Lozan’da Türk heyeti karşısında masada oturan emperyalist güçler Anadolu’nun kuzey doğusunda bir “Ermeni yurdu” kurulmasını ve 700 bin Ermeni’nin Anadolu’ya yerleştirilmesini istemişlerdi. Fakat bu öneri Türk temsilcileri tarafından şiddetle reddedilmişti.
Ekim 1920’de ABD Başkanı Woodrow Wilson tarafından hazırlanmış haritaya göre de Anadolu’nun kuzeydoğusu Ermenilere bırakılıyordu. Aynen 10 Ağustos 1920 tarihinde imzalanan Sevr Antlaşması haritasında olduğu gibi.
*
Ağustos 2023.
Disney, Ermeni lobisinin baskısıyla Atatürk dizisini yayımlamaktan vazgeçince sadece Atatürkçü kesimden değil bir kısım “siyasal İslamcılardan” da tepkiler geldi.
*
Disney bir diziyi yayımlamaktan vazgeçti diye Disney sayesinde, Atatürk düşmanı olan, Atatürk’e hakaret eden vefasızlar sizce bir gecede Atatürkçü mü oldu dersiniz?
Yoksa Disney’in bu durumunu kullanarak çok büyük zamlar altında inim inim inleyen vatandaşlara sırf zamları unutturmak için mi “Atatürkçülük” numarasına yattılar dersiniz?
*
Siyasi iradenin bazı sözcüleri de ardı ardına açıklamalar yaparak Disney’i kınamışlardı.
Gülelim mi, ağlayalım mı?
Disney’i Atatürk dizisini yayımlamaktan vazgeçirtme nedenleri içerisinde Türkiye’de Atatürk’e yapılan hakaretleri cesaretlendiren siyasal İslamcıların hiç mi payı yok sizce?
*
Atatürk’ün tüm ilkelerini ayaklar altına alanların Atatürk’ü sevmeleri, saygı duymaları mümkün değildir.
Milyonlarca kaçak ve sığınmacı ile ülkenin demografik yapısını değiştirenler, değiştirenlere siyasi destek verip bu işi mazur görenler de Atatürk’ü sevemezler.
-“Muhafazakârız.” diyerek Türk milletini Orta Doğu bataklığına sürükleyenlerle iş birliği yaparak çağdaşlıktan vazgeçenlerden,
–Atatürk’ün inkılaplarını, laik cumhuriyeti ortadan kaldırmak için yoğun çaba harcayanlardan,
-Millî bayramları kutlamayıp kaldıranlardan,
-Kaldıranlara siyasi dâhil her türlü desteği verenlerden,
-Statlardan Atatürk’ün ismini silenlerden,
–Atatürk’e her türlü iftirayı atıp hakaretler yağdıranlardan,
–Atatürk’e ağır hakaretler edenleri baş tacı edenlerden,
–Atatürk ve İnönü için “iki ayyaş” benzetmesi yapanlardan,
-Ayasofya Camisi’nin kürsüsünden Atatürk’e lanet okuyan imamları yüceltenlerden,
–Atatürk ve laik cumhuriyet düşmanı olan tarikat ve cemaatlere yüz ve yol verenlerden,
-“Keşke Yunan kazansaydı.” diyen, Atatürk ve cumhuriyet düşmanı fesliyi baş tacı edip neredeyse tapanlardan, cenazesini devlet töreni benzeri bir törenle toprağa verenlerden kimse Atatürk sevgisi beklemesin, bunların sevgi masallarına da inanmasın.
*
Yandaş kanallarda Zübeyde Hanım’ın iffetine dil uzatma alçaklığını gösterenler kimler ve bunlar hangi siyasilere yakın kişiler?
Atatürk’e hakaret, aşağılama, küfür yarışına ses etmeyip bu kişilere cesaret veren siyasal İslamcıların Atatürk’ü sevmeleri mümkün olamaz.
Bunlar Atatürk’ü sevmezler ama mezarından da felaket korkarlar.
*
Atatürk’ün savaş meydanında yendiği Avustralya Yeni Zelanda kolordusuna komuta eden İngiliz komutan “Tuğgeneral William Birdwood” iyi savaştığı için döndükten sonra kendisine İngiliz hükümeti “Mareşal unvanı” vermişti.
Bu İngiliz Mareşalin, Ankara’da 21 Kasım 1938 tarihinde yapılan Atatürk’ün cenaze törenine gitmesine (naaş geçici olarak Etnoğrafya Müzesi’ne giderken) doktorları karşı çıkmasına rağmen hasta yatağından kalkıp bir İngiliz birliğini de alarak cenaze törenine katılmıştı.
Ayakta bile zor duran William Birdwood, kalkmış ülkesinden Mareşal üniforması ile cenazeye gelmiş, ayakta saygı duruşunda beklemiş, asasıyla Atatürk’ün cenazesini selamlayarak atamıza saygısını göstermişti.
*
Atatürk’ün, savaşta yenip denize döktüğü ülkenin başbakanı “Venizelos”, 1’inci Dünya Savaşı’nın galibi, İngiltere’nin başbakanı “Churchill” de Atatürk’ü takdir etmişti.
Sadece bunlar mı?
Hayır.
Birçok dünya ülkesi lideri Atatürk’e takdirlerini muhtelif zamanlarda dile getirmişlerdir.
*
Evet yobazlar;
“Atatürk’ü sevmiyorum, beğenmiyorum.” derler.
“Yahu siz sevseniz ne olur, sevmeseniz ne olur.”
Onu bütün dünya sevmiş bir kere.
Hangi dilden,
Hangi dinden,
Hangi topraktan olursan ol,
Sarı saçlı, mavi gözlü dev adamı,
ATATÜRK’ü sevmemek mümkün mü?
*
SONUÇ;
“Herkes ölür.
Kimi toprağa,
Kimi yüreğe gömülür.”