Kuzey Ege bölgesinde sonbahar başlarında yaşanan en güzel hasatlardan biridir zeytin hasatı. İlk yağmurun toprağa düşmesiyle yöre insanlarının, “Erken hasat” telaşı başladı. Yollarda sıra sıra traktörler, ya işçileri zeytinliklere taşır, ya da çuvallarda toplanan zeytinleri sıkım için fabrikalara.
Kısacası Kuzey Ege bölgesi halkı 3 ay kadar sürecek yoğun “Zeytin hasatı”dönemine girdi. Yöre halkı “Bereketli olur inşallah” der, örtüler serilir, elbirliği ve sabırla sepetler başlar dolmaya. Körfez bölgesinde yağış oranı her geçen sene adeta bir öncekini aratır nitelikte. Küresel ısınma nedeniyle zamanında beklenen oranda yağmur yağmaması, önümüzde ki senelerde beklenen ciddi kuraklık tehditi endişesini ortaya çıkartıyor.
Türkiye, dolayısıyla Ege bölgesi de Küresel ısınma nedeniyle, zeytin ve zeytinyağı üreticisi de olumsuzlukları katlanarak yaşıyor. Peki bu olumsuz tablo sırf zeytin ve zeytinyağı rekoltesini mi etkiliyor, HAYIR. Özellikle bu sene meyve ağaçlarının çoğu verimsizdi. Burhaniye’de kayısı ağaçları mart ayıyla birlikte çiçek açar, son senelerde erken açınca don ile yanıyor. Mayıs ayının sonlarından itibaren üzerinde kayısıların ağırlığına direnen yaşlı kayısı ağaçları göz alır. Canlı renklere sahip yaprakları arasından olgun kayısı görüntüsü, insanın iştahını açar. Reçel kaynatma, kayısı suyu yapma zamanı Temmuz ortasına kadar sürer gider, karanfilli kayısı tencerede kaynarken kokusu tüm evi sarar.
Ancak bu sene, ne kayısı, ne armut, ne ayva ağaçlarının verimi geçmişe göre farklıydı. Olgunlaşmadan bölgede binlerce ağaç, çürüyen meyvesini dallarının dibine döktü. Üretici dökülen ürününe mi yansın, yoksa hastalık kapan sünger gibi olup, poyraz rüzgarında devrilen ağacına mı!
Kuzey Ege bölgesinin göz bebeği Biga yarımadasına doğru uzanan Kaz dağı eteklerinden gelen haberlerde aynı.
Kaz Dağları ve Madra Dağları civarı göz göre göre doğa katliamına uğruyor. Maden ve taş ocakları ile dolu. Doğaya bu güzel topraklara verilen zararları iyi biliniyor, bilinmesine de. Manzara hiç iç açıcı değil. Ağır iş makinalarıyla traşlanarak temizlenen zirve tepelerde yok edilen Çam ormanlarının görüntüsü, insanın yüreğini burkuyor. Yakında o zirveler kar toplamayacak, o bembeyaz zirve uzaklardan görülemeyecek! Biriken buz gibi doğal su kaynakları, aşağıya akmayacak. İnsanlardan önce, civarda yaşayan vahşi hayat o sulardan yararlanamayacak.
Temmuz ayında 3 adet Trakya tosbağası veya “Hermann kaplumbağası” yavrusunun yumurtadan çıkışına, Güngör – Deniz öğretmenimle birlikte şahit olduk. Bir müddet misafir edip kuvvetlenince, geldikleri yere doğaya bıraktık. Armut ağacı dibine Trakya tosbağası yavrusunu bırakırken ilk aklıma gelen zeytinliklerde suyu nasıl bulacakları? Her ne kadar yediklerinden su ihtiyaçlarını karşılasalar da, düşünmeden olmuyor. Geçen sene yolda ezilmesin diye arabamıza aldığımız birkaç aylık Trakya tosbağası yavrusunun kana kana nasıl su içtiğine şahit olmuştuk..Kısacası doğa dengeleri insanoğlu eliyle yavaş yavaş bozuldu, diyebiliriz.
