BABACAN: “BUGÜNKÜ ANAYASAYA UYMAYANLARIN BİZ YENİ ANAYASA’KONUŞALIM, ÇALIŞALIM’ DEME HAKKI OLAMAZ”
Gündem, ANKARA08.02.2021 16:30 ~ 08.02.2021 16:37
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrasi ve Atılım Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ile bir araya geldi. Anayasa Mahkemesinin Enis Berberoğlu için verdiği karar hakkında bir soruya Babacan, ” Bugünkü anayasaya uymayanların biz yeni anayasa ‘konuşalım, çalışalım’ deme hakkı olamaz” dedi. Davutoğlu ise, “Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararlar doğrultusunda, alt mahkemelerin harekete meseleyi neticelendirmesi ve hukuk üzerine düşen gölgeyi ortadan kaldırması esastır” diye konuştu.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrasi ve Atılım Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ile bir araya geldi. Anayasa Mahkemesinin Enis Berberoğlu için verdiği karar hakkında bir soruya Babacan, ” Bugünkü anayasaya uymayanların biz yeni anayasa ‘konuşalım, çalışalım’ deme hakkı olamaz” dedi. Davutoğlu ise, “Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararlar doğrultusunda, alt mahkemelerin harekete meseleyi neticelendirmesi ve hukuk üzerine düşen gölgeyi ortadan kaldırması esastır” diye konuştu.
Davutoğlu, Babacan ile parti genel merkezinde bir araya geldi. İki Genel Başkan partilerinin hazırladığı “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” önerileri hakkında fikir alışverişinde bulundular. Görüşmenin ardından ortak basın açıklaması düzenleyen iki isim, ileriki süreçte sık sık bir araya geleceklerini ve parti genel merkezlerinin yakın olmasından dolayı komşuluk vurgusu yaptılar. Davutoğlu ve Babacan açıklamaların ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladılar.
BABACAN: “ANAYASA HERKESİ BAĞLIYORSA CUMHURBAŞKANI’NI DA BAĞLAR”
Anayasa Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu kararına ilişkin bir soruya Babacan, şu yanıtı verdi:
“Anayasa Mahkemesinin kararları herkes için bağlayıcıdır. Fakat şunu üzülerek gördük ki Anayasa Mahkemesi’nin en son gerekçeli kararında, Anayasa Mahkemesi bunu hatırlatma ihtiyacını hissetti. Dedi ki ‘Anayasa Mahkemesi’nin kararları uygulanır’ diye adeta hükümete yönetime bir hukuk dersi vermek zorunda kendisini hissetti. Bir ülkenin eğer Anayasa’sı herkesi bağlıyorsa; yürütmeyi, yasamayı hatta farklı yargı organlarını da bağlıyorsa Cumhurbaşkanı’nı da bağlar. Böyle bir tablodan artık biz hukuk devleti olarak bahsedemeyiz. Böyle bir ülke hukukun üstünlüğünün gözetildiği bir ülke olamaz. Burada yapılması gereken Anayasa Mahkemesi’nin oy birliği ile aldığı bir karar ve gerekçeli uzun ve adeta bir evrensel hukuk dersi verme niteliğinde yazdığı gerekçeli kararla vardığı noktanın derhal gecikmeksizin uygulanması gerekir. Aksi halde bugünkü anayasaya uymayanların biz yeni anayasa ‘konuşalım, çalışalım’ deme hakkı olamaz.”
DAVUTOĞLU : “GENEL OLARAK HASTALIK BURAYA DA YANSIYOR”
Aynı soru üzerine Davutoğlu, şu açıklamayı yaptı:
“Genel olarak gördüğümüz hastalık buraya da yansıyor. Hukuk hiyerarşisinin Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararın ve gayet de kapsamlı bir gerekçeyle açıklanmış kararın, aksine bir tutumla daha alt mahkemelerin tavır almasını beklemek zaten doğru değildi. Dolayısıyla; Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararlar doğrultusunda, alt mahkemelerin harekete meseleyi neticelendirmesi ve hukuk üzerine düşen gölgeyi ortadan kaldırması esastır.
