Türk siyasi tarihine girmiş iki renk beyaz ve yeşil.
Beyaz Türkler, Yeşil Türkler.
Beyaz Türkler: Türkiye’deki şehirli seçkin sınıfı tanımlamak için kullanılan, bir kavramdır. Beyaz Türkler, batılı ve seküler hayat tarzını benimsemiş, ekonomik düzeyi yüksek, eğitim hayatının tümünü veya bir bölümünü yurt dışında tamamlamış güçlü bir azınlık yani halk diliyle ballı parmak hep ağızında elit tabaka.
Siyasette söz sahibi olan basın, medya ellerinde olan, gündemi kendilerini belirlediği küçük ama güçlü bir azınlıktı beyaz Türkler. Ta ki yeşil Türkler gelene kadar.
Yeşil Türkler: Muhafazakar görünüm altında dini kullanarak sınıf atlamak, kadrolaşmak, iş görmek, kendi mahallesinde söz sahibi olmak ve bundan çıkar sağlamak için badem bıyık bırakan, parmaklarını gümüş yüzükle dolduran kişilere yeşil Türkler diyebiliriz.
Yeşil Türkler milli görüşe angaje olmuş, AKP iktidarı ile birlikte güçlenmiş, kendi zenginini yaratmış, beyaz Türkler gibi azınlık kalmamış yirmi yıllık iktidarları ile güçlenmiş, yüzde otuzlara varan bir insan kitlesine de sahip olmuş.
Zengini çok zengin Fakiri de çok fakir olan yeşilleri beyazlardan ayıran bir faktör oldu bu da dindar olmalarıydı. Muhafazakardılar, inançlıydılar ama hiçbir zaman kendi mahallesindeki yeşil Türklerden olamadılar. Sadece onların destekçisi olmuşlar çünkü onlar iman edenlerdi, onların başı secde görüyordu. AKP iktidara geldiği zaman inanın ben de aynı görüşteydim (imanlı, başı secde gören). Bırakın biraz da yeşil Türkler yönetsin ülkemizi diyenlerdendim.
Bizim mahallede değişen bir şey olmamıştı, bizim rengimiz kırmızı beyazdı. Beyaz da yeşil de bizim için bir renkten ibaretti ama çok sevdiğimiz ülkemizde çok şeyler oluyor çok şeyler kaybediliyor.
Vatanseverler için ben diye bir şey yoktur. Vatan vardır.
Eğer ATATÜRK birazcık “ben” deseydi, kendi sağlığına dikkat etseydi, 1960 yıllara Atamız’la girseydi Türkiye,
Çok farklı olurdu memleketim. Mesela, Alpaslan Türkeş MHP’yi kurmaz ATATÜRK milliyetçiliği altında CHP’de olurdu. Ülkücüler ve Beyaz Türkler bir dönemin CHP’sine hakim olmazdılar, mesela ülkücüler MTTB’yi (Milli Türk Talebe Birliği) milli görüşe bırakmazdı. Belki de bu kadar güçlenmezdiler. Benim şahsi görüşümdür, milli görüşün örgütlendiği ve bu günlere gelmesinde bir dönüm noktasıdır MTTB.
Umut etmek başkalarının bir şey yapmasını beklemektir. Kalın sağlıcakla.