Oda Tv’nin haberine göre, polis oğlu FETÖ’den ihraç edilen, FETÖ’cü hakim ve savcılara çağrı yapan, Atatürk’ü anmaya “zorunlu ibadet” diyen, Abdullah Yaman, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanı seçildi.
2018 yılında komiser olan oğlu Hasan Basri Yaman hakkında FETÖ’den soruşturma açıldı. Soruşturma takipsizlikle sonuçlandı. Hasan Basri Yaman meslekten ihraç edildi.
Abdullah Yaman, bunun ardından FETÖ’den yapılan ihraçları eleştiren paylaşımlar yaptı.
2018 Temmuz ayında “FETÖ’den ihraçlar kurayla belirlensin” başlığıyla bir yazı paylaşan Abdullah Yaman, bu paylaşımında oğlunun durumunu da açıkladı.
“OĞLUMUN DEVLETLE İRTİBATINI KESTİLER” AÇIKLAMASI
Abdullah Yaman aynı paylaşımda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun FETÖ yayın organı Samanyolu TV’ye katıldığı programa ait bir videoya da yer vererek şu ifadeleri kullandı:
“Maalesef bugün itibarıyla küçük oğlumun da devletle irtibatını kestiler. Hem de aşağıda videosunu paylaştığım bir zatın başında bulunduğu bakanlık tasarrufuyla. Burası Türkiye, kimin eli (kaseti) kimin cebinde bilemezsiniz. Sözüm ona şimdilerde ailecek FETÖ’den infaz ediliyoruz. Bunların niyeti kesinlikle FETÖ ile mücadele değil. Üçüncü kez bana FETÖ operasyonu çekilmesinden dolayı hodri meydan diyorum. Gerek şahsım, gerekse çocuklarım ve eşimin FETÖ ile ilgisi olduğuna dair en ufak bir delil ortaya koyun, istifa dilekçemi çerçeveletip, sunmazsam namerdim.”
FETÖ’CÜ HAKİM SAVCILARA SESLENDİ
17-25 Aralık operasyonlarından sonra da gündeme gelen Abdullah Yaman, 2014 Ocak ayında bir paylaşım yaparak FETÖ’cü hakim savcılara “Ey benim hizmet ehli arkadaşım” diyerek seslendi. Abdullah Yaman çağrısında şu cümleleri kurdu:
“Hepimizin ortak referansı Kuran-ı Kerim’in bir çok ayetinde Allah bizlere seslenirken ‘akletmez misiniz’, ‘düşünmez misiniz’ gibi hitaplarla adeta hangi melekemizi geliştirmemiz gerektiğini gözlerimizin içine sokmuyor mu?
Yanlışlık nerededir, diye soracak olursanız Kafatasımız içinde yer alan beynimizi, basit bir baz istasyonuna indirgemeyeceğiz Bizlerin manevi tekamülüne katkı sunan kanaat önderlerimizi seveceğiz, sayacağız, ancak asla ve asla rab haline getirip, Allah’ın konum ve derecesine ikame etmeyeceğiz. Dini anlayış ve yaşayışta referans sıramız ve normlar hiyerarşimizin; Allah, Peygamber ve ancak ondan sonra kanaat önderimiz olduğunu bir an olsun aklımızdan çıkarmayacağız. Birileri din adına bir şeyler emrettiğinde, öncelikle Kuran ve sünnet filtresinden geçireceğiz. Örneğin başkasının sırlarını ifşa yasağı, düşmanına dahi adaletle muamelede bulunma zarureti gibi, temel esaslarla bağdaşmayan bir şeyler istendiğinde ‘Allah’a isyan olan yerde kula itaat yoktur’ düsturuyla ayak direyeceğiz. Ehli sünnet inancımızda Peygamberler bile hata yapabilir, ilkesini benimsedikten sonra ‘benim imamım asla ve asla yanılmaz gibi’ eylemli bir itikatla imanızın fabrika ayarlarıyla oynamasına müsaade etmeyeceğiz.”
ATATÜRK’Ü ANMAYA “ZORUNLU İBADET” DEDİ
Abdullah Yaman ayrıca 10 Kasım’da sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım tartışma yaratmıştı.
2017 yılında Facebook’tan yaptığı paylaşımla 10 Kasım Atatürk’ü Anma programlarını hedef alan Adbullah Yaman, “Zorunlu ibadete hayır” başlığıyla yayınladığı yazıda özetle şu ifadeleri kullanmıştı:
“Öncelikle sair türbe ve tekkelerin kapısına kilit vurarak hepsinin toplam yüzölçümünden daha fazlasını Anıtkabir adı altında Atatürk’ün mezarına tahsis ederek, merkezi bir kutsal mekan ihtiyacına cevap verdiler…
…
Tüm resmi zevatın Ankara’ya gelerek bu ayine iştirak etmesinin imkansızlığından hareketle, taşradaki yerleşim birimlerine endüstriyel heykeller dikerek kamu görevlilerinin bulundukları yerdeki bu ayin mekanlarında yarı beline (rükuya) kadar eğilerek ibadet etmelerine “olanak” sağladılar…”