Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa Birliği (AB) dayanışmasının sıklıkla suistimal edildiğini belirterek “Son zamanlarda İrini Operasyonu, Türkiye’ye karşı bir araç olarak kullanıldı. 22 Kasım’daki operasyon, bizim ön iznimiz olmadan Türk bayraklı bir ticari gemiye çıkma emri verdi. Bu, uluslararası hukukun açık bir ihlaliydi.” dedi
ntv.com.tr 02.12.2020 – 16:45
“TRT World Forum 2020” başladı
İbrahim Kalın: Ahlaki prensibimiz her zaman başkalarına yardımcı olabilmektir
TRT World Forum 2020’nin ikinci günü, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Kovid-19 Sonrası Dış İlişkiler ve Devletlerarası İlişkilerde Yeni Gerçekler” oturumundaki konuşmasıyla başladı. Çavuşoğlu, TRT World’ün sadece 5 yıl içinde önemli bir küresel haber kaynağı haline geldiğine işaret ederek TRT World Forum’un da şimdiden dünyanın önde gelen konuşmacılarını bir araya getiren, tanınmış bir platform olduğunu belirtti.
Mevlüt Çavuşoğlu, bu senenin en önemli konusunun salgın olduğunu belirterek: “Pek çok hayat kayboldu ekonomiler sarsıldı, sağlık sistemi zorlandı. Bu beklenmeyen bir krizdi. Salgın aynı zamanda fırsatlar getirdi. Biz geleceğimize yönelik düşünelim. Bunu yapmak için gerçekleri bilmemiz gerekir zaten forumun başlığı da bu. Şu anda çok taraflı sistemin zayıf olduğunu görüyorum. Bu pandemi zamanında güçlü kurumlar önemli olacaktır. Örneğin G20 ve MİKTA da aynı şekilde uluslararası işbirliğini düşündük,” ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, Kore, Meksika ve Avusturalya ile bir zirve davetiyle uluslararası işbirliği gerçekleştirilirken aynı zamanda özellikle aşı mevzuunun ele alındığı İslam Konferansı ve BM toplantılarına da katılım sağlandığını belirtti.
Mevlüt Çavuşoğlu: “AB Konferansına da katıldık. Hiç kimse güvenli olamaz herkes güvenli olana kadar. 150 ülke ve 11 uluslararası organizasyona destek sağladık. Yaptığımız yardımlarda zirveydik. Tüm dünyada ilaç desteği açısından yardımda birinci olduk. Biz tarihimizdeki diğer ulusları da unutmadık. 5500 yabancıyı 67 ülkeden ülkemize çağırdık. THY çok güçlüydü. 5. en büyük ağa sahip olmamız ve uçak alanında 4. ağa sahip olmamız bize yardımcı oldu,” ifadeleriyle Türkiye’nin küresel salgındaki iş birliğinde ne denli aktif rol üstlendiğini vurguladı.
“Gemide silah ambargosunu ihlal eden hiçbir şey bulunamadı.”
Doğu Akdeniz’de, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) tek taraflı ve maksimalist yaklaşımlarını empoze etmeye çalışırken Türkiye’nin, birincil meselesinin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) yanı sıra Türkiye’nin haklarını korumak olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu üyelerin (Yunanistan ve GKRY) milliyetçi gündemini desteklemek için AB dayanışmasının nasıl suistimal edildiğini sık sık görüyoruz. Son zamanlarda İrini Operasyonu, Türkiye’ye karşı bir araç olarak kullanıldı. 22 Kasım’daki operasyon, bizim ön iznimiz olmadan Türk bayraklı bir ticari gemiye çıkma emri verdi. Bu, uluslararası hukukun açık bir ihlaliydi. Mürettebat üyelerine kötü davranıldı ve rahatsız edildi. 11 saat süren aramanın sonunda, gemide silah ambargosuna aykırı hiçbir şey bulunamadı. Bu yasa dışı eylemi şiddetle protesto ediyoruz. Libya silah ambargosuna ilişkin BM Güvenlik Konseyi kararları, seyrüsefer serbestisini geçersiz kılmaz. Yanıt vermek için mevcut her yasal ve meşru araca başvurma hakkımızı saklı tutuyoruz. Her durumda, Doğu Akdeniz’de diyalog ve iş birliğine hazırız. Bu nedenle, Kıbrıslı Türkler dahil olmak üzere tüm kıyı devletlerinin katılımıyla bir Doğu Akdeniz Bölgesel Konferansı için çağrıda bulunduk.”