BABACAN: ” HER BİR VATANDAŞIMIZIN ANNESİNİN KONUŞTUĞU DİLİ KONUŞMAK, ÖĞRENMEK, YAŞATMAK,EN DOĞAL HAKKIDIR”
DEVA Partisinin ana dil ve anayasa çalışmaları hakkındaki görüşleri sorulan Babacan, “Eğer bu ülkenin birliğinden beraberliğinden bahsediyorsak, bu toplumun kaynaşmasından bahsediyorsak her bir vatandaşımızın annesinin konuştuğu dili konuşmak, öğrenmek, yaşatmak, geliştirmek en doğal hakkıdır. Bir insanın annesinin konuştuğu dili konuşması, bunu öğrenmesi bu dilin yaşatılması temel bir insan hakkıdır. Biz ana dili konusuna, tamamen temel bir insan hakkı konusu olarak bakıyoruz. Ve vatandaşlarımızın annelerinden emdikleri süt kadar helal olduğunu ısrarla, inatla söylüyoruz kim ne derse desin. Bu anadili üzerinden de kimse bu toplumun içerisine fitne tohumları atmasın. Senin ana dilin farklı senin ana dilin faklı diye bunun üzerinde siyaset, yayın yaparak, yayın politikası izleyerek bu ülkeyi hiç kimse bölmeye parçalamaya kalkmasın. Eğer bu ülkenin birliğinden beraberliğinden bahsediyorsak, bu toplumun kaynaşmasından bahsediyorsak herbir vatandaşımızın annesinin konuştuğu dili konuşmak, öğrenmek, yaşatmak, geliştirmek en doğal hakkıdır” dedi.
BABACAN: “ŞU ANDA BİR DIŞ POLİTİKADAN SÖZ ETMEK MÜMKÜN DEĞİL”
Türk dış politikası hakkındaki soruya da Babacan, “Şu anda bir dış politikadan söz etmek mümkün değil. Tamamen tek bir kişinin duygularıyla, dürtüleriyle yürüyen bir dış ilişkiler seti var. İçeride oluşturulmaya çalışılan hava dışarıda düşman çok, dolayısıyla yoksul, fakir ama dışarıya karşı mücadele eden ve bu mücadele sebebiyle de fakir düşen bir Türkiye algısı yaratmak için de özel bir çaba var” yanıtnıı verdi.
Davutoğlu da “Dış politika bir vizyon ve zihniyet meselesidir. Bugün özellikle Amerika Birleşik Devletleri Trump’tan Biden’a geçerken bütün yatırımını Trump’a yapmış olan ve Trump’ın bütün dünyada tenkit edilen yaklaşımları içinde aptal olma mektubuna da muhatap olduktan sonra hala Trump’a yatırım yapan bir dış politika anlayışının vizyon, öngörü. itibar. iddia argümanları olamaz. Dış politika rasyonalite gerektirir, akıl gerektirir, vizyon gerektirir, strateji ve vizyon gerektirir” dedi.
BABACAN: “ÜLKEDEKİ SİSTEMİN NEREDEN NEREYE GELDİĞİNİ ÜZÜLEREK GÖRÜYORUZ”
Bir gazetecinin sosyal medyada başlatılan “Erdoğan’ın yanındayız” kampanyası hakkında yönelttiği bir soruya Babacan, şu yorumu yaptı:
“Türkiye de ne zaman ki bir siyasi partinin bayrağı Cumhurbaşkanlığı forsunun yanına kondu, partili bir Cumhurbaşkanı göreve başladı, aslında devlet yapısının devleti oluşturan omurganın da sonu verilmiş oldu. Sistemin ne kadar yanlış olduğunu gösteriyor bu. Bazı mülki idare amirlerinin kendilerini mecburen bu tür şeyler yapmakta görmeleri bütün bu resme baktığımızda çok da tuhaf değil. Ülkedeki sistemin nereden nereye geldiğini üzülerek görüyoruz. Eğer gerçekten düşman istiyorlarsa o haftanın panosuna yazsınlar işsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı ve gitsinler onunla mücadele etsinler. Kime neyi şikayet ediyorlar. Ülkenin gerçek gündemini örtmek için her türlü çabayı gösteriyorlar ve bundan sonra da göstermeye devam edecekler, bu kimseyi şaşırtmasın. Her alanda başarısızlıkla bu ülkeyi maalesef karşı karşıya bıraktılar. Bunun faturasını, bunun bedelini bu ülkenin vatandaşları ödüyor. Dolayısıyla; lüzumsuz konuları tartışma alanı haline getirmektense ülkenin sorunlarını çözsünler. Ben bir vatandaş olarak onu bekliyorum. Her vatandaşında beklentisi bu ülkenin sorunlarını bir an önce çözmeleri, başka alanda vakit kaybetmemeleri.”
DAVUTOĞLU: “BİR ÜLKENİN CUMHURBAŞKANININ BÖYLE BİR SOSYAL DESTEK KAMPANYASINA İHTİYACI OLMAZ”
Davutoğlu’da şu açıklamayı yaptı:
“Meşruiyetini doğrudan halkın rızasıyla test edilmesinin güç olduğu dönemlerde, sık sık sosyal medya kampanyalarıyla meşruiyet kazanma çabasıdır. Ülkenin Cumhurbaşkanın iki güne bir yanındayız kampanyalarıyla ayakta kalmaya çalışması, en büyük zaaftır. Bir ülkenin Cumhurbaşkanının böyle bir sosyal destek kampanyasına ihtiyacı olmaz. Gerçekten yanında olunduğu biliniyorsa bu dile getirilmez yaşanır.”