Kozak yaylası ve civarında ise çam fıstığı sorunu son senelerde zirvede.,Kilo fiyatına yansımasından senelerdir farkında değiliz gibime geliyor. Yapılan araştırmalarda bazı meteorolojik olaylar ile çam fıstığı verimi arasında ilişkilerin olduğu çoktandır biliniyor. Özellikle, fıstık veriminin kozalakların olgunlaştığı dönemde ki meteorolojik olaylardan daha çok tozlaşma ve kozalakların büyüme dönemlerindeki meteorolojik verilerle ilişkili olduğu tahmin ediliyor.
10 sene önce yıllık verimi 2 bin tona yaklaşan çam fıstığında üretim 200 tona kadar gerilemiş vaziyette. Düşüş inanılmaz seviyelerde. Nedenler arasında 10 yıldır bir türlü çözülemeyen mahsule zarar veren böcek sorunu ilk sırada sayılıyor. Ardı ardına açılan ve havayı bozan maden ocakları tehdidi de ikinci neden deniliyor. Yıllardır geçimini çam fıstığından çıkartan yerli halk, adeta çaresiz. Bölgede granit ocakları izinleri alınmaya devam ediliyor ve mantar gibi ardı ardına taş ocakları açılıyor.
Halbuki deniz seviyesinden yaklaşık 500 metre yüksekte olan Kozak yaylası, yüzde 80 nem oranı, granit ve kumlu toprağıyla, çam fıstığı ağacının yetişebilmesi için en uygun koşullara sahip Türkiye’nin sahip olduğu önemli ve özel bölgelerden birisiydi. Böyle devam ederse gelecek 10 seneyi düşünmeye, tahmin etmeye bile gerek yok.
Yaşanan son orman yangınlarının çam fıstığına ve bal üretimine büyük bir darbe vurduğu da kesin. Önümüzde ki sene etkilerini , yerini alacak sahteleri ile tüketici olarak hepimiz hissedeceğiz. Çeyrek altından pahalı çam fıstığı, Kozak yaylasından değil de artık en büyük üretici Çin’den zaten yıllardır geliyor, alıştık mı desem! Geçim derdinde ki mutfaklarda çam fıstığı, artık zeytinyağlı dolma içinde çok az yerini alıyor veya hiç alamıyor. Ege mutfağının zeytinyağlı yemeklerinin geleceği de bu şartlarda, soru işaretini akıllara getiriyor.Glasgow – İskoçya’da devam eden BM İklim Değişikliği Konferansı Cop26 görüşmelerinde planlar resmi olarak gözden geçirilecek ve umutla, hedefleri hızlandıracak deniliyor ama Çin, ABD ve Hindistan uygulama gerçekleri de gözler önünde. Diğer yandan son iklim Analitiği raporu – “Gaz yeni kömürdür” diyor! Her gün haber takibi yaptığım BM İklim Değişikliği Konferansı Cop26 açıklamaları bazen, beni bile ikilemde bırakıyor. Dün Çin ve ABD, emisyonları azaltmak için birlikte çalışma planını sürpriz bir basın toplantısında açıkladı. İki süper güç daha fazla işbirliği yapma sözü verdi ve Cop26’nın başarı umutlarını artırdı ama kim ne derse desin, inancım tam değil. Dengeler bozuldu bile.
Kuzey Ege bölgesinde bu sene hasatta Zeytin zararlısı olarak bilinen “Zeytin sineği”şikayetleri epeyce yüksek. Geçtiğimiz senelerde uçakla havadan ilaçlama durdu, arılar zarar görüyor denildi. Ne kadarı gerçek acaba. Hektarlarca zeytinlik karadan traktörlerle “Zeytin sineği”ile mücadele için ilaçlamaya çalışılıyor. Yan zeytinlikte ilaçlama olmayınca “Zeytin sineği” gene zarar veriyor. Adeta kaçış yok, kapan ve pekmezli el yapımı tuzak revaçta. Ne kadar başarılı ne kadar başarısız, bilimsel bir çalışma var mı bilemiyorum..Küresel ısınma ile bağı var mı acaba o bile net değil! “Zeytin sineği” ile mücadele anladığım kadarıyla başlı başına farklı bir konu başlığı. Zeytin ve zeytinyağı sorunları son senelerde gündemde diyerek nokta koyup, BAÇEM ile devam edelim.
