Türk futbolunun duayen ismi Şansal Büyüka, D-Smart’ta yayınlanan Bol’ca Futbol programının bu haftaki konuğu oldu. Emre Bol’un sorularını içtenlikle yanıtlayan Büyüka, gündem yaratacak açıklamalarda bulundu.
Emre Bol: Geçmiş zamandaki Türk futbolu ile şimdiki Türk futbolunu karşılaştırırsanız, değerlendirirseniz neler söylemek istersiniz?
Şansal Büyüka: Karşılaştırmak çok mümkün değil. Her şey daha iyi olacağına, her şey daha kötü oluyor. Teknoloji gelişiyor, sahalar gelişiyor. Baktığınızda araç gereç gelişiyor ama maalesef kafaları geliştiremedik. Kafalar geriye gitti. Fiziksel şartlar geçmişte çok kötüydü ama futbolun bir kültürü vardı, bir anlayışı vardı. Birbirine karşı bir saygı vardı. Bunu özellikle kulüpler bazında söylüyorum. Onları ölçü alarak söylüyorum. Böyle hoyrat bir ortam yoktu. Sert bir iklim yoktu. Her haftayı getirip kavgaya bağlayan bir yarış yoktu. Baktığınızda bütün bunları son 15 hafta izler görür bu kavganın içinde kendimizi bulur olduk. Futbol gelişiyor ama kafalar gelişmiyor onu da söyleyeyim. Eski ile yeniyi oranlamak gerekirse benim adıma en basit özeti bu.
‘VAR’ HAKEMLERİN KİŞİLİĞİNİ ELİNDEN ALDI!
Emre Bol: Tabii en çok tartışılan unsurlardan birisi de bu VAR sistemi. VAR’dan sonra Türk hakemliği ileri mi gitti, geri mi gitti inanın bilmiyorum, ölçemiyorum. Onu bir size sormak istiyorum?
Şansal Büyüka: Sevgili Emre maalesef geri gitti. Biz VAR’ın ciddi faydalar sağlayacağını düşünmüştük ki ben ofsayt konularında sağladığını düşünüyorum. %100’e yakın bir isabet olduğunu düşünüyorum ancak onun dışında hakemlerin geri gitmesine neden oldu. Bir kere artık hakemler asla inisiyatif almıyorlar, kararı kendileri vermiyorlar. Hakem ‘’bu sorumluluğu ben almayayım VAR’a bırakayım’’ deme noktasına geldi baktığımızda. Şimdi çıplak gözle bakıp gördüğüm penaltıyı resmen veremiyorsun. VAR’dan bekliyorsun ya da taze örnek diye söylüyorum Necip’in son maçta atılması. Hakemin tam gözünün önünde bunun VAR’a falan ihtiyacı yok baktığında. Bunu görüp çalmalısın. VAR’dan da kontrol etmelisin; doğru mu değil mi diye. Zaten çok net görünüyordu doğru olduğu. Bunu bile VAR’a bırakıyorlar. Doğru değil, hakemlerde ciddi bir kaçış başladı, sorumluluktan kaçış başladı. Bu da kişilik kaybına neden oluyor bana göre. Kendi adına karar verememe, iradeni ortaya koyamama, Bu çok yanlış. Hakem dediğin orada iradesini gösterecek, kendini belli edecek, sahada oyunu kontrol ettiğini herkese hissettirecek, kabul ettirecek. Bu kayboldu açıkçası. Bir başka önemlisi VAR’ın; kimi pozisyona çağırıyorsun, kimi pozisyona çağırmıyorsun. Zaten biz kuşkucu bir toplumuz, baktığımızda tuzak diyoruz, çete diyoruz, pusu diyoruz, o diyoruz, bu diyoruz, sahada oynanmıyor diyoruz. Futbol seyircisinin aklında, kafasında artık bu futbol hakikaten doğaçlama mı oynanıyor, yoksa arkasında bizim bilmediğimiz hesaplar mı var? Diye bir kuşku doğdu. Bunun sonucunda tribünler genel anlamda boş. Ekran başında seyirci azaldı. Baktığında yayıncının üye sayısında azalma var, o var bu var. Baktığında VAR’da bir standardı tutturamadık. Bir, VAR hakemlerin kişiliğini elinden aldı, karar verme yetisini ellerinden aldı, reflekslerini ellerinden aldı. İki, VAR kimini çağırıp kimini çağırmadığı için; bir pozisyona gel, diğerine gelme dediği için Türk halkında futbolseverler adına kuşku yarattı.
Emre Bol: Türk futboluna ömrünü vermiş kişilerden biri olarak, Şansal Büyüka’ya göre Türkiye’de şampiyon sahada mı belli oluyor?
Şansal Büyüka: Ben buna inanıyorum. Şampiyon sahada belli oluyor. Şu var, bir kere nereden başlasam, neyine söylesem öyle şeyler var ki Futbol Federasyonu’na kulüpler ile aidiyeti olan tek bir adamın tek adamını içeri atmaması gerekir. Kulüplerin temsilcisi gibi futbol federasyonunda görev yapıyorlar. Bir futbol federasyonu kuruluyor, oluşuyor başkanın altına dört kulüpten birer tane başkan vekili alınıyor. Fenerbahçe’den 1 temsilci, Trabzon’dan 1 temsilci, Beşiktaş’tan 1 temsilci, Galatasaray’dan 1 temsilci. Diyorsun ki Karadeniz’den de 1 temsilci alalım. Güneydoğu’yu temsilen 1 kişi olsun. Bunu yani objektif ölçüler içinde alsan kabul ederim yani bölgesel temsilcileri. Onu da objektif ölçüler içinde almıyorsun. Mevcut yönetimden örnek vereyim ben torpil ile siyasi irade ile giren orada en az 5-6 tane yönetici var. Şimdi dört tane başkan vekili girince sanıyorlar ki kulüpleri kendilerinden bir şey bekliyor, bekliyorlar da zaten. Fenerbahçe ile Nihat Özdemir sonuçta 40 yıllık Fenerbahçe kongre üyesi, divan kurulu üyesi Nihat Özdemir istifa etmek zorunda kaldı. Yoksa belki de kulüpten ihraç edeceklerdi.
Hiç Fenerbahçe, Galatasaray, Trabzon, Beşiktaş’ı birbirinden ayıramayız. Baktığında federasyona geldiklerinde ilk hedefleri Türk futboluna hizmet etmek değil. İlk hedefleri aidiyet duygusuyla bağlı oldukları kulüplerinin haklarını korumak. Böyle federasyon yapısı dünyanın hiçbir yerinde yok. Ben duymadım, bilmiyorum. Var mı? Farkında değilim. Böyle olunca şimdi baktığında futbolumuzu nasıl geliştireceğiz? Nasıl daha ileri noktalara götüreceğiz? Ondan sonra deniyor ki futbol sahada yönetilmiyor. Çıkıp federasyonun başkan vekili ‘’ben bu kulübü temsil ediyorum, kulübümün yanında duruyorum’’ derse böyle endişeler elbette doğal olarak daha çok konuşulur, daha fazla düşünülür oluyor. Ben her şeye rağmen futbolda şampiyonları saha sonuçlarının tahin ettiğine inanıyorum ama şöyle bir şey hissediyorum, zayıfsan şimdi şampiyonluktan kopmuşsun titrek oynuyorsun, hakem sana daha çok vuruyor kardeşim. Güçlüsün, iraden sağlam, sahada iraden sağlam, saha dışında iraden sağlam o zaman senin yanında hakem daha fazla duruyor. Bu yaşadığımız sezon için de geçerli, bir önceki sezon için de geçerli, geçmiş 10-15 yıl için de geçerli. Hakemler zayıfın yanında durmuyor, zayıfın hakkını çok teslim etmiyor. Mesela geçen yıl bakıyorsun, böyle muameleye maruz kalan birkaç kulüp var, birkaç takım var hakem yüzünden 10-15 puan kaybeden. Birine verdiğini diğerine vermiyorsun. Hakem de şeytan gibi biliyor kim güçlü, kim değil. Kimin lobisi iyi, kimin lobisi kötü. Kritik pozisyonlarda ona göre karar alıyor.