“AB Türkiye’yi izole etmek yerine Türkiye ile çalışmalıdır.”
Salgına rağmen mümkün olduğunca çok ülkeye gitmeye çalıştığını söyleyen Çavuşoğlu, hükümetleri ve muhalefet partilerini bir araya getirdikleri ve AB ile yapılan çalışmaların meyve verdiğini ifade etti. Çavuşoğlu, AB’nin Türkiye’yi izole etmek yerine Türkiye ile çalışma yolunu seçmesi gerektiğini vurguladı.
Nijerya’ya gittiğini ve bazı Afrika ülkelerini de ziyaret ettiğini belirten Çavuşoğlu: “Tabii pandemi bizim çalışmamızı da etkiledi. TRT mesela bu forumu dijital düzenliyor. Hazırlıklıyız yeni normale. 68 video konferansına katıldım. Yeni bir teknoloji denedik. Tüm dünyadan bütün büyükelçileriyle çevrimiçi toplantılar yaptık. Sonuçtan mutluyum İstanbul Arabuluculuk Konferansı da online yapıldı,” dedi.
Çavuşoğlu salgın sebebiyle zorlukların olduğunu ancak Türkiye’nin elinden geleni yaptığını ve yola devam ettiğini belirterek: “Pandemi sonrası dünyaya baktığımda, Türkiye’nin girişimci ve insani diplomasisine olan ihtiyaç her zamankinden daha büyük olacaktır,” ifadelerini kullandı.
“Libya Hükümeti’ne eğitim ve danışmanlık desteğimiz iç savaşı önledi”
Çavuşoğlu, Türkiye’nin yürüttüğü askeri operasyonlarla Suriye’de 8 bin kilometrekareyi aşkın alanın DEAŞ ve PKK/YPG’den temizlendiğini belirterek Türkiye’nin çabaları sayesinde 411 binden fazla Suriyelinin evlerine döndüğünü ifade etti.
Türkiye’nin İdlib’deki varlığının, bir başka insani felaketi ve göç dalgasını engellediğini söyleyen Çavuşoğlu, “Astana Garantörleri olarak BM ile birlikte çabalarımız, Anayasa Komitesi’nin çalışmalarının önünü açtı.” dedi.
Çavuşoğlu, Libya’da da başka bir insani felaketi önlemek için Türkiye’nin inisiyatif aldığını belirterek “Türkiye’nin BM tarafından tanınan Libya Hükümeti’ne verdiği eğitim ve danışmanlık desteği bir iç savaşı önledi. Bu, aynı zamanda BM önderliğindeki siyasi sürecin yolunu da açtı.” dedi.
“Türkiye barışı koruma ve ateşkesi izleme rolünü de üstlenecek”
Azerbaycan topraklarının beşte birinin, 1990’ların başından beri yasa dışı işgalinin, “donmuş çatışma” olarak kabul edildiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, “Son gelişmeler, donmuş bir çatışma olmadığını göstermiştir. Çatışma, çatışmadır ve her an tırmanabilir. Donmuş olan bu çatışmalar değildir. Donmuş olan, çatışmaların çözümleridir.” diye konuştu.
Çavuşoğlu, Ermenistan’ın saldırganlığını sürdürmesi sonucunda çatışmanın yeniden şiddetlendiğini hatırlatarak Türkiye’nin, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü ve egemenliği temelinde, uluslararası hukuka ve BM Güvenlik Konseyi kararlarına dayalı müzakere edilmiş bir çözümü desteklediğini belirtti.