Burhaniye – Börezli kırsalında 114 dekarlık alanda kurulu BAÇEM – Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı’na bağlı olarak 2017 yılından beri önemli bir faaliyet gösteriyor. Ne zamandır Burhaniye girişinde tabelası gözüme çarpar. Merak etmeme rağmen bir türlü, çalışma alanlarını gezme, görme fırsatım olmadı. Bazen hayat koşuşturması içinde, zamanı iyi değerlendiremiyoruz. Ailece geçirdiğimiz Covid sonrasında 5 ayım, Anneanne toprakları Burhaniye – Pelitköy evimizde dolu dolu geçti. Eşim Kathy ile birlikte BAÇEM ziyareti fırsatını da yakaladık.
BAÇEM Çalışma programları içinde, Zeytin sineği mücadelesinde Kaolin Kili uygulaması Projesi, Zeytin Hasat Festivali ve en önemlisi “Zeytin Yetiştiriciliği” kursunu görünce ilgim daha da arttı. Merkeze bağlı 4 ilçede 300 dekar zeytinlik bulunması BAÇEM Zeytin Yetiştiriciliği kursunun önemini de ortaya çıkartıyor.BAÇEM, şube müdürü, 2 ziraat mühendisi, 1 uzman biyolog, 1 ziraat teknikeri, 1 çözümleyici, 1 idari personel, 1 veteriner hekim, 35’i Balıkesir Büyükşehir Belediyesi personeli olmak üzere toplam 44 personel görev yapmakta.
Baçem müdürü Nazım Tanrıkulu, bizi kapıda çok sıcak karşıladı, meraklı, konusuna vakıf ve araştıran bir kişi. Eşim Kathy’nin Çin kökenli olduğunu öğrenince ‘İlahi Çiftçi’ olarak bilinen Shennong (Guo Xu) MS 200 ile 250 yılları arasında yazılmış 365 şifalı bitki maddeyi içeren üç ciltten oluştuğu söylenen kitapları hakkında bilgisinin olup olmadığını sordu. O sırada Araştırma ve geliştirme (ARGE) çalışmalarının yapıldığı Laboratuvarda aromatik bitkilerden üretilen uçucu yağ ve sabunlar üzerine detayları konuşuyorduk. Konu yüzyıllar öncesine antik Çin’de tarım uygulamalarının yanı sıra bitkisel ilaçların kullanımına gidince, eşim Kathy akupunktur temellerini atmasıyla da bilinen Geleneksel Çin Tıbbı ilk hekimlerinden Shennong ile ilgili bildiklerini aktardı.
Laboratuvar Balıkesir’de tarımı yapılan aromatik bitkilerin uçucu yağ vb. içerik analizleri yapılarak bitkilerin en uygun üretim havzalarının belirlenmesi hedefi ile kurulmuş. Laboratuvarda, doğal kozmetik ürünler, gıda ve bitkisel ilaçlar için Ar-Ge çalışmaları yapılarak sanayiye yönelik pilot ölçekli üretim modelleri geliştiriliyor. Clevenger distilasyon düzeneği, mikrodalga, soxhlet, Süperkritik CO2 ekstraktsiyon ve rotary evaparatör sistemleri bulunmakta. Ayrıca laboratuvar sektöre, çiftçiye ve araştırmacılara da hizmet vermekte.Geleneksel Tıbbi Bitkisel Ürün kapsamında Havran Devlet Hastahanesi ile klinik çalışma düzeyinde projeye devam ediliyor.
