Yakın dönem siyasi tarihimizin önemli figürlerinden biri olan Devlet Bahçeli‘nin siyasi yalpalamaları meşhurdur. Dün sövdüğünü bugün öven, dün düşman dediğinin yanında bu gün saf tutmaktan çekinmeyen Bahçeli’nin kafasındaki karışıklık son grup toplantısında yaptığı konuşma ile bir kere daha ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Bahçeli parti grup konuşmasına, yaklaşan 10 Kasım nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk‘ü anarak başladı ve “Aziz Atatürk emperyalizmle vuruşa vuruşa iman ve irade gücüyle Türk devletini ortaya çıkardı. Babasının vefatından sonra dayısının evinde bakla tarlası bekledi, karga kovaladı. Gün geldi düşmanı da İzmir’e kadar kovaladı. Selanik Askerî Rüştiyesi’nde, büyük bir kumandan ve devlet adamlığı vasfının hamurunu yoğurdu. Atatürk demek vatan ve milletin saadeti demektir. Atatürk demek millî mücadelenin başı Cumhuriyetin başarısı demektir.” Dedi…
Bahçeli’nin konuşması buraya kadar son derecede normal ve lakin daha sonra konuşmasında siyasal İslamcılığın “fikir” babalarından Osman Yüksel Serdengeçti‘ye yer verdi ve kürsüden, Serdengeçti’nin Osmanlı özlemini dile getirdiği, “İmparatorluğa mersiye” isimli şirini okudu.
Malum Bahçeli’nin şiirini okuduğu Osman Yüksel Serdengeçti, Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet devrimlerine karşı düşmanca fikirleriyle tanınan ve siyasal İslamcılığın en önde gelen isimlerinden biridir.
Biri eğer, Mustafa Kemal Atatürk‘ün anma temalı bir 10 Kasım konuşması yapıp arkasından da onun Devrim ve İlkelerine düşman birinin hem de “İmparatorluğa mersiye” adlı bir şiirini okuyorsa sizce de kafası karışık değil midir?
Aslında bu kafa karışıklığı sadece Bahçeliye özel de değildir, Türk Milliyetçilerinde son derecede yoğun bir şekilde gözlemlenmektedir.
Göründüğü kadarı ile Bahçeli henüz Türk Milliyetçiliğinin en temelde Türk Milletinin egemenlik hak ve özgürlüklerini savunmak olduğunu dahi idrak edememiş. Edememiş ki Türk Milletinin tüm egemenlik hak ve özgürlüklerini vesayet altına almış Osmanlı hanedanı dönemine özlem duyan, mersiye düzen birinin şiirini paylaşmaktan, hem de Atatürk‘ü andığı bir konuşmasında paylaşmaktan hiç çekinmiyor.
Ben bu kafa karışıklığını Milliyetçi Hareket Partisi içinde ve ülkücü camiada çokça gözlemledim. Bazı arkadaşlar kendilerine Türk Milliyetçisi diyor ama Türk milletini tarihte ilk defa egemenlik hak ve özgürlüklerine kavuşturan Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve onun millî egemenlik temelinde kurduğu Cumhuriyete düşmanlık ediyorlar.
Burada eğer ideolojik bir sahtekârlık yoksa bu kafa karışıklığı değil de nedir?
Aynı arkadaşlarda yoğun bir saltanat ve Osmanlı hayranlığı da gözledim yahu saltanatın olduğu yerde millet, milliyetçilik ve millî egemenlik olur mu?
Aslında Milliyetçilik ve Cumhuriyet değerlerini savunması gereken bir partinin kendine sembol olarak Osmanlı simgesi üç hilali seçmesi bile bu kafa karışıklığının açık ve net bir göstergesi değil midir?
Sevgili okurlarım; Milliyetçilik geçmişe saplanmanın değil geleceğe yelken açmanın, bir milletin hak ve özgürlüklerini savunmanın ideolojisidir. Milliyetçi ideolojiye yapılacak en büyük kötülük bu düşünce sistemini geçmişin kavgalarına çekmektir, bunu yaparsanız geleceğin kavgalarını ıskalar, çözüm yol ve yöntemlerini göremezsiniz.
Tarihî sürece baktığınızda hiç şüphesiz ki Türk Milliyetçileri Cumhuriyetimizi Osmanlı hanedanının egemenliğine karşı savaşıp o egemenliği yıkarak kurabilmişlerdir. Tarih açık ve nettir, şüphe götürmez kanıtlar apaçık ortadadır; Osmanlı Padişahı Vahdettin, İngilizlerden sağladığı para ve silah desteği ile başlattığı iç savaşta mağlup olmuş, kurduğu Hilafet ordusu bozguna uğramış ve en sonunda da kaçıp İngilizlere sığınmak zorunda kalmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi orduları sadece Hilafet ordusunu bozguna uğratmakla kalmamış Anadolu’yu işgal eden emperyalist orduları da bozguna uğratarak Akdeniz’in sularına gömmüştür.
Tarihte iki cephede savaşıp kazanarak bileğinin hakkı ile millî egemenlik hak ve özgürlüklerine kavuşan başka bir millet daha yoktur. Bu gerçeği idrak edemeyip Türk Milleti’ne bu muhteşem zaferi kazandıran Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk‘ün ölüm yıldönümünde bile hâlâ imparatorluğa mersiye peşinde koşanlara yazıklar olsun, onlar kesinlikle Türk Milliyetçisi olamaz.