İYİ Parti İstanbul Milletvekili ve Yeniçağ Gazetesi imtiyaz sahibi Ahmet Çelik yeni seçim kanunu değerlendirdi. AKP’nin, hazırladığı seçim kanunu ile 6 partinin ittifakına tuzak kurmaya çalıştığı uyarısında bulundu.
AKP’nin yeni seçim kanunuyla 6 partinin oluşturduğu ittifaka tuzak kurmaya çalıştığına dikkat çeken Çelik, “Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçiminde kaybederse, Meclis’te kazanmayı umarak elinde pazarlık gücü oluşturmaya çalışıyor” dedi.
Soru: Yeni seçim yasası teklifini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ahmet Çelik: İlk olarak ülke barajının yüzde 7’ye indirilmesi, MHP’nin talebiyle Cumhur İttifakı’nda gündeme geldi. MHP’nin bunu teklif etmesindeki gerekçe; Cumhur İttifakı olarak seçime girdikleri zaman evet yüzdeyi aşınca baraj problemi kalmıyor ama MHP’nin “Ben tek başıma yüzde 7’nin üstünde oy aldım, barajı aştım. Aslında AKP’ye ihtiyacım yok, AKP’sizde barajı aşabilirdim” düşüncesidir. Ancak MHP bu seçim kanunuyla yüzde 7 barajını da geçemez. Bu maddenin ikinci sonucu ise; bazı CHP’li seçmenler HDP barajı geçsin diye stratejik oy kullanıyordu. Bu yüzde 7 ile CHP’den HDP’ye giden oylar tekrar CHP’ye geri dönecek. Dolayısıyla bu ittifak yasası CHP’nin lehine işleyecek ve HDP’nin puanlarını birkaç puan aşağıya çekecektir. Bir anlamda bu yüzde 7’lik baraj CHP’ye jest olurken HDP’nin de aleyhinde oldu.
Kanundaki ikinci önemli madde genel seçimde alınan oy oranının milletvekili dağılımına yansımasıdır. İttifak içindeki partilerin oyları toplanarak kaç milletvekilinin çıkarıldığı hesaplanıyor sonra ittifak içindeki partilere göre dağılımı yapılıyordu. Yapılan değişiklikle ittifak içerisindeki partilerin oy oranı toplanmıyor her parti o ilde milletvekili çıkartabiliyorsa çıkartabiliyor. Bunun en önemli yansımaları Millet İttifakı’na olacak.
Soru: Yeni seçim yasasının Millet İttifakı’na yansıması nasıl olur?
Ahmet Çelik: Yeni seçim kanunu aslında Millet İttifakı’nın arasına fitne sokulmak için çıkarıldı. Şöyle ki; Millet İttifakı’nda 6 partinin ittifak yaptığını ve tüm partilerin kendi listeleriyle seçime girdiklerini düşünelim. Böyle bir durumda, bu sistemde ve anketler göz önüne alındığında; DEVA, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, Demokrat Parti yaklaşık 10 milletvekili çıkartacak. (1991 seçimlerinde DSP yüzde 10,7 oy aldı ve sadece 7 milletvekili çıkardı.) Bu 4 parti, ittifak içinde ama tek başlarına seçime girerlerse böyle bir sonuçla karşı karşıya kalabilir. 4 partinin oy oranları toplamı yüzde 10-15 bandında olsa bile bu partiler ayrı ayrı en fazla 5 ile 10’ar milletvekili çıkarabilir. Çünkü, bu partilerin oyları Türkiye’deki seçim bölgelerinden dağınık olarak gelecektir.
Birinci parti olmayı hedefleyen AKP bunu gerçekleştiği taktirde, bu partilerin milletvekili çıkartamama durumunun da kendisine yaramasını hesaplıyor…
Böyle bir matematik ortadayken, 6 partili ittifaktaki 4 partiden (DEVA, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, Demokrat Parti) CHP ya da İYİ Parti listelerinden seçime girme teklifi gelebilir.
Örneğin bunlardan birisi seçime girmeyerek, seçilebilecekleri yerlerden İYİ Parti’nin listelerinden aday gösterilme talebinde bulunursa “oyumuz heba olmaz” mantığı içerisinde bir gündem oluşacak.
CHP veya İYİ Parti, kendi listelerinden seçime girme talebinde bulunan parti veya partilere, “Yaptığımız araştırmada sizin oy oranınız şu, çıkartacağınız milletvekili sayısı da bu, biz de ona göre bir sayıyı size kontenjandan verelim” diye önerecektir. Bu 4 parti ise anketlerin yanlış olduğunu, ölçü olamayacağını öne sürüp CHP ve İYİ Parti’nin söylediğinin üstünde milletvekili çıkartabileceklerini savunarak “Biz grup kurma sayısının altına inmeyiz” deyip her biri 20’şer milletvekili talebinde bulunabileceklerdir. Dolayısıyla bu durum ittifak arasında fitne çıkma ihtimalini doğurabilecektir. İşte AKP ve MHP bu fitnenin çıkması için torba seçim yasasını Meclis’e getirdi.
Soru: Yeni seçim kanunu Cumhurbaşkanlığı seçimini etkiler mi?
Ahmet Çelik: Erdoğan, yeni seçim kanunuyla birlikte Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybederse, bu kez Mecliste kazanmayı hedefleyerek elinde pazarlık gücü oluşturmaya çalışacak…