Ermenistan, Azerbaycan ve Rusya arasında imzalanan ortak bildiriyi memnuniyetle karşıladıklarını söyleyen Çavuşoğlu, “Azerbaycan’ın talebi üzerine Türkiye barışı koruma ve ateşkesi izleme rolünü de üstlenecek.” dedi.
“Türkiye güçlü bir NATO müttefikidir ve geleceğini Avrupa Birliği’nde görüyor”
Çavuşoğlu, bu tür istikrarsızlaştırıcı gelişmeler karşısında Türkiye hareketsiz kalsaydı, çok daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalınacağını belirterek, şöyle devam etti:
“Aslında yaptığımız şey NATO için de iyidir. Bugün İttifak’ın Dışişleri Bakanları bünyesinde toplantılarımıza devam ediyoruz. Ne yazık ki, her defasında, her zaman en baştan başlamak ve arkadaşlarımızın apaçık olanı görmesini beklemek zorunda kalıyoruz. Türkiye güçlü bir NATO müttefikidir ve geleceğini Avrupa Birliği’nde görüyor. Çoğunlukla Avrupa tarafında bulunan kafa karışıklığının üstesinden geldiğimizde, Türkiye’nin AB’ye katılımına ilişkin tarihi adımının atılabileceğine inanıyorum. Bu aynı zamanda bölgemiz üzerinde de dönüştürücü bir etkiye sahip olacaktır.”
Pakistan ve Finlandiya Dışişleri Bakanları TRT World Forum’a katıldı
Çevrim içi düzenlenen oturuma, Çavuşoğlu’nun yanı sıra Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi ve Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto da katıldı.
Pakistan Dışişleri Bakanı: “Dünya korumacılığa geçti ve tek taraflılık arttı.”
Pakistan Dışişleri Bakanı Shah Mahmood Qureshi konuşmasına TRT World Forum’a teşekkür ederek başladı. Forum’un son 4 yılda çok ciddi ilerlemeler kat ettiğini söyleyerek; “Çok iyi işler yapılıyor. Forumda Pandeminin bu daraca işlenmesi çok önemli bir konu. Şu ana kadar 1.4 milyon insanın yaşamını yitirdiği bir pandemi bu,” dedi.
Üç dışişleri bakanının bu platformda konuşmasının önemini vurgulayan Qureshi Pandemi sonrası politikalarla ilgili, uluslararası ekonomi, iklim değişikliğinden, güvenlik, barış hakkında konuşmak gerektiğini ifade etti. Pandemiden önce küreselleşmede bir çekilme olduğunu ifade eden Pakistan Dışişleri Bakanı; “Yeni bir eğilim vardı, çok taraflılığın azaldığını görmüştük. Sayın Çavuşoğlu da bundan bahsetti. Dış politikada bir değişiklik vardı. Bu tek taraflılık barışı ve istikrarı bozabilir. Biz bazı çatışma ve ayaklanmalar da görüyoruz, mesela Kaşmir çatışması güvenlik ajandasında, bununla birlikte yeni ayaklanmalar görüyoruz. Dış politikaya baktığımızda Pandemi esnasında ve sonrasında Çin ve ABD arasında da gerilim artıyor. Hem Çin hem ABD’de müttefiklerimiz var. Biz gerekli olan dengeyi nasıl sağlayabiliriz, merak ediyoruz,” açıklamalarında bulundu.
İltica konusu, Avrupa’daki bölünmeler ve Brexit’in önemine vurgu yapan Qureshi, uluslararası stabilizasyonun tehdit edildiğini de söyledi. Bakan; “Hep birlikte çok taraflılığı bölgemizde ve bölgelerimizin ötesinde kurmalıyız. Dünya hazırlıklı değildi. Korumacılığa doğru geçti ve tek taraflılık arttı. İhtiyacımız olan şey; çok taraflı, bütüncül bir tavır. Ülkeler ilk olarak kendi ekonomisini kendi insanını korumaya çalıştı. Sınırları kapattılar. Sayın Çavuşoğlu’nun da ifade ettiği gibi, herkes güvende olana kadar hiç kimse güvende değildir. Birbiriyle bağlantı halinde ve bağımlı bir dünyayız. Global bir zorluk global bir çözüm gerektirir,” ifadelerini kullandı.