Baçem bünyesinde Biyoteknoloji ve Doku Kültürü Laboratuvarıda bulunmakta; Doku kültürü teknikleri ile tıbbi ve aromatik bitkilerden standart etken madde üretimine yönelik çalışmaların yürütüldüğü, çimlenme testleri ve çimlendirme teknikleri konularında çalışmalar yürütülmekte. 2018 tarihinden itibaren Doku Kültürü Alanında 14 Çeşit bitki üzerinde çalışmalar yapılmış ve yapılmaya devam edilmekte.Çalışma Yapılan Bitkiler ise ; Adaçayı, Tıbbi Papatya, Melisa, Aynısefa, Defne, Şebboy, Horozibiği, Peygamber Çiçeği, Yara Otu, Kedi Otu, Karahindiba, Isparta Gülü, Salep ve Itır. Nazım Tanrıkulu daha sonra Sındırgı Kök Boya Ar- Ge Merkezi ve Yaşayan Doğal Boya Müzesi Projesiyle ilgili önemli bir bilgiyi örneklerini göstererek verdi. Bölgenin “Boyar bitkiler” bakımından dünyanın en zengin yerlerinden biridir diyerek konunu altını çizdi. Bu bitkiler ülkemizde de geçmişte boyacılık alanında önemli bir yere sahip olduğunu ekledi. Unutulmaya yüz tutan boya bitkilerini tekrar canlandırmak ve kök boya çalışmalarının temiz güvenli bir şekilde yeniden canlandırmak için Sındırgı Belediyesi ile çalışmalara başlanıldığı müjdesini ekledi. Proje ile kökboya, çivit, muhabbet çiçeği bitkileri yetiştirilecek, kurulacak boyahanede kumaş ve ipler boyanacak. Bu boyanmış ürünlerle “Bereket Versin Kadın Kooperatifi” üyeleri 0 – 6 yaş grubu çocuklara organik sağlıklı giysiler örüp dikerek gelir elde edilecek. Kaybolmuş kültür mirası Doğal Boyamacılık yeniden can bulacak, Doğal Boyama Ustaları yetiştirilerek zanaatin de sürdürülmesine katkı sağlayacak proje hazırlık çalışmaları halen devam etmekte olduğu, projenin SOGEP projesi olarak hazırlandığını, önemle belirti Nazım Tanrıkulu.
BAÇEM bünyesinde Herbaryum ve Yerel Tohum Birimi de yer almakta Balıkesir florasından toplanan bitki örneklerinin herbaryum tekniklerine göre preslenip tasniflendiği, Balıkesir bölgesinin yerel tohumlarının saklandığı ufak bir birim. Üniversiteler ve ilgili kurumların katkı ve işbirlikleri ile arşiv genişlemekte. Tabii ki beklediğimiz soğuk hava korumalı özel bir tohum bankası değil. Yapılan kısıtlı çalışmada, tohumlar kavanozlarda numaralanıp saklanıyor ve yöre köy halkından ata tohumu alınıyor. Bu adım bile teşvik edici olarak gözüküyor.
Distilasyon Ünitesi ise 1800 litrelik su distilasyonu, 2200 litrelik buhar distilasyonundan oluşan iki adet uçucu yağ üretim sistemi bulunmakta. Distilasyon tesisinde BAÇEM’de yetiştirilen ve çiftçilerin yetiştirdiği aromatik bitkiler damıtılarak uçucu yağ ve hidrosoller üretilmekte.Distilasyon alanı 2018 yılından itibaren 34 farklı bitki türünden, 16 farklı lokasyondan, 460 adet distilasyon yapılmış. Yapılan distilasyonların 323 tanesi BAÇEM ürünleri, 120 tanesi üreticilerin ( ücretli ) ve 17 tanesi çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarından olmuş. Baçem bünyesinde bir de Kütüphane mevcut. Tarım, ormancılık, hayvancılık, ekoloji, tıp, eczacılık konularında ihtisas kütüphanesi olacak şekilde ilgili kurum ve kuruluşlardan sözü edilen alanlarda kitap, broşür vb. bilgi kaynakları yer almakta.
Doğal Gübre, Toprak Hazırlama ve Kompost Sahası – Bitkilerin bakım uygulamaları sırasında, araziden atık olarak çıkan yabancı ot, dal, yaprak vb kısımların öğütülerek toprağa dönüştürüleceği kompost alanı; solucan gübresi üretim alanı ve hayvan gübresi alanı ile toprak harçlarının hazırlanabileceği bir alan olarak kullanılıyor.
Doğal Ürünler Satış Yeri – Merkezde geliştirilip ürüne dönüştürülen, Balıkesir’de üretilen özgün lezzetlerin ve doğru tanımlanıp kurutulmuş paketlenmiş tıbbi ve aromatik bitkilerin satışının yapıldığı bir birim ve 2018 yılından itibaren faaliyetini sürdürmekte.
