Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın gıda ürünlerinde fiyat artışına yönelik sözlerini eleştirdi ve “Yeterince batırdınız ve berbat ettiniz, ekonomik göstergelerimiz 15 yıl geriye gitti.” dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, 2015’te yürütülen koalisyon görüşmelerine ilişkin, “Açıklarsak, insan içine çıkacak yüzü kalmaz” sözlerini anımsatan Davutoğlu, iktidarın gündemi değiştirmek amacıyla geçmişteki olayları gündemine aldığını söyledi. Davutoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
UCUZ BİR YAKLAŞIM: Sayın Bahçeli şimdi de sayın Selçuk Özdağ’a ve gazetecilerimize yönelik saldırılardan dikkatleri dağıtmak için iki heyette on kişinin şahitlik ettiği 2015 koalisyon görüşmeleri üzerinden ucuz bir yaklaşım sergiliyor.
Nasıl birkaç hafta önce kendisinin tahrikiyle genel başkan yardımcımızın canına sokak ortasında kastedildi ise şimdi de yalanları ve iftiralarıyla siyasetin ahlakına, namusuna ve itibarına kastediyor.
Bizim Sayın Bahçeli’nin ne üslubuna ne yalanlarına ne tahriklerine yetişmemiz mümkün değil, zira aynı kulvarda değiliz. Kendisine ve MHP yönetimine bir kez daha seslenmek istiyorum, nasıl şiddetle aranıza mesafe koyun dediysek; lütfen yalan ve iftira ile de aranıza mesafe koyun.
Sayın Bahçeli, siz bırakın 2015 koalisyon görüşmesinde neler konuşulduğunu, 10 kişinin katıldığı bir görüşmenin bir cümlesi bile mahrem olmaz, sır kalmaz…
O ZAMAN NİYE İTİRAZ ETMEDİNİZ?: O zaman niye itiraz etmediniz de olayın üzerinden beş yıl geçtikten sonra ‘müflis tüccar eski defterleri karıştırır’ deyişine uygun bir şekilde bir iftira kampanyası halinde dile getiriyorsunuz.
Amacınız suni bir gündem yaratarak siyasilere ve gazetecilere dönük saldırıları unutturmak. Hiç boşuna çaba sarf etmeyin! Kamuoyu her şeyi o zaman da gördü bugün de biliyor, siz bırakın benimle yaptığınız ve her iki taraftan da heyetlerin katıldığı koalisyon görüşmesini de siz ve Erdoğan’dan başka hiç kimsenin katılmadığı görüşmelerde neler konuşuyorsunuz onu söyleyin.
BUGÜN NELER KONUŞUYORSUNUZ?: Yıllarca Erdoğan’a küfür ettikten sonra birbirinizin yüzüne nasıl bakıyorsunuz, Türkiye’nin her hangi bir meselesini ülkenin cumhurbaşkanı ile neden baş başa konuşmanız gerekiyor, niçin siz MHP’lilere ve Erdoğan AK Parti’lilere güvenip yanınıza alamıyorsunuz? Siz bırakın 2015’i de bugün neler konuşuyorsunuz onu söyleyin.
TÜRKİYE’DE KENDİ KENDİSİNİ DÖVDÜREN BİR KİŞİ: Ne diyorsunuz Erdoğan’a, mesela Gelecek Partisi genel başkan yardımcısı Özdağ ‘kendi kendisine saldırı düzenlemiş’ diyor musunuz?
Evet Sayın Bahçeli önce tahrik etti ardından da çıkıp ‘bu saldırganların bizimle hiçbir alakası yoktur, olsa olsa Özdağ kendi kendisini dövdürüp kayda aldırmıştır’ dedi. Çok zekice, ahlaklı ve delikanlıca bir tavır değil mi?
Aynen FETÖ liderinin darbe sonrası çıkıp ‘binde birini tanımam’ demesi kadar delikanlıca ve dürüstçe değil mi? 17/25 saati önünde poz vere vere, ahlakınız da benzeşmiş anlaşılan.
Fakat Sayın Bahçeli bir konuda haklı, Türkiye’de kendi kendisini dövdüren birileri var. Türkiye’de kendi kendisini dövdüren bir kişi var o da Sayın Erdoğan. Erdoğan ve AK Parti kendisini Sayın Bahçeli ve MHP’ye dövdürüyor, ezdiriyor ve aşağılatıyor.”
