Cumhuriyer Gazetesi yazarlarından Barış Terkoğlu, bugünkü yazısında MHP’nin günümüzdeki politik tavrını eleştirerek, Gezi Olayları’nı destekleyen bir yormda bulundu:
“Balık hafızalı” diyerek küçümsüyorsun. Oysa yalan. Balıkların da diğer canlılar gibi hafızaları var. Öğrendiğini depolayabilen her canlı gibi, zamanı gelince hatırlıyor. Dün ne yediğini unutan insan ise aslında kendi çaresizliğini balığa yoruyor.
Her şeyi konuştuk. Ama Kavala’nın neden yargılandığı eksik kaldı. Öyle ya, ceza kanununda “Sorosçuluk” diye bir suç yok. Haliyle suçlama da bu değil. O, “Gezi olaylarını finanse ettiği” iddiasıyla tutuklandı. Yıllarca yargılanıp beraat edince diğer dosyalar devreye sokuldu.
Yargı kulislerinden dinledim. Bir meslektaşı, Kavala’ya beraat kararı veren hâkimlerden birine “Neden ceza vermedin” diye sormuş. O da “Tek bir delil bile görmedim” demiş. Gezi’nin kaynağının Kavala olduğu, belli ki yaratılan bir efsane.
MHP GEZİ’DE NEREDEYDİ?
Malum, Bahçeli, salı günü mevzu üzerine konuştu. Kavala’nın vatandaşlıktan çıkarılması önerisini getirirken şu ifadeleri kullandı: “Kavala, Soros’un kuryesidir. Kavala, Gezi Parkı olaylarının finansörü, azmettiricisi, kışkırtıcısıdır.”
İşte bu sözleri okuyunca “Yanlış mı hatırlıyorum” dedim. Gezi Parkı eylemlerinde kimi zafer işareti yapanlar, kimi yumruk kaldıranlar vardı. Zaman zaman aralarında bozkurt sembolleri de seçiliyordu. Bu yan yanalığa ilişkin sayısız fotoğraf ve slogan görmüştüm.
Anormal de değil. Polis raporlarına göre, 80 ilde (Bayburt hariç) en az 3 milyon 600 bin kişi sokağa çıktı. Milyonlarca insan ise evlerinden eylemlere destek verdi. Gezi’yi, sosyalistlerden “Antikapitalist Müslümanlar”a kadar, Erdoğan’a karşı olan farklı eğilimdeki kitleler oluşturuyordu. O dönem bu toplamın içinde, muhalefetteki MHP’nin tabanı da vardı. HDP’nin o günlerde AKP ile çözüm sürecinde olması da MHP’nin durduğu yeri kolaylaştırıyordu.
Gelelim asıl meseleye…
Arşivleri açıp baktım. Hafızam yanılmamış. MHP açık bir şekilde Gezi Parkı eylemlerine destek vermiş. Eylemlere yönelik polis müdahalesini eleştirmiş. Gezi’yi “dış mihrak”la açıklayan Erdoğan’ı da ağır bir dille hedef almış.
Olayların kırılma günü olan 31 Mayıs’ta, MHP adına, grup başkanvekili Oktay Vural şunları söylemiş:
“Bu ülkenin askerini, polisini öldürenler karşısında gözlerini bağlayan hükümet, bugün Gezi Parkı’nda ‘Ağaçlara dokunmayın’ diyenlere biber gazı sıkıyor, çadırları yakıyor. Böyle bir zorbalık olur mu?”
Nitekim aynı gün, MHP’nin resmi hesabından “direngeziparkı” etiketiyle yapılan paylaşımda, polis müdahalesi eleştirildi. Bahçeli’nin ağzından “Gezi Parkı’nda yaşanan gelişmeler Türk milletini rahatsız etmiştir” ifadeleri kullanıldı.
Partinin genel başkan yardımcısı Semih Yalçın, 2 Haziran’da yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Tahammülsüzlüğün, hoşgörüsüzlüğün, antidemokrat ve diktacı eğilimlerin odağı haline gelen iktidar partisi, ülkeyi tehlikeli bir kutuplaşmaya sürüklemektedir. Oysa sokağa dökülen binlerce insanın çığlığına kulak vermek, halkın tepkilerini anlamaya çalışmak, iktidarların görevidir. İktidarların vazifesi, sokakları savaş alanına çevirmek, kendi insanına biber gazı ve gaz bombalarıyla eziyet etmek değildir.”
‘GEZİ PARKI İYİ BİR CEVAP’
Bahçeli, hadiselerin ardından düzenlediği ilk grup toplantısında da (4 Haziran 2013), o dönem başbakan olan Erdoğan’ı hedefe koydu. “İktidarın bugüne kadarki tutum ve tercihleri, ceberut eğilimleri Taksim’de ters tepmiş ve kabaran toplumsal dirençle karşılaşmıştır” diyen Bahçeli, şöyle devam etti:
“Gezi Parkı’na dozerlerle girilmesi, buna karşı koyanlara sert muameleler gösterilmesi toplumsal infialin ilk kıvılcımını tutuşturmuştur. Sabaha karşı düzenlenen polis baskınları, yaka paça yapılan gözaltılar, biber gazlı müdahaleler, insanlıkla bağdaşmayan şiddet sahneleri Gezi Parkı’nı kâbusa çevirmiştir.”