Üretim Seraları – Üretim seralarında çelik, tohum vb. üretim materyalleri ile tıbbi-aromatik bitkiler ve Balıkesir’de ihtiyaç duyulan süs bitkilerinin fidelerinin üretimi yapılmakta. Yüksek tünel tipi fide üretim seralarımızda (768 m2) çelik ve tohumdan fide üretimi gerçekleşiyor. 2019 yılında 47 türden 100.000’in üzerinde fide üretilmiş, tıbbi ve aromatik bitki tarımı yapmak isteyen üreticilere fide temini sağlanmış. 2020 yılında 103 türden 112.966 adet fide üretilmiş, tıbbi ve aromatik bitki tarımı yapmak isteyen üreticilere, resmi kurum ve kuruluşlara fide temini sağlanmış.
Ayrıca süs ve peyzaj bitkileri, zeytin vb. türler de fide üretimi yapılmakta. Üretilen fidelerden bir kısmı da Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Kent Estetiği Daire Başkanlığı tarafından kent peyzajında değerlendirilmekte Arıcılıkta nektar verimi yüksek olan lavanta, kekik, adaçayı gibi aromatik türlerin fideleri de 2019 itibariyle Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığına bağlı «Ana Arı ve Arı Ürünleri Üretim Merkezi» arazilerine dikilmiş.
BAÇEM AR-GE EĞİTİM FAALİYETLERİ –
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi İle Yürütülen AR-GE Projeleri –
1 – Bitkilerin İdeal Su Tüketim Miktarlarının Hesaplanması – Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığının ortak yayınladıkları Türkiye’de sulanan bitkilerin bitki su tüketim rehberi kaynak alınarak, bölgemizde bulunan bitkilerin iklim koşulları da göz önünde bulundurularak class A evaporation pan (A sınıfı buharlaştırma kabı) sistemi ile günlük buharlaşma miktarları gözlenerek, bitkilerin günlük su kaybı hesaplanmış ve bitkilerin ihtiyacı olan miktar ve sulama aralığında bitkilere sulama programı yapılmıştır. Proje tıbbi nane, kekik, slajlık mısır, cin mısırı, yerfıstığı, guvar (sakız fasulyesi) bitkilerinin su tüketimlerinin hesaplanması ve 4 sulama suyu seviyesi uygulamasıyla sulamalarının yapılması.
2 – Gönen Bölgesinde Damla Sulama İle Çeltik Yetiştiriciliği – Gönen bölgesinde üretimi tava usulü yetiştiricilikle yapılan çeltik üretiminde bilinçsiz bir şekilde kullanılan sulama suyunun doğru kullanımı için çeltik yetiştiriciliğinde “damla sulama projesini” 9 farklı çeşit üzerinde 2018 yılı içerisinde başlatmış bulunmaktayız. 2017 senesinde Çanakkale 18 Mart Üniversitesi arazisinde gerçekleştirmiş olduğumuz denememizin sonucunda Gönen bölgemizde çiftçi ölçeğinde, farklı çeşitler üzerinde damla sulama ile çeltik yetiştiriciliği denemesi yapılmıştır.
3 – Ekonomik Değeri Olan Alternatif Tarla Bitkilerinin Bölge Koşullarına Adaptasyonu – Sakız fasülyesi, yer fıstığı, kinoa, amarant, fiğ, siyez buğdayı, farklı yem bitkilerinin üretimi gibi ekonomik değeri olan türlerin Burhaniye koşullarında adaptasyonu projesi devam etmektedir.
Balıkesir Üniversitesi ile Yürütülen Ar – Ge Projeleri – Balıkesir Üniversitesi Botanik Bahçesi projesine lavanta, adaçayı gibi aromatik bitkilerin fideleri hibe edildi. Dikim ve bakım konularında teknik destek verildi.Altınoluk MYO Tıbbi ve Aromatik Bitkiler programı öğrencilerine ilgili derslerinde teorik ve pratik ders verildi.
BAÇEM Ar – Ge Çalışmaları –
· Zeytin Sineği Mücadelesinde Kaolin Kili Uygulaması Projesi – Körfez bölgesinde Zeytin sineği mücadelesinde maliyeti düşürmek ve daha sağlıklı ürün elde etmek amacı ile farklı lokasyonlarda denemeler yapılmaya devam etmektedir.
· Kara Mürver Yetiştiriciliği Projesi – Bağışıklık sistemini güçlendiren ve doğada yaygın olarak bulunan mürver bitkisinin tarıma kazandırılması için üretim, yetiştiricilik ve Ar-Ge çalışmaları yapılmaya başlanılmıştır. Amaç katma değeri yüksek ürün yetiştirilmesini desteklemek. Bu kapsamda ilk pilot bölge olarak Balıkesir Altıeylül ilçesinde bir üreticiye %50 hibe destekli 1.200 adet mürver fidesi verilmiştir.