Emre Bol: Çok sık MHK Başkanı değiştirmiyor muyuz? Bu konu hakkında ne diyeceksiniz?
Şansal Büyüka: Asla doğru değil ve senin de söylediğin gibi asla sonuç alamıyoruz. Şunu söylemeliyim ben yıllardır bu futbolun içinde bulunan yayıncı olarak hem gazeteci hem televizyoncu olarak ben hakem dünyası kadar birbirine düşman, birbirine pusu kuran, birbirinin ayağından çeken bir camia görmedim. Şimdi görevde değilseniz, emekli bir hakemseniz MHK’de doğal olarak bir görev bekliyorsunuz. Vermediler mi? Bu sefer o MHK’yi nasıl indiririm diye 50 türlü pusular tuzaklar, onlar bunlar hep bu olayların, kulislerin içinde oluyorsunuz. Şunu kabul edelim ki faal hakemlerin birçoğu bir sürü lobinin etkisi altında, bir sürü gruplaşmanın içinde. Baktığınızda mevcut faal hakemlere biat eden hakemler var. Baktığında hakemliği bırakmış ama onun yanında duran hakemler var. Son zamanlarda hep sistem falan deniyor ya? Sistem böyle lafla düzelmez ya da kurulmaz. Ben hep şunu özlemişimdir açıkçası MHK dışından bir MHK başkanı atansa nasıl olur acaba? Yani uzaylı olmasın ama sistemi bilsin.
Torpil mekanizması TFF’nin en üstünden kapı mekanizmasına kadar gidiyor yani.
Emre Bol: Sergen Yalçın ile Beşiktaş’ın mevcut durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Şansal Büyüka: Sergen Yalçın’ın göreve devam etmesini doğru buluyorum. Niye doğru buluyorum?
1-Değiştirseniz kimi getireceksiniz?
2- Getirdiğiniz hocanın başarılı olma konusunda bir garantisi var mı? Getirdiğiniz hoca belki de yatırım yaptığınız kadroda çok ciddi, radikal revizeler isteyecek. Batak olan kulüplere ekstra bir yük getiriyor.
Tribünler zaten arkasında. Bu hem Beşiktaş yönetimi hem de Sergen Yalçın için çok büyük bir avantaj. Çok ciddi bir kredisi var Beşiktaş takımını hem ligde hem kupada şampiyon yaptı. İyi futbol oynattı.
FATİH TERİM’İ ÖFKE, HIRS VE YARIŞMA YAŞATIYOR!
Emre Bol: Fatih Hocanın sizce emeklilik zamanı geldi mi?
Şansal Büyüka: Fatih Hoca şimdi şunu kabul edelim ki, Türkiye’de son derece sıra dışı bir hoca. Kariyer olarak zirve yapmış, Avrupa futboluna kendini kabul ettirmiş, Avrupa’da o şampiyonluğu yaşamış, Galatasaray’da da hiçbir zaman iki üç seneyi boş geçmemiş, bir sene şampiyon olamasa da diğer sene olmuş, Galatasaray’da kupa koleksiyoncusu haline gelmiş bir hoca. Ben Fatih Hocayı öfkenin, hırsın, yarışmanın yaşattığına inanıyorum çünkü Fatih Hoca’nın bugünkü geldiği noktadan sonra gelebileceği çok fazla bir nokta yok. Avrupa şampiyonu olmuşsun, Türkiye’nin en fazla şampiyon olmuş takımını yaratmışsın. Almadığın kupayı bırakmamışsın. Bütün bunların üzerine Fatih Hocanın koyacağı pek bir şey olduğunu düşünmüyorum ama Fatih Hoca da kenara çekilip oturacak bir karakter de değil.
Emre Bol: Avrupa’da başka bir Galatasaray seyrediyoruz, ligde ise bambaşka bir Galatasaray izliyoruz. Bu biraz tuhaf değil mi?