Bahçeli, 6 Haziran’da, MYK’sini ve il başkanlarını topladı. Ardından bu tutumunu sürdürdü:
“Hükümetin baskı, eziyet ve zorbalıklarına; her şeyi belirleme ve tayin etme saplantılarına; kimseyi dinlemeyen, anlamayan ve aldırmayan antidemokratik sapmalarına Taksim Gezi Parkı’ndan iyi bir cevap verilmiştir.”
Bahçeli’nin de MHP’nin de Gezi Direnişi’ne verdiği ısrarlı destek, dönemin medyasından okunabiliyor. 18 Haziran’daki grup toplantısında, Gezi’nin bir çevre duyarlılığı ile başladığını hatırlatan Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:
“Şüphesiz konunun, Taksim Gezi Parkı’na yapılacak yeni düzenlemeleri ve inşası planlanan Topçu Kışlası’nı aşan çok boyutu vardır. Başbakan’ın otoriter dili, bildik despotları aratmayacak davranışları tepkilerin hedefindedir.”
MHP ve GEZİ PARKI Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Terkoğlu bugünkü yazısında MHP’nin, Gezi Parkı Olayları’na verdiği desteği hatırlatarak ilginç bir yorumda bulunmuş ; SOROS DEĞİL, ERDOĞAN
Devamında yaptığı konuşmada ise olaylardaki şiddet eylemlerinin Erdoğan’ın bilinçli stratejisi olduğunu iddia etti:
“Ve Gezi Parkı ateşini belirli bir seviyede tutmak için yapılan AKP kontrollü ve güdümlü, derin ellerin de devrede olduğu bir operasyondur. Bu gelişmeler ışığında kanaatimiz odur ki Başbakan Erdoğan’ın toplumsal tansiyonu ve kanamayı belirli bir sınırda tutarak sürmesini istediği anlaşılmaktadır. Bu ihtimali kesinlikle yabana atmamak lazımdır.”
Bu kadar değil…
Bahçeli o günlerde sokağa da çıktı. Bir dizi miting kararı alan Bahçeli, meydanlarda da Erdoğan’ı hedef aldı, Gezi’deki söylemleri sahiplendi.
İşin ilginci, o dönem Gezi’ye uyguladığı şiddet nedeniyle Batı tarafından eleştirilen Erdoğan’a, bugünün aksine bir tepki de Bahçeli’den gelmişti:
“Başta Almanya olmak üzere, küresel ölçekteki birçok ülkeyle görünüşte Gezi Parkı üzerinden, gerçekte ise bölgesel konulardaki fikir ve yaklaşım farklılıklarından dolayı ters düşmüştür. Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin başına musibetleri bir bir çekmektedir. Bu şahsın bereketi çoktan bitmiştir.”
HDP’YE ‘ÇEKİLDİLER’ ELEŞTİRİSİ
İşin ilginci, Gezi olayları nedeniyle Erdoğan, MHP’yi eleştirip “Teröristlerle kol kola girdiler” deyince MHP’den çok sert tepki gördü. Genel başkan yardımcısı Semih Yalçın, şunları söyledi:
“Erdoğan, her çıkan olayın arkasında MHP parmağı, MHP desteği aramaktadır. Gezi olayları hakkındaki gerçekleri ve Gezi’de ölenlerle ilgili halkın tepkilerini saptırarak MHP’nin teröristlerle ittifak yaptığı, kol kola girdiği yalanına sığınmaktadır. (…) Bu kadar yalan ve iftirayı bir araya getirebilen bir başbakanın akıl sağlığı hakkında şüphelerimiz giderek kuvvetlenmektedir.”
Meselenin bir ayrıntısı daha var ki MHP, Gezi’de HDP’nin olmasını değil, olmamasını bir eleştiri konusu yapıyordu. Semih Yalçın, 20 Haziran’da şu ifadelerle bakış açılarını anlattı:
“Gezi Parkı eylemleri dolayısıyla bölücü başı tarafından kulakları çekilen PKK/BDP temsilcileri, başlangıçta yer aldıkları sokak hareketlerinden çekilmiştir. Amaçları, ayrılıkçı adımlarını sürdürebilmek ve aldıkları mesafeden geri düşmemek için, AKP tarafından kendilerine verilen sözler yerine getirilinceye kadar fazla gürültü çıkarmadan pusuda beklemektir.”
MHP’nin resmi sitesine, bugün “Gezi Parkı” yazıldığında, tam 75 duyuru sizi karşılıyor. 58 tanesi, ittifak öncesinde, Gezi eylemlerini öven, destek veren açıklamalar. İttifak sonrasındaki 17 tanesi ise Erdoğan’ın yanından Gezi’yi eleştiriyor. Bunu da Gezi’den beş yıl sonra yapmaya başlıyor.
Soros, adı üstünde paradan para kazanan bir kapitalist. Önce sosyalist rejimleri yıkmaya çalıştı. Ardından emperyal politikalara karşı kendi kurumlarını korumaya çalışan ulusal devletleri hedefine koydu. Sosyalistler ve ulusalcılar, bu nedenle “Sorosçuluk” ile nedeni anlaşılır bir siyasi mücadele verdi.
Gezi, MHP’nin o yıllarda ifade ettiği gibi, ülkenin gidişatına “yeter” diyenlerin buluştuğu bir halk hareketiydi. Bahçeli’nin geçen salı günü söylediği gibi kökü Sorosçu bir eylem olsaydı, eminim MHP o gün de başka şeyler söylerdi.
Geçmişi hatırlayanlar olmasaydı, dünü istediğin gibi yazmak ne kolay olurdu. Çok şükür insanın yetmediği yerde, insanlığın hafızası birikmeye devam ediyor.