Merhaba değerli okurlarım. Hepinize sevgi ve saygılar. Umarım sizin açınızdan herşey yolundadır.
Bu hafta ekonomi zor bir döneme giriş yaptı.
Adeta aklını başından almak deyimini yaşadık. Yeniçağ Tv youtube kanalında canlı yayında Paramedya.com ve Yeniçağ Gazetesi yazarı Ekonomist Remzi Özdemir konuğumdu. Kendisiyle, Merkez Bankası Para Politikalarının vereceği yayını takip ediyoruz. İlk haberi ve açıklamaları sizlerle buluşturalım güzel haberler verelim diye..
Remzi Bey yılların tecrübesiyle , öngörülerini sizlere aktarmayı sürdürürken beklenen açıklama hepimizi şok etti. Açıklamada MB faizleri 200 baz puan düşürdü. Faizi 16’ya indirdi.
Yılların tecrübesi konuya yaptığı açıklama şöyle..
Merkez Bankası yine ters köşe yaptı ve faizleri 200 baz puan düşürdü. Türkiye artık yeni bir döneme girdi. Resmi enflasyonun yüzde 19.75 olduğu ülkede resmi faiz yüzde 16 oldu. Çok üzgünüm, söylenecek kelime bulamıyorum. Ülkeme ,Türk liramıza çok yazık oldu diye devam ediyor.
Meslek kariyerimde en üzüntü yaşadığım tarihi anlardan biriydi. Ekonomist Remzi Beyin Canlı yayında yüzünü görmeliydiniz. Sanki futbol maçında yaşanan stres gibi yerinde duramıyor. Söylendikçe , söyleniyor. Moral, falan kalmadı.
Yayındaki açıklamaları merak edenler adına detayları https://www.youtube.com/watch?v=cI3Y_E3oSMY adresinden izleyebilirsiniz.
Ekonomist Özdemir,şöyle devam etti.
Bu faizle kimse ne devlete borç verir ne de vatandaş parasını yüzde 16 faizle mevduata yatırır.
Dolar ne olur sorusuna yanıt olarak da yabancı analistlerin aylar öncesi gündeme getirdiği adil değere yani 9.500 seviyesine geldi. Bu seviyenin üstü şimdilik görünmüyor ancak Merkez Bankası’nın bundan sonraki faiz indirimi Türkiye için intihar kararı olacaktır.
Şu an inşaat lobisi kazandı. Kaybeden ise Türkiye oldu. Artık bu seviyeden sonra iğneden ipliğe her şeye zam gelecektir.
Dolar her ne kadar ihracatı destekliyor gibi görünse de ara mamül ithalatından dolayı çift taraflı bıçak gibi ülkeye zarar verecek. Dolar alacağı olan yaşadı. Borcu olan yandı.
Cebinizde varsa paranız harcarken bir değil on kere düşününüz. Sonumuz hayır ola.
Bu yaz ciğerlerimiz cayır cayır yandı. Ege ve Akdenizdeki orman yangınları güzel ülkemin doğasını, oksijenini bir anda küle çevirdi.
Yeşilin her tonuyla mavi suların buluştuğu tatilcilerin uğrak yeri Ege ve Akdeniz’de binlerce hektarlık alan eski haline gelmesi için, büyük emekle çalışmalar sürüyor.
Burada yaşayan sakinlerde şuan böyle ya sonra… söyleniyor. Yakılan yerlere koca koca binalar, oteller kurulursa korkusunu içimizden atamadık diye sesli dile getiriyorlar.
Gelelim taşı toprağı altın, elmas İstanbul’a… Dünyanın hiçbir yerinde böyle güzellik yok. Varsada ben bilmiyorum. Gittiğim gördüğüm yerlerde her ülkenin kendine özgü güzellikleri var. Ama benim ülkem bir başka özel ve güzel.
Adeta Cennet göçlerden de yabancı uyruklu yaşayanların akın akın gelmesinden sizlerden, benden çok daha kalite ve en güzel yerlerde yeni yapılan koca koca binalardan ev alarak yaşamasından belli değil mi…
Doğduğum büyüdüğüm Şehir çocukluğumda çok daha güzeldi. Sirkeci tren garından çıkarak, Galata , Kabataş, Tophane, Ortaköy, Beşiktaş ,Sarıyer, Boğaz gezileri derken doyasıya vakit güzel geçerdi. Şimdi Çok kalabalık nüfus ve yabancı misafirlerimiz İstanbul’un tadını çıkarıyor.
