Finansal sorunlar Türkiye’de kulüpler için kronikleşmiş bir sorun haline geldi. Spor ekonomisti Tuğrul Akşar, döviz kurlarının TL karşısında değer kaybı yaşamasıyla zor günler geçiren Süper Lig takımlarının yaşadığı mali krizler ve sportif başarısızlıklar hakkında değerlendirmelerde bulunurken kulüpleri bekleyen yeni tehlikelere vurgu yaptı.
Gelirlerinin büyük kısmı Türk Lirası, ancak giderlerinin önemli bölümü döviz olan Türk futbolu da bu olumsuzluklardan büyük ölçüde etkilenmiş durumda.
Spor ekonomisti Tuğrul Akşar, son dönemde Süper Lig takımlarının yaşadığı mali krizler, sportif başarısızlıklar ve kulüpleri bekleyen yeni tehlikeler hakkında halktv.com.tr’ye değerlendirmelerde bulundu.
TL’nin dolar ve euro karşısındaki durumu ortada. Bu süreçte kulüpler yerli oyunculara yöneldi. Yerli isimlere yönelinmesi özellikle uluslararası alanda sportif başarı konusunda kulüpleri geriye götürür mü?
Yurtdışından transfer edilen her beş oyuncunun üçü oynuyor. Her gelen yabancı oyuncunun yetkinlikleri, potansiyeli üst düzeyde değil. Dolayısıyla, bu konuda kulüpler çok verimli değiller. Demek ki, burada bir kaynak israfı var. Ayrıca, yabancı oyuncu sayısının çokluğu sportif performansı maksimize etmiyor. Kulübün finansal yeterliği ve doğru altyapı stratejileri sportif performansı belirliyor. Ayrıca, kurlardaki yukarı yönlü hareket de, kulüplerin maliyetleri ciddi ölçüde artırmış durumda. Bu nedenle mecburen yerli oyuncuya yönelecekler. Bu da zaman içinde yerli oyuncu fiyatlarının yükselmesine neden olabilecektir. Yetenekli ve potansiyelli yerli oyuncuların takım kadrosuna kazandırılabilmesi mümkün olabilirse, bunun sportif başarıya katkısı olumlu olacaktır.
Türkiye’de bazı köklü takımlar mali krizi aşamıyor ve transfer yapamadıkları için alt liglere düşüyor. Bunların son örneğini Bursaspor ve Eskişehirspor’da gördük. Bu çöküşteki temel neden nedir sizce?
Türk futbolunu yönetenlerin yetersizliği nedeniyle futbolun iyi idare edilememesi, kıt kaynakların müsrifçe harcanmasına neden olmaktadır. Özellikle yapılan yanlış transferler Türk futbolunda çok önemli finansal kara delikler oluşturuyor. Futbolun yetersiz gelir kaynakları, borçlanmasını zorunlu kılıyor. Borçlanma ise kulüplerin finansal yüklerini artırıyor. Ayrıca kulüplerin sağlıklı ve şeffaf denetimleri yapılmıyor. Kulüplerde denetlenebilir bir finansal yapı tesis edilemiyor. Kulüp yönetimi ne kulüp üyelerine, ne de futbol paydaşlarına karşı bir sorumluluk hissetmiyor. Bunlar yetersiz ve kötü yönetimlerle de birleşince ortaya mali dengesini yitirmiş, ekonomik gelirleri yetersiz, iyi yönetilemeyen bir futbol yapılanması çıkıyor. İşte bu olumsuzlukların kaçınılmaz sonucu ise sportif başarısızlık oluyor.
Kur kaynaklı zararların artması, futbol gelirleriyle finanse edilen amatör branşların geleceğini de tehlikeye atmış olmuyor mu?
Şüphesiz gelirleri TL, giderleri ağırlıkla yabancı para olan kulüpler, yaşanılan yüksek oranlı devaülasyonlar nedeniyle çok önemli zararlara maruz kaldılar. Bu olumsuzluk, doğal olarak amatör branşlara aktarılacak kaynakları da kısıtlıyor. Amatör branşların ve profesyonel branşların sağlıklı, sürdürülebilir bir başarıya ulaşması, Türk futbolunun yapısal sorunlarının çözümüne bağlı. Bu konuda stratejik bir yeniden yapılanmaya gidilmeden, bu sorunların üzerinden gelmek mümkün görünmüyor ne yazık ki…Tür futbol yapılanmasının bu bağlamda siyasetin etkisinden arındırılmış, kapsayıcı kurumlar tesis ederek, oluşturacağı yeni bir yapılandırma hem rekabeti, hem de kaliteyi artırır. kalıcı başarıların önünü açar.
Kulüpler oluşan mali sıkıntılar nedeniyle devletten yardım isteme yöntemini seçtiler. Devlet bu süreçte kulüplere yeterince sahip çıktı mı?
Kulüplerin genel politikaları sıkıştıklarında devletten yardım talep etmeleri. Bunu pratikteki anlamı ise siyasetin futbol ve spor üzerinde vesayeti anlamına geliyor. Siyaset hala sporu ve özellikle futbolu, kitleleri yönlendirmede etkili bir araç olarak görüyor. oysa, bu anlayışın Avrupa’da terk edilmesi neredeyse 40 yılı buluyor. Bu konudan siyaset de memnun. Yüksek gelir dağılımı dengesizliğinin olduğu, yoksulluğun her geçen gün daha geniş kesimleri etkilediği, yaşamanın giderek zorlaştığı, ekonomik problemler nedeniyle halkın geçim sıkıntısı çektiği bir ortamda kamu kaynaklarının ister amatör, isterse profesyonel olsun bu alana aktarılması, sosoyal adaleti ve vicdanı yaralar. ne var ki, buna karşın devlet en son Süper lig kulüplerinin 17 Milyar TL’na ulaşan borçlarını yapılandırdı. ancak, yapısal problemlere kalıcı çözümler getirmeden yapılacak her çözüm sadece günü kurtarır. Bir süre sonra sorunlar daha da büyüyerek devam eder. Yapısal sorunlar kronikleşmiş durumda. Finansal sorunlar kulüplerimiz için ne yazık ki kronikleşmiş bir sorun haline geldi. Bugünkü eko-finansal sistem, kulüplerin bu finansal bataklıktan çıkmasına da izin vermiyor. Bir yandan geçmişten gelen kötü yönetim kaynaklı sorunlardan doğan finansal sıkıntılar, diğer taraftan ülke ekonomisinin içinde yaşadığı makro ekonomik olumsuzluklar ve pandemik sıkıntılar, kulüplerimiz i iyice köşeye sıkıştırmış durumda.
Ekonomik olumsuzluklar, kötü yönetimlerle de birleşince, kulüplerin finansal yetersizlikleri daha da artmış ve kulüplerin faaliyetlerini tehdit eder boyuta gelmiştir. Özellikle 3 büyüklerde yaşanan sportif başarısızlıklar da üzerine eklenince ‘kulüpler batıyor’ diyebilir miyiz?
Batıyor değil! batak durumda şu an kulüpler…Bu konuda temel olarak genel tespitlerim aşağıdaki gibidir.
|