KAPANAN DÜKKAN YOK: Geçtiğimiz hafta içinde Sayın Erdoğan’ın artık herkes için ayan beyan ortada olan bir gerçeği yani her gün yüzlerce esnafın kepenk indirmesini ‘işte rakamlar ortada, kapanan filan yok’ diyerek değerlendirmesi de işte bu milletin gerçeklerinden kopma zincirin son parçası oldu.
2020 yılında yaklaşık 100 000, 2019 yılında ise 115 000 olmak üzere son 2 yılda kepenk kapatan esnafların sayısı en az 215 000’e ulaşmış durumda Sayın Cumhurbaşkanı! Bu ülkede her gün yaklaşık 300 esnaf kepenk kapatmış son 2 yılda.
2021 yılında esnaflarımıza, otoyol müteahhitlerine ödenecek paranın üçte birini yani sadece 5 milyar TL’yi layık gördüğünüz için, Türkiye, milli gelirine göre en düşük yardım ve hibe vererek vatandaşlarına ‘kendi başınızın çaresine bakın, benden bu kadar’ dediği için. Muhtemelen önümüzdeki dönemde kepenk kapatma hızı daha da artacak.
YETERİNCE BATIRDINIZ: Şimdi de PTT’de sıvı yağ, bakliyat satarak fiyatları düşüreceklermiş. Yetmiyormuş gibi bir de ihbar hattı kurmuşlar. Lütfen ihbar ediniz. Alın elinize elektrik faturasını, son iki üç yılda gelen yüzde yüzün üzerindeki zammı ihbar edin.
Bakın Cumartesi sabahı bir uyandık ki ne görelim, fiyatların artmasına ‘zulüm’ diyen, daha Cuma günü sanki günah onlarınmış gibi esnafı ve tüccarı fiyat artışlarından dolayı tehdit eden Erdoğan kendi imzasıyla ne yapmış? Bir imza ile tek seferde her bir telefon kullanan vatandaşın bir sonraki ay faturalarında özel tüketim vergisini yüzde 35 artırmış!
Yeterince batırdınız ve berbat ettiniz, ekonomik göstergelerimiz 15 yıl geriye gitti. Daha da geriye gidiyor. Bahçeli ile koalisyon kurduğunuzdan beri toplam enflasyon yüzde 45, geniş işsizlik yüzde 30 oldu.
COVİD-19: Şubat ayında başka bir pik bekleniyor, mutasyonlu virüsle baş etmek kolay değil. Tam iki aydır her gün soruyoruz: aşı nerede, aşı sevkiyat planı nerede? Bir cevap yok.
Onun yerine Sağlık Bakanı kesintisiz bir şekilde kendisini yalanlayan açıklamalar yapıyor. Sağlık Bakanını zerre ciddiye alsanız şu elimizde on milyonlarca aşı olması gerekiyordu. Daha da önemlisi, Bakanın palavrasını ciddiye alsanız 11 Aralık’tan bu yana nüfusumuzun neredeyse yüzde 90’ına yakınının aşılanmış olması lazımdı.
Ne diyordu, ‘11 Aralık’ta aşı geliyor, günde de en az 1,5-2 milyon kişiyi aşılayacağız’, tabi ki hepsi palavra ve boş laf, siz bırakın son 50 günde 75-80 milyonu aşılamayı, eldeki aşıyla iki üç milyonu bulamadılar.
Peki sorumlu bir iktidar bu manzara karşısında ne yapar, öncelikle biraz olsun hicap eder, utanır, bu nasıl bir yalandır?
DOĞU TÜRKİSTAN: Doğu Türkistan’da mazlumların feryadı arşa ulaştı; mazlumların sesi olduğunu iddia eden Erdoğan nerede? Kulaklarına ve diline mühür vurulduğunu görüyoruz da, yüreğine de mi mühür vuruldu?
Güzel Türkçemizin ilk sözlüğünün yazıldığı Kaşgar başta olmak üzere Doğu Türkistan illerinde kardeşlerimiz sadece Türkçe konuştukları ve selamualeykum diyerek selamlaştıkları için terörist ilan edilerek zulüm görüyorlar; içerde vatandaşlarımızın bir kesiminin ana dili olan Kürtçe’yi hakaret unsuru gibi kullanmayı milliyetçilik sanan Bahçeli nerede?
Türk dünyasının derdiyle dertlenecek dil ve kültür bilincinin kalmadığını görüyoruz da, millet bilinci de mi kalmadı? Bunların iktidarlarını sürmekten başka gündemleri yok!”