/ Tuncay MOLLAVEİSOĞLU (Cumhuriyet)
Ama biraz dolaylı şekilde…
*
Hatırlayacaksınız, Sedat Peker, eski Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım hakkında uyuşturucu ticareti yaptığı iddiasında bulunmuştu.
Peker, Yıldırım’ın Venezüella’ya yeni oluşturulacak uyuşturucu güzergâhını kurmak için gittiğini söylemişti.
Bu iddiaya Binali Yıldırım yanıt vermiş. “Oğlum Venezüella’ya gitmiştir. Beraberinde de Covid ile mücadele amacıyla orada ihtiyaç sahiplerine test kiti, maske gibi birtakım malzemeler götürüp dağıtmıştır. Ziyaret amacı da bundan ibarettir” demişti.
Erkam Yıldırım’ın iddianın sahibi Peker’e açtığı dava, jet hızı ile görüldü. Mahkeme, çağrılmasına rağmen gelip ifade vermediği için Peker’in yakalanmasına karar verdi.
Dava iftira suçunu kapsadığı için mahkeme kararında, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılacağı detayı da dikkat çekici.
*
O davada mahkeme kayıtlarına Peker’in avukatı Ersan Barkın’ın şu notları girdi. “Venezüella gezisinde Erkam Yıldırım serbest bölgeyi ziyaret etti mi? Sonrasında bir Türk işadamı üzerinden serbest bölgede kendi gemileri için kiralama yaptı mı?”
Hâkim bu soruların yanıtlanması talebini reddetmedi ama kabul de etmedi. “Peker’in savunmasını aldıktan sonra bu talepleri değerlendireceğim” dedi.
*
Mahkemece, Peker’in suçlandığı davada dolaylı olarak aktarılan bu iddiaların netleşmesi için Peker’in ifadeye gelmesi şart koşulmuş.
Yani Peker, Türkiye’ye gelip ifade vermediği sürece bu vahim iddia kafalarda soru işareti olarak kalacak.
Savcılar soruşturma açamadığına göre, Erkam Yıldırım suçsuz olduğunu, iftiraya uğradığını mahkeme kanalı ile ispatlayabilmek için Sedat Peker’i Türkiye’ye gelmeye ikna etmek zorunda…
AKP’NİN İSTANBUL’A İHANETİ SÜRÜYOR…
İstanbul siluetini betona gömdüler…
AKP’liler yıllar boyunca ne yeşil alan bıraktılar ne de kent estetiğine dair en küçük bir çaba harcadılar.
Bilim insanlarının, sivil toplumun, İstanbullunun uyarılarına kulaklarını tıkadılar.
İmar rantı üzerinden akan milyar dolarların bağımlısı oldular…
*
İstanbulluyu betona hapsettiler… Deprem toplanma alanlarına bile AVM’ler, rezidanslar diktiler.
Yıllar sonra Erdoğan kendi eseri olan İstanbul’un bozulan çehresine ve beton yığınlarına bakıp “Biz bu kente ihanet ettik” diyecekti.
*
Şimdi yeni bir ihanet süreci yaşıyor İstanbullu…
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na iş yaptırmamak, onu başarısız göstermek için halkın yararına olan projelere İBB Meclisi onay vermiyor. Saray ise İBB’nin kendi olanakları ile bulduğu yurtdışı kredilere imza atmıyor!
Yani iki taraflı bir engelleme süreci yaşanıyor… İstanbul halkının oyları ile İstanbul’a hizmet etmek için seçilmiş meclis üyeleri aldıkları oya da ihanet ediyorlar.
Ben buna organize kötülük diyorum…
Çok sayıda örnek var ama ikisini aktaracağım.
Milletin parası ile fonlanan belediye şirketi KİPTAŞ, İstanbul’da AKP yönetimi sırasında, sosyal konut yapmak amacı ile çok yüksek bir fiyattan arsa alıyor.
Arsanın üzerinde yapılacak konutların projesi bile hazırlanıyor. Ancak Ekrem İmamoğlu seçimi kazanınca, sosyal konut yapılacak arsa, AKP’li meclis üyelerinin oyları ile yeşil alana çevriliyor…
İstanbuldaki yoksul kesimlere ucuz konut yapma projesi, Ekrem İmamoğlu’nun önünü kesmek için iptal ediliyor.
O meclis üyelerine soruyorum: Fahiş fiyatla aldığınız arsaya yoksullar için konut yapılacakken neden engel oldunuz?
Söz konusu arsa madem yeşil alan olacaktı, halkın milyonlarını neden o arsanın sahibine akıttınız?
*
Bir başka örnek metro ihalesi ile ilgili…
İstanbul üçüncü bölgede yapılacak metronun finans ihtiyacını İBB kendi olanakları ile çözüyor.
Kredinin onayı için Erdoğan’ın imza atması gerekiyor ve bu imza atılmıyor!
Neden?
Dün Ekrem İmamoğlu, “İstanbul halkına ihanet eden yöneticileri tek tek açıklayacağım” dedi.
“Beni değil, İstanbulluyu cezalandırıyorsunuz” diyerek haklı tepki gösterdi.
Metrobüslerin yenilenmesi işi de engellenen projeler arasında… Yani İstanbul’un büyük çoğunluğu olan dar gelirli insanların yararlanacağı hizmetlere izin verilmiyor.
*
Benim gördüğüm, halktan kopan AKP çaresizlik içinde…
Göz göre göre yapılan bu engellemeler derin bir siyasal körlüğün de yansıması…
Siyasi tarihimiz halka hizmet etmek yerine kumpas kuranların hezimetleriyle dolu…
İlk seçim, tarihin tekerrür ettiğini bir kez daha gösterecektir.