Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Banu Atalar, “Meme kanserinde yaş ortalaması oldukça düştü. Eskiden daha ileri yaşlarda karşılaşıyorduk. Ülkemizde de genç meme kanserleri sayısı gittikçe artıyor. Meme kanseri bugün her 8 kadından birisinde görülüyor” sözlerine yer verdi.
Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği tarafından 2 yılda bir düzenlenen “Ulusal Radyasyon Onkolojisi Kongresi”nin 14’üncüsü, Antalya Belek Titanic Kongre Merkezi’nde devam ediyor. Kongre programında 49 oturumda yurtiçi ve yurtdışından alanında deneyimli 154 uzman bilgi ve deneyimlerini paylaştı.
Dünyada kanser oranlarının son 30 yılda yüzde 30’un üzerinde düşüş gösterdiğini belirten TROD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Banu Atalar, “En önemli faktör bilinçlenmemiz oldu. Sigara içmeyi bıraktık. Çok daha az sigara içiyoruz. Pek çok kanser türünde sebep olarak sigara gösteriliyor. İkincisi beslenmemize dikkat ediyoruz. Obezite o kadar yaygın değil. Sağlıklı gıdalar ile beslenme başladı. Üçüncüsü ise alkol kullanımı da azaldı. Ve artık hareket ediyoruz. Aktif yaşam kanseri önleyici ve kanser olan hastalara önerdiğimiz bir şey. Dünya hareket etmeyi de öğreniyor. Bunun dışında daha ölümcül olduğunu bildiğimiz akciğer kanseri gibi kanserlerde sistemik tedaviler de çok gelişme kat etti” sözlerine yer verdi.
“HİÇBİR BELİRTİSİ YOKKEN BİRKAÇ ÖKSÜRÜK İLE DOKTORA GİTTİ VE FİLMLER ÇEKİLİNCE ERKEN TANI KONULDU”
Eskiden akciğer kanserinde 4’üncü evresinde çok umutsuz olduklarının altını çizen Atalar, “Son yıllarda bu hedefe yönelik ümmi terapiler artı radyoterapiler ile beraber kullandığınız zaman yaşam süresinde 2 kat artış sağlandı. Burada önemli olan radyoterapinin üstün teknolojisini kullanabiliyor olmanız lazım. Biz bunu yapabiliyoruz. Kanser tedavileri ülkemizde çok iyi yürüyor. Kanser hastaları pandemide 2 türlü olarak etkilendi. Bir tanesi pandemi nedeniyle hastaneye gelmekten korkan ve erteleyen hastalar oldu. Maalesef bunlar geciken hastalar oldu. Şimdi bu geç tanıların hepsini görmeye başladık. Bu kötü oldu. Bir diğer hasta gurubu ise pandemi nedeniyle covid-19 şüphesi ile tomografi çekilen hastalarda erken tanı konuldu. Hiçbir belirtisi yokken birkaç öksürük ile doktora gitti ve filmler çekilince erken tanı konuldu. Pandemi döneminde kanser tanıları çok da azaldı diyemeyiz” dedi.
“MEME KANSERİNDE YAŞ ORTALAMASI OLDUKÇA DÜŞTÜ”
Meme kanserinde yaş ortalamasının oldukça düştüğünü belirten Atalar, “Eskiden daha ileri yaşlarda karşılaşıyorduk. Ülkemizde de genç meme kanserleri sayısı gittikçe artıyor. Meme kanseri bugün her 8 kadından birisinde görülüyor. Bugün bütün kadınlar ne zaman meme kontrolüne gitmeleri gerektiğini biliyorlar. Devletin sağlık tarama politikaları da buna yardımcı oluyor. Meme kanserine erken tanı koyabiliyoruz. Erken tanı tedavi de kolay oluyor. Meme kanserinde de tedavi anlamında ilerlemeler çok fazla. Erken tanının önemi çok önemli. Ailesinde meme kanseri olanların tarama testlerine daha önce başlamaları gerekiyor” açıklamasını yaptı.
“SİGARA İÇİLEN ARABADA OTURUYORSANIZ ORADAN BİLE ETKİLENİRSİNİZ”
Sigara ile ilişkisi olmayan kanser türlerinin daha az olduğunu sözlerine ekleyen Atalar konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bugün sigarayı aldığınız ağız yolundan başlayın ciğerleriniz hatta mesane kanserlerinde de sigara rol arıyor. Sadece sigara içiyor olmak ta bunun sebebi değil. Sigara içen bir ortamın içerisinde bulunuyorsanız yine sigaraya maruz kalıyorsunuz. Sigara içilen arabada oturuyorsanız oradan bile etkilenirsiniz. Sigaradan kurtulmamız gerekiyor. Ülkemizde sigaraya maruz kalma oranımız azaldı. Bilinçlenmeye başladık. Sigaradan kurtuldukça hem ölüm oranları hem de kanser oranları azalacak.”