Gelişmekte olan ülkeler etkilenirse, tüm dünya etkilenir diyen Qureshi, özellikle de aşı konusunda ticari yaklaşımın bırakılması gerektiğini vurguladı. “Sağlık verisi paylaşımına tıbbı uzmanlık paylaşımına ihtiyaçlar var. Ülkeler ilk dönemde tıbbı malzemeleri bulamadı. Parası olsa da alamadı. İş birliği bu yüzden çok önemli. Bu aşı genel olarak halk sağlığı için önemli. Herkesin erişebilmesi gerekiyor bu aşılara,” diyen Bakan ayrıca damgalamaya girilmemesi gerektiğini, Covid-19’a Çin virüsü dendiğini, Müslümanlara bu virüsü yayanlar dendiğini; bunlardan ısrarla kaçınmak gerektiğini ifade etti.
Finlandiya Dışişleri Bakanı “Şu anda İstanbul’da olmak isterdim.”
TRT World Forum 2020’ye katılan bir diğer isim olan Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto, Pandeminin yüz yüze toplantıları sekteye uğrattığını bunun da aslında ilişkilerde çok önemli rol oynayan koridor diplomasisini ortadan kaldırdığını ifade eden Haavisto, “Şu anda Forum’a katılırken ofisimde olmak yerine İstanbul’da olmak isterdim,” dedi.
Bakan Çavuşoğlu’nun bahsettiği konulara atfen; “Farklı düşüncelerimiz olabilir ama biz her zaman diğerlerinin fikirlerini anlamaya, saygı duymaya çalışıyoruz ve bu, Pandemi zamanında daha da önemli bir şey,” diyen Pekka Haavisto; Pandemi ve aşılanma sonrasında küresel meselelerin önemini koruyacağını, barış ve güvenlik, artan mülteci sorununu gibi önemli konularla mücadele etmek gerektiğini ifade etti.
ABD’nin DSÖ’den uzaklaştığını, Finlandiya’nın ise işbirliğine inandığı için desteğini artırdığını ifade eden Haavisto, Doğu Akdeniz konusunun da Finlandiya için büyük endişe yarattığını, konunun barışçıl bir çözüme ulaşmasını umduklarını ve her şeyin ötesinde Türkiye ile Finlandiya’nın işbirliğinin çok önemli olduğunu belirtti.
“Kimseyi suçlamaya gerek yok ama soru sorabiliriz”
Kimseyi suçlamanın bir çözüm olmadığını söyleyen Haavisto, sorgulamaya da ihtiyaç olduğunu belirterek; “Bu kadar ihtiyaç varsa salgının olduğu yerlerde uluslararası toplum bir şey yapabilir mi? DSÖ’nün rolü ne olabilir bu krizi düzeltmek konusunda? Mesela söylendiği gibi bu aşı konusunda ne yapılacak? Aşı nasıl halka ulaştırılacak? Dünyanın bütün vatandaşları kendilerini virüsten koruma konusunda aynı haklara sahip mi?” gibi soruların da sorulması gerektiğini ifade etti.
Avrupa’nın işbirliği konusundaki tutumuna yönelik sorulara ise: “Ben Avrupa’yı başka ülkelerden, başka çatışmalardan kaçan çok sayıda mülteciyi kabul etmiş bir kıta olarak görüyorum. O mültecilerin hakkını korumak için çok gayret etmiştir. Fakat aynı zamanda teröristlere karşı da mücadele etmiştir. Terörist saldırılara uğrayan ülkeleri desteklemiş ve onları korumuştur. Yani Müslümanların da hakları olduğunu söylemek istiyorum ama unutmayalım ki aynı zamanda sinagoglara ve kiliselere de saldırılar oldu. Demek ki bu ortak bir sorun. Sosyal haklardan bahsediyoruz, kadın haklarından, siyahilerin haklarından… Bütün bunlar dünyayı çok değiştiriyor,” şeklinde cevap verdi.