Şimdi koca koca binalar, çarpık yapılaşma, nüfus gittikçe büyüyor. Yabancı akını , göç artıyor. Türkiye’de kendi ülkemde yabancılaştık.
Depreme hazırlık görmüyorum. Sadece Suni yeşil alan ve devasal arap ülkeleri , Çin ve Avrupa ülkelerinin harmanlamasıyla ortaya çıkan mimari yapı…
Beton yığını içerisinde doğayı göremeyen hızlı tüketim ve çalışma koşullarında süren bir yaşam haline geldi İstanbul.
Şehrin ortasında 354000 metrekare büyüklüğünde Anadolu yakası’nın en geniş yeşil alanı olan Validebağ korusu için Validebağ gönüllüleri nöbet tutuyorlar. Sebebi ya burasıda beton yığınına dönerse diye.
Bugün (pazar günü) nöbetlerinin 126 günü.
Doğaya ve çevreye sahip çıkmanın en önemli en belirgin örneğini gösteriyorlar. Yapılan açıklama ve konuşmalar buradaki yaşayan halkı ve doğa severlere etkili olmamış. Çünkü nöbetleşe korunan gün sayısı gittikçe artıyor. Kaygı ve korkularını yenmeleri için, net bir cevap açıklama bekliyorlar. Umarım Doğa kazanır. İnsanoğlu sağlıklı nefes alır. Doğa candır. Hayattır.
Sağduyu kazanması dileğiyle.
Bu hafta hayvan severler olarak çok güzel bir duygu yaşadığımı paylaşmak isterim. Sabah erken saatlerde işe giderken, yaralı bir kedi evimin kapısında yorgun, bitkin halde tuhaf bakışlarıyla, hırlayarak sesleniyordu. Telaşlandım. Durumunu bilmediğim ve nasıl yaklaşmam gerektiğini canı yanmasın diye bilemedim.
Lokasyon olarak, zaman kaybı olmaması adına, Veterinere erken saatte ulaşamam düşüncesiyle, Evlerinde kedi besleyen Duygu ve Özge arkadaşımı arasam mı hangi veterinere ulaşılır diye söylenirken , kardeşim Belediye bu konuda çok iyi hizmet ettiğini duydum . Hemen arayalım dedi. Gerçektende umutsuz olarak şansımızı deneyelim dedik., Numarayı çevirmem ile üçüncü çalışta günaydın nasıl yardımcı olabiliriz diye konuşan yetkiliye durumu izah ettim. İsim soyad ve telefon numarasını isteyip kapattılar.
Şimdi kimbilir kaç saate gelir hızlıca tedavi ettirmeliyiz diye konuşuyoruz. İnsana , Doğaya, hayvana sahip çıkmalıyız. Gerçekten sağlıklı bir birey böyle bir durumda boşver diyemez. Es geçme şansı olamaz. Vurdum duymaz davranamaz.
Canı yanıyor. farkındayım. Bir yandan telefonla çözüm odaklı yetkililere ulaşmaya çalışıyorum. Belki bir şeyler yemek ister, düşüncesiyle de kardeşim , hemen ve su, mamasını hazırlayana kadar Zeytinburnu sahipsiz hayvan ve geçici bakım evinden yetkili çıkageldi. Şaşırdım. Bu kadar hızlı geleceklerini beklemiyordum. Çok mutlu oldum. Kediyi alıp götürdüler. Sonra takip ettim. Aradım. Kedinin bakımı devam ediyor. Her canlı güzel yaşamayı hak ediyor. Kedimiz gün itibariyle gayet iyi.
Kedimiz emin ellerde.
Sizlerde böyle bir durumla karşılaştığınızda kendi bölgenizin hayvansever olarak mutlaka 0212 413 11 82 numarayı arayınız. Zeytinburnu Belediyesi çözüm masası ekibi ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.
Sağlıklı güzel haberleri paylaşmak dileğiyle.