Almanya’da cumhurbaşkanlığı görevine Frank-Walter Steinmeier tekrar seçildi.
Ülkede siyaset üstü, tarafsız ve sembolik bir görev olan cumhurbaşkanlığını eski Dışişleri Bakanı’nın 5 yıl daha devam ettirmesine parlamento yeşil ışık yaktı.
Mart 2017’den beri bu görevi icra eden Steinmeier, mecliste Federasyon Konsey adı verilen özel seçim meclisinde 1437 oydan 1045’ini almayı başardı.
Sonucun ardından yaptığı konuşmada cumhurbaşkanı, “Ben ülkemizin tüm vatandaşlarından sorumluyum. Bir parti tarafında değilim evet, ama demokrasi söz konusu olduğunda tarafsız da değilim. Demokrasi için kim mücadele ederse beni yanında bulacak. Kim saldırırsa karşısında olacağım” dedi.
Cumhurbaşkanını seçmek için Federal Meclisin (Bundestag) 736 milletvekilinin yanı sıra eyaletlerin belirlediği aynı sayıda delege de oy kullandı. Eyalet meclislerinin belirlediği bu delegeler arasında eski Başbakan Angela Merkel, Covid-19 aşısını geliştiren BioNTech şirketinin kurucularından Dr. Özlem Türeci, Alman Milli Takımı Teknik Direktörü Hansi Flick, Bayern Münih’in futbolcusu Leon Goretzka, Kimya Nobel Ödülü alan Benjamin List ve Astronot Alexander Gerst gibi isimler yer aldı.
Konuşmasında Rusya ile Ukrayna krizine de değinen Cumhurbaşkanı, “savaş riskinin sorumlusunun Rusya” olduğunu belirtti. “Doğu Avrupa’da askeri bir çatışma, bir savaş riskinin tam ortasındayız. Bu durumun sorumlusu Rusya’dır” açıklamasında bulundu.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e demokrasiyi “küçümsememe” uyarısı da yapan Steinmeier, “Başkan Putin’e sesleniyorum, Ukrayna’nın boynundaki ilmeği çözün ve Avrupa’da barışı korumanın bir yolunu bulmak için bize katılın” dedi.
Cumhurbaşkanlığına seçilmeden önce Merkel hükümetinde iki dönem Dışişleri Bakanlığı görevinde bulunan 66 yaşındaki politikacı, Şansölye Gerhard Schroeder’in de kabine başkanlığını yapmıştı.
Yürütme yetkisi oldukça az olan Almanya Cumhurbaşkanı, siyasi partiler arasında önemli bir “denge” mekanizması olarak görülüyor. 2017’deki seçimler sonucunda hükümet kurma girişimlerinin başarısız olmasının ardından Steinmeier, liderler arasında yeniden diyalog kurulmasına ve yeniden sandığa gidilmemesine ön ayak olmuştu.