Şansal Büyüka: Sevgili Emre, yıllardır bakıyorum; Galatasaray’ın Avrupa’daki başarısı sanki genlerine işlemiş gibi. Çok farklı bir noktada Galatasaray hep böyle lige oranla Avrupa’da daha iyi bir performans ortaya koyduğunu görüyoruz. Bu sene de öyle. Kaldı ki grubu çok kolay bir grup değil. Lazio, Marsilya Şampiyonlar Ligi’nde o gruplarda çok fazla mücadele etmiş, oynamış takımlar. Lazio zaten İtalya Ligi’nde çok köklü bir kulüp. Bu grupta ciddi bir puan farkıyla lider olmak son derece önemli. Son maç Lazio Galatasaray olsa bile ben liderliğin değişeceğine inanmıyorum. Galatasaray’ın buradan 1. olarak çıkacağına inanıyorum. Galatasaray’ın Avrupa’ya daha fazla özen gösterdiği, daha fazla asıldığı görüşündeyim. Zaten daha fazla asılman lazım. Avrupa’ya çıktığında ister istemez bir seviye farkı oluyor. O seviye farkını kapatman hatta öne geçmen için ekstra bir güç harcaman, ekstra bir yetenek ortaya koyman gerekiyor. Sanıyorum Galatasaray bunu yapıyor. Galatasaray’da radikal biçimde yapılmış bir gençleştirme var. Kerem, Türkiye’nin Avrupa’ya en yakın futbolcusu konumunda. Kerem transferi adına Fatih Terim’i tebrik ediyorum, scout ekibini tebrik ediyorum. Transferde emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.
Emre Bol: Milli takımı nasıl buluyorsunuz, kura çekimi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Şansal Büyüka: Yeni play-off düzeni büyüğün küçüğü ezmesi için kurulmuş bir sistem. UEFA’nın yeni playoff sistemini son derece haksız buluyorum. Letonya ve Karadağ maçlarında yaşadığımız puan kayıpları bizim Katar yoluna taş döşedi. Play Off’a kaldık diye düğün dernek yapıyoruz. Öyle hamaset ifadelere gerek yok. Biz bu Katar’a gidemeyiz, gidersek ben başımın üstünde taşırım milli takımı. Fakat futbolun gerçekleri var, o iki maçın faturası çok ağır döndü. Şimdi o iki maç için Şenol hocayı çok eleştiriyoruz ama Hollanda ile Norveç’i yenen de Şenol hocaydı. Şenol hoca okyanusu açtı ırmaklarda boğuldu. Kuntz değil herhangi bir hoca Alman ümit milli takımını şampiyon yapardı. Biz Dünya 3. olduğumuz dönemde Galatasaray’ın bir Avrupa Şampiyonu olan takımı vardı. Oradan 8 futbolcu götürdük alttan gelen iyi oyuncular vardı o zaman 1-2 takviye ile o takım Dünya 3.’sü oldu. Şimdi alttan gelen yok. Kunt iyi bir hoca ama lider bir hoca değil.
TRABZONSPOR % 80 ŞAMPİYON!
Emre Bol: Başakşehir’de kaybettiği şampiyonluklardan sonra winner (kazanan) hoca değil diye çok eleştirildi Abdullah Hoca. Bu sene Trabzonspor’da Abdullah Avcı çok istediği kupaya kavuşacak gibi siz ne söylersiniz?
