Çoğu zaman insanlar üzerinde panik duygularına yol açabiliyor diyor uzmanlar. Herhalde, Covid – 19 ile yaşadıklarımızın özeti bu olsa gerek.
Verilen örneklerde ;
insanlar hayat kurtaran, koruma veya tedaviden mahrum kaldıklarını gördüklerinde veya ihtiyaçlarının tükenebileceğini düşündüklerinde “panik” yaşayabiliyorlar. “Psikolojik stres” genellikle belirsizlik karşısında kontrol eksikliği duygusuyla ilişkilendiriliyor. Böylece “stresin” ortaya çıktığına işaret ediliyor.
Geriye dönüp baktığım da, Virüs salgını ilk olarak Çin’de başladığında, ne İngiltere’de ne Türkiye’de halk tarafından durumun ciddiyeti tam algılanamadı diye düşünüyorum. Detaylara girmek istemiyorum, çünkü halen zihinlerimizde tazeliğini koruyor.
Geçtiğimiz hafta Başbakan Boris Johnson basın toplantısına liderlik ediyordu.Tam bir yıl sonra Birleşik Krallık’ın Covid ile bağlantılı 100.000’i aşan ölüm sayısını açıklarken başını eğdi ve “tüm sorumluluğu üstleniyorum” dedi.Bu sözlere dikkat çekici yorumlar da geldi “Hepimiz başından beri kısmen ama temelde Boris Johnson’ın sorumluluğunda olan bir dramada rol alıyoruz.” ifadesi, bence herşeyi özetliyor. Boris “tüm sorumluluğu üstleniyorum” dedi, demesine de, sevdiklerini kaybedenler için çok geç.. Ateş düştüğü yeri yakıyor, denildiği gibi yaşayan o acıyı iyi biliyor.
Pandeminin başından beri “İnsanoğlunun bu virüs karşısında direnci ne olabilir!, veya nereye kadar ?.” sorusu hep aklıma gelmiştir.
Kısa cevabım şöyle; mutasyon karşısında aşılama sayısı ve aşının virüs karşısındaki başarı oranı ile orantılı.
Yeri zamanı geldi İngiltere Hükümetinin Acil Durumlar için Bilimsel Danışma Grubu (Sage) üyesi Sir Jeremy Farrar açıklamaları çok çarpıcı ve önemli. Bir bölümünü aşağıda paylaşmam da hatırlatmam da yarar var.
Dünyada dolaşan virüs miktarının yeni bir varyantın ortaya çıkma şansını belirleyeceğini belirten Sir Jeremy Farrar ,” Yeni türlerin gelmekte olduğu görülüyor ve bunu inanılmaz derecede ciddiye almamız gerektiği” konusunda uyardı. Şimdiye kadar tespit edilen varyantlar aşıların etrafından geçmiyor gibi görünse de, Sir Jeremy’nin “oldukça pozitif” olarak tanımladığı bir şey, zamanla mutasyona uğraması gereken bir virüsle “bir yarışta” olduğumuz konusunda dikkatleri çekti.Önemli açıklamalarına şunları ekledi : “Gelecekte aşılardan kaçan varyantlar göreceğimizi düşünüyorum. Şu anda yapılacak şey, dünyada elimizden geldiğince çok insanı aşılamak, bulaşma miktarını azaltmak ve bu yeni varyantların gelmesini engellemektir.Bu bizim ulusal çıkarlarımıza, hakkaniyete uygun ve etik bir çıkar içindedir ve bunu yapmak dünyanın çıkarınadır.”
İşte bu sebeple, önümüzdeki süreç içinde belki yaz aylarında bilim adamlarının açıklamalarında netleşen verileri göreceğimize inanıyorum.
Koronavirüs, Covid – 19, pandemi, salgın, kelimelerini duymaya ve kullanmaya başladığımız ilk günlerin üzerinden tam bir sene geçti. Birleşik Krallık’ta Covid kaynaklı toplam ölüm sayısının 120.000’i geçtiği dün açıklandı. Son veriler koronavirüs Ocak ayı tablosunda her gün ortalama 1.000’den fazla kişi Covid’den öldüğü rekor sayılarda kayıtlara geçti.Bu istatistik verilerin arkasında, sevdiklerimizin ölümlerinden, enfeksiyonun fiziksel etkilerine ve neredeyse herkesin karşılaştığı zihinsel travma ve korkuya kadar pandeminin insani maliyeti yatıyor. Bu salgının nasıl ortaya çıktığını bilmemek, birçokları için giderek daha endişeli, mutsuz ve yalnız hale gelen bir dünyanın arka planında ekonomik, fiziksel ve zihinsel refahımızı etkiliyor.
Dünya ülkelerini virüs tam bir baskı altında tutuyor, insanlığı birçok alanda etkiliyor. Bilim bu durumun en az birkaç sene daha devam edeceğine dair uyarılarını yapıyor.İnsanlık son aylarda, hayatın her alanında psikolojik değişimi mutasyonlar nedeniyle yayılım ve ölüm oranlarıyla da yaşıyor. Adeta havada asılı kalan virüs parçacıkları ile savaş içindeyiz. Etkilerini her ülkede uygulamalarla farklı görmemiz mümkün.Hayatımızdaki değişiklikler, hayatımızı tehdit eden ufacık “virüs” sayesinde, geçen bir senelik süreçte gerçekleşti bile.
Kısaca toparlarsak ; virüs hayatımızı birçok alanda etkilemekte olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız.