Adını Atatürk’ün verdiği Cumhuriyet’in de aralarında bulunduğu bazı gazete, televizyon ve ajans muhabirleri, hukuksuz akreditasyon uygulaması nedeniyle Anıtkabir’e alınmadı.
Dün Cumhuriyetin ilan edilişinin 98. yıldönümünü büyük bir coşkuyla kutladık… Halk laik demokratik Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e duyduğu büyük özlemle -deyim yerindeyse- Anıtkabir’e aktı…
Ve dün bu coşkuya gölge düşüren bir yasakla karşı karşıya kaldık. Cumhuriyet muhabirlerine Cumhuriyetin 98. yılında Anıtkabir’de “akreditasyon” uygulandı. Eleştirel basına Anıtkabir’e giriş yasağı uygulayanlara hatırlatmak isteriz. Tam 98 yıl öncesiydi… Mustafa Kemal Atatürk, 28 Ekim gecesi Çankaya Köşkü’nde kararını vermişti. Yarın “Cumhuriyet ilan edilecekti…” İşte o kararı, dün Anıtkabir’e girişine izin vermediğiniz Cumhuriyet gazetesinin kurucusu Yunus Nadi, 29 Ekim 1923’te milletin meclisinde şu sözlerle açıklayacaktı:
“(…) Teşkilat-ı Esasiye’deki tekâmül dikkata alınarak icra vekillerinin teşkili düzenlendi. Hükümet şekli Cumhuriyet olunca bu vazifeyi şimdiye kadar ifa eden TBMM Reisi’nin bu vazifeye intihabı lazımdır. O zat Reisicumhur olacaktır. Reisicumhur, hükümeti teşkil için bir başvekil intihap edecek, başvekil kabineyi kuracak, bu zevat TBMM’nin itimadına mazhar oldukça vazife yapacaktır… Encümeniniz; Teşkilat-ı Esasiye üzerinde yaptığı tetkikatta istimrar esasını kabul etmiştir…”
Yunus Nadi, 29 Ekim 1923’ten altı ay sonra 7 Mayıs 1924’te “adını ve kuruluş parasını Kuvayı Milliye’nin önderi Atatürk’ün verdiği” Cumhuriyet gazetesini kurdu. Şimdi Cumhuriyet muhabirlerine Anıtkabir yasağı uygulayanlara soruyoruz:
Hangi gazete vardır ki adını ve kuruluş parasını, o ülkenin kurtuluş mücadelesine önderlik eden lideri vermiş olsun!..
Evet… Tarihin üzerimize yüklediği büyük bir sorumluluk var. Kuruluşunda Milli Mücadele’nin, Kurtuluş Savaşı’nın harcı olan Cumhuriyet gazetesinin emekçileri bu sorumluluğun bilincinde. Cumhuriyet’e Anıtkabir yasağı uygulayanlara şunu da hatırlatmak isteriz: İktidarlar gelip geçicidir!..
Dün yayımlanan başyazımızı şu cümlelerle bitirmiştik:
“Türkiye’nin yönetimi şeriata değil, akla dayanacaktır. Türk toplumunu ortaçağın karanlığına döndürmek isteyenler başaramayacaklardır. Atatürk’ün akla dayanan yol göstericiliği sürecektir. Aydınlanma devrimleri ve Cumhuriyet sonsuza kadar yaşayacaktır.”
2023’te Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılını, 2024’te de gazetemiz Cumhuriyet’in 100. yaşını kutlayacağız. Hiçbir yasak bu coşkuya engel olamayacak!..