Şansal Büyüka: Trabzonspor 14. Haftada bu kadar puan farkını açmışken buradan bir dönüş yaşar mı? Hiç sanmıyorum. Yaşarsa 50 yılın mucizesi olur. Şu an benim için %80 ihtimal ile Trabzonspor şampiyon. Trabzonspor kötü oynarken bile kazanmasını bilen bir takım. Trabzonspor’un ikiden fazla kötü oynadığı maç da gösteremezsin. Abdullah Hoca’nın bu kadar kısa sürede takımı ile birlikte böylesine fark atmasını ben Türkiye Ligi’nde daha önce tanık olmadım. Yapılan transferler adına Abdullah Hoca ve Trabzonspor Yönetimini tebrik ediyorum. Uğurcan Çakır gibi olağanüstü bir kaleciye sahipler. Hamsik’i almak bir transfer başarısı. Çok dolu geldi bu lige Hamsik. Victor Hugo ile Edgar IE, bu iki savunmacı birlikte muazzam oynuyor bana göre. Abdullah Hoca’nın en büyük aşaması kolay gol yiyen Trabzonspor’u defansif anlamda toparlaması oldu. Defansif anlamda toparlarken hücum anlamda kötüye de gitmedi. Trabzonspor’un en büyük şanssızlığı Gervinho sakatlığı oldu.
Emre Bol: Ali Koç’un 7. Tercihi Vitor Pereira’yı nasıl buluyorsunuz?
Şansal Büyüka: İyi bulmuyorum. Fenerbahçe geçen yıla oranla daha iyi. Geçen yıl son maçta şampiyonluğu kaçırmış olmasına rağmen bu seneki futbol düzenini geçen yıldan daha iyi buluyorum. Vitor Pereira bana göre Fenerbahçe’nin hocası değil. Ben winner hoca gelmesinden yanaydım açıkçası. Hatta transferden çok hocaya yatırım, yapıp kendi ekolünü yaratacak, kendi futbol düzenini sahaya yansıtıp bunu rakibe kabul ettirecek bir hoca bekliyordum. Ben her şeyden önce güçlü oyun isteyen biriyim. O açıdan Perreira beni tatmin etmedi. Ali Koç’u eleştirdiğim 1 numaralı konu Fenerbahçe’ye layık bir santrafor bulamadı. Ali Koç yönetiminin futbolda hiç doğru gitmediğini düşünüyorum.
Emre Bol: Güçlü oyun dediniz. Fenerbahçe’nin kadrosu güçlü oyun oynamaya müsait mi, sadece teknik direktör değişikliği ile bu iş çözülebilir mi?
Şansal Büyüka: Ben Fenerbahçe’nin santrafor dışında kadrosunun güçlü oyuna müsait olduğunu düşünüyorum. Belki sol kanat savunmasında biraz sıkıntı olabilir. Baktığınızda Fenerbahçe kadar kanatlardan hücum yiyen 2. Bir takım yok. İki bekin de arkası bomboş kalıyor böylelikle Fenerbahçe’nin savunma arkasına müthiş sarkıyorlar. Rossi’yi nereden bulup getirdiniz? O fizikteki oyuncudan kafa golü bekleyemezsin, zaten o fizikte pek oyuncu da kalmadı.
Emre Bol: Perreira’nın Fenerbahçe Avrupa Ligi’ni kazanmaya müsait değil demesi hakkındaki görüşleriniz?
Şansal Büyüka: Skandal. Bu takım Aykut Hoca döneminde yarı final oynadı. 1 kişisel hata yapmasa belki Benfica’yı da Portekiz’de eliyordu. Hedefi büyük koyacaksın, büyük adamlarla oynayacaksın. Büyük kulüplerde büyük takımları büyük insanlar yönetir. Büyük takımlarda büyük hocalar görev yapar. Büyük takımlarda büyük oyuncular olur.
Emre Bol: Mesut Özil’in Fenerbahçe’deki kariyeri ne kadar devam eder böyle olursa?
Şansal Büyüka: Mesut geldiğinde 11 ay futbol oynamamış biri vardı. 11 ay oynamamak altından kolay kalkılacak bir yük değil. 11 ay oynamadıktan sonra kendini toparlamak uzunca bir süre alır, ki alıyor. Mesut halen o fizik gücüne ulaşabilmiş değil. Galatasaray maçında Mesut’un attığı gol itibariyle fizik gücünden umutlandım. Topu santranın gerisinden alıp 50 metre sürüşü bitirişi etkileyiciydi. Mesut’un oynaması gereken bölge forvet arkası, kenar değil.