· Yer Bademi – Susam – Yer Fıstığı – Guar Bitkileri Ar-Ge Çalışması Projesi – Üreticilerimize alternatif gelir kaynağı olabilecek ürünlerin araştırılması kapsamında BAÇEM’de bulunan arazilerimize belirli bölgelere ekim çalışmaları yapılmıştır. Elde edilen ürünlerin kalite ve analiz çalışmaları devam etmektedir.
· Yulaf Yetiştiriciliği – Yulaf yem bitkisi olarak yetiştirilen önemli bir tarla bitkisidir. Bu proje ile sadece yem değil ilaç, kozmetik alanında da yetiştirilebileceğini gösterebilmek için BAÇEM’de deneme parselleri oluşturulmuştur.
DİĞER BAÇEM PROJE ÇALIŞMALARI SIRASIYLA ŞÖYLE –
Nitelikli tarım arazilerini korumak, bölgede tarımsal verimliliği ve ürün çeşitliliğini arttırmak, ürün pazarlamasına yönelik stratejiler ile bitkisel üretimi geliştirmek.
1.Sakız Ağacı Projesi
Ayvalık Belediyesi ile beraber bölgede Sakız Ağacı yetiştirilmesi ve yaygınlaştırılması amacıyla projeye başlanıldı.
2.Kazdağı Bal Orman Projesi
Bal Orman Projesi Burhaniye Meslek Yüksekokulu, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ve diğer ortak çalışanlar ile birlikte il genelinde bal ormanlarının oluşturulması ve ürünlerinin satışına yönelik bir projedir. Pilot bölge olarak Edremit ilçesi Dereli köyü belirlenmiştir.
3.Ayvalık Mis Bahçeler Projesi
Ayvalık Belediyesi, Jotun Boya ve BAÇEM işbirliği ile arazinin Ayvalık Belediyesi tarafından, projenin mali bütçesinin Jotun Boya tarafından ve teknik işbirliğini BAÇEM’in üstlendiği bölgede katma değeri yüksek ürünlerin yetiştirilmesinin hedeflendiği projedir. Proje kapsamında BAÇEM sera bölümünden 39.284 adet Tıbbi Aromatik Bitki fidesi üretilmektedir.
4.Güney Marmara Kalkınma Ajansı Fizibilite Destek Projesi
2019 yılında başlayan Fizibilite Desteği programı kapsamında Güney Marmara Kalkınma Ajansına sunulan ve GMKA yönetim kurulu tarafından TR22/19/FDP/0012 referans numaralı “Balıkesir İlinde Tıbbi Aromatik Bitkilerle Sağlığa Yolculuk” başlıklı projemiz başarılı bulunmuş olup, GMKA tarafından sağlanacak olan mali destek oranı yüzde 50 ( elli ) olarak belirtilmiştir. Bu kapsamda Baçem altyapısının güçlendirilmesi için ihale aşamasındayız.
5.Itırlı Vadi Projesi
Körfez bölgesinde bulunan üreticilerimize alternatif gelir kaynağı ve katma değeri yüksek ürün yetiştiriciliğine teşvik amacı ile %50 hibe destekli fide üretimine başlanılmıştır. Gelen talepler doğrultusunda belirlenen bölgelerde çalışmalara başlanılacaktır. Proje halen devam etmektedir.
Itır, gülyağına ikame bir ürün olarak AB fizibilite çalışmalarına konu olmuş, stratejik bir üründür. BAÇEM’de 4 yıllık Itır Tarımını Yaygınlaştırma projesi sonuçlarına göre dünyadaki en kaliteli ıtır yağı çeşidi olan Bourbon çeşidiyle yarışacak özellikte sonuç alınmıştır. Proje ile Edremit Körfezinde ıtır tarımını yaygınlaştırarak, parfüm, aromaterapi sektörü için cazibe alanı oluşturulacak, sektör ve üretici bir araya gelecektir. Ayrıca cafeler, restaurantlar, kolonya sektörü ile iş birliği yapılarak kent kokusu olarak Itır simgelenecektir.