Türkiye Cumhuriyeti çok övündüğü, ya da ön plana çıkardığı dış politikada nerede? Başarılı mı, başarısız mı? Davutoğlu mu, Çavuşoğlu mu?… Doğu Akdeniz mi, Kafkaslar mı?…
Bir dizi soru.. ABD ilişkilerinden tutun da, Çin ile yapılan anlaşmalara kadar hepsi uluslar arası ilişkilere dahil. İyi güzel de, biz ne durumdayız? Bu bağlamda kişisel düşünce ve dileklerimi kısaca belirtmek istiyorum;
ABD ve AB ilişkilerine değinmek istemiyorum, çünkü her iki tarafta da yönetim değişikliği var. Bu değişikliklerden sonra değerlendirme yapılabilir. Ancak batılı ülkelerinin de, diğer bir çok ülkeler gibi Türkiye’ye karşı “olumsuz bakış açıklarını” göz ardı etmemeliyiz.
Uluslar arası ilişkilerde dış politika, ülkelerin karşılıklı menfaatlerine dayanır. Evet ama, bu menfaat çelişkisi devletler arasındaki ilişkileri nasıl etkiliyor ? Geçek şu: “Uluslar arası ilişkilerde güçlü devlet haklıdır ve daima o kazanır.”
Türkiye de, gücü doğrultusunda bu amaçla mücadele etmektedir. Fakat, bence bazı konularda gücünün ötesinde bir politika izleyerek çıkmazda kalmaktadır. Neden? yeterli gücü olmadan ( ki ; burada bahsettiğimiz güç, gri alan daki etkileri, iktisadi ve askeri güçtür) “gereksiz” ataklarda bulunuyor? Gönül daha fazlasını istiyor, ama pek başarı da görünmüyor. Mutlaka bizlerin bilmediği, “devlet sırları” olmalı ki; örneğin 2013’den beri Yunanlıların adalarımızı tek tek işgal etmelerine ses çıkarmıyoruz. Şımarık Yunan, işgalle de kalmayıp, en üst düzeyde bu adalara çıkarak küstahça tahrikler de bulunabiliyor. Bunun iki nedeni var bence: Arkasındaki batılı ülkeler ve Türkiye’nin savaşmak istemediğini gözlemlemeleri.. Savaş doğru değil tabi ki. Ancak Yunanistan ile olan sorunlarımız başka şekilde de çözüleceğe benzemiyor.. Evet, eninde sonunda Yunanistan, bir kez daha “Türk tokadını” yiyecek. Bize ait olan Batı Trakya ile 12 Adayı ”paşa paşa” geri verecek.
Doğu Akdeniz’deki gücümüz ülkenin menfaatleri doğrultusunda dosta – düşmana gösterilmeli, Misak-i Milli ’den asla vazgeçmeyeceğimiz “adeta deklare” edilmelidir.
Dış Politika milli konuları ilgilendiren bir alan olduğunda, iç politikaya alet edilmemelidir. Buna rağmen televizyonlara çıkan bazı öğretim görevlisi olmuş yandaşlar, siyasi rant peşinde ahkam kesiyorlar. Hatta bazıları Rusya’yı yere göğe sığdıramıyor. Hiç mi tarih bilmiyorlar? Suriye’de 36 Mehmetciğimiz’i şehit ettiklerini ne çabuk unuttular.. Etrafımız Ruslar tarafından sarılmış durumda, haberleri yok! Libya’da, Suriye’de, Karabağ’da hareket edemez olduk. Bizimle stratejik iş birliği yapar gibi görünen Rusya, şimdi de Kafkaslar ’da “bir mermi atmadan” Karabağ’a yerleşiyor. Uyumayalım.. Aydın geçinen zatlar..
Keşke gücümüz yeterli olsa da, Sudan’dan aldığımız adacıktaki askeri üssümüzü kurabilseydik. Libya’da daha etkili söz sahibi olabilsek. Doğu Akdeniz’de, Mavi Vatan’da havada, karada, denizde tam hakimiyet kurabilsek. Suriye ve Irak ta, PKK ve uzantı belasını kökünden kazıyabilsek. Türk yurdu, Musul – Kerkük’ ü geri alarak, kardeşlerimizi bağrımıza bassak. Kafkasya’da Azerbaycan Türkü kardeşlerimiz ile tam birliktelik sağlasak. Rusları Kafkasla ’dan söküp atabilsek. Stalin’in Ermenilere verdiği, İran’a uzayan koridoru geri alarak, Türkiye – Orta Asya bütünleşmesini sağlayabilsek.
ABD’nin bize verdiği zarar yıllarımıza, trilyon dolarımıza ve binlerce canımıza mal oldu. ABD, sinsi sinsi yıllarca sürdürdüğü bu düşmanca örtülü ve açık operasyonlarında yalnız değildi. Bir çok devlet adeta bir birleri ile yarışa girdiler. Tüm desteklerine rağmen başarılı olamayan, 15 Temmuz kalkışmasının faillerine, sahip çıkmak için nasıl yarışıyorlar, görüyorsunuz.. Halen devam etmekte olan bu uygulamaların sürdürüleceğinden elbette devletimizin bilgisi var ve ona göre tedbirlerini alıyordur. Ancak, bunları yaparken bazı hatalar da yapmıyor değil! Bunlardan biri; Çin ile yapılan “suçluların iade anlaşması” nı anlamakta zorluk çekiyorum! Ayrıntıya girmeyeceğim, ancak Doğu Türkistanlı Uygur kardeşlerimize (uluslar arası çıkarlardan dolayı olsa gerek) yeterince sahip çıkmadığımız için, bu alanı Suudi destekli Vahabi terör örgütleri ile Siyasi destekli ABD doldurmaya çalışıyor…
Günümüzde dış politikada, düşük yoğunluklu savaşlar ve vekalet savaşları dönemi yaşandığını unutmamalıyız.. Velhasıl Türkiye’nin işi zor. Özellikle milli güvenliğimizi yakından ilgilendiren güney sınırlarımızda neler olacağını ilerleyen günlerde göreceğiz…