başına bir bina yapmaya karar verdi. Böylece binasının arkadaki parselin deniz manzarasını kapayacağını ve kardeşinin arsasının değerinin düşeceğini umuyordu.”