Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanlığı’na aday olan emekli Tuğamiral Türker Ertürk, “Ben Amiraller Bildirisi’ne imza atan amirallerden biriyim. 10 amiralin evine şafak baskını yaptılar. Biz o duyuruda vatanımıza sahip çıktık. Bir daha darbe olmaması için yaptık. Sarıklı ve cübbeli amirali görünce tepki gösterdik. Buna tepki koymayalım mı” dedi.
SANCAR KIZILKAYA-SEFA GARDİYANOĞLU
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanlığı’na aday olan emekli Tuğamiral Türker Ertürk, “Ben Amiraller Bildirisi’ne imza atan amirallerden biriyim. 10 amiralin evine şafak baskını yaptılar. Biz o duyuruda vatanımıza sahip çıktık. Bir daha darbe olmaması için yaptık. Sarıklı ve cübbeli amirali görünce tepki gösterdik. Buna tepki koymayalım mı” dedi.
ADD’de genel kurul heyecanı başladı. Koronavirüs salgını tedbirleri nedeniyle bir yıldır ertelenen ADD Genel Kurulu’nun 25-27 Eylül 2021 tarihinde yapılması bekleniyor. Bin 200 delegenin belirleyeceği genel başkanlık için Tolga Kale, Hüsnü Bozkurt, Türker Ertürk ve Ayhan Yalçınkaya yarışıyor.
Türker Ertürk, ADD İzmit Şubesi’ni ziyaret etti. Ziyarette konuşan Ertürk, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. 103 emekli amiralin yayınladığı bildiriye imza atan Ertürk, şöyle konuştu:
“ÜLKE İSTİLA EDİLİYOR”
“Bu ayın sonunda ADD’nin genel kurulu var. Yeni yönetimimizi seçeceğiz. Ülkenin durumunu zaten biliyorsunuz. Türkiye her geçen gün felakete doğru gidiyor. Bunun da müsebbibi tartışmasız siyasi iktidarın ta kendisi. Mücadele edilmesinin gerekliliğine inanıyoruz. Zaten bunun için 2010 yılında mesleğimden istifa ederek emekliye ayrılmıştım. O günden beri mücadele ediyorum. Askerliği unuttum, 11 sene oldu. Şimdiki komutanların, amirellerin çoğunu tanımıyorum bile. Mücadele etmek lazım. Edenlerimiz tabi var. Bireysel mücadele çok önemli. Bireysel mücadeleler yeterli değil. Örgütsel mücadeleye ihtiyacımız var. En önemli mücadele platformu siyasi partiler. Siyasi partiler mücadele ediyor ama ülkemiz 20 yılda buraya gelmişse iflas eden bir ekonomi, iç barışın her gün bozulduğu bir ülke. Sığınmacı akını var. Ülke istila ediliyor.
“KONTROLSÜZ KİTLESEL GÖÇ”
Suriye’den, Irak’tan şimdi de Afganistan’dan ülkemizi korumak zorundayız. Bugün dünyanın en büyük tehdidi, kontrolsüz kitlesel göç. Göçe karşı zengin ülkeler bile ülkelerini koruyor. Bizim ülkemiz de cennetti ama bizim ülkemiz her geçen gün cehennem haline getiriliyor. Bunun da müsebbibi bugünkü siyasi iktidar. Bu siyasi iktidar gerici. Geri derken karalama anlamında söylemiyoruz. Geçmişin aklı, geçmişin kafası ile günümüzün sorunlarını çözmeye çalışıyor. Bu yöntem ile mümkün değil. Sığınmacı akınına karşı ülkemizi korumalı. Emperyalist bir proje bu. Bu tür kitlesel göçler ülkelerin ekonomik yapısını, sosyo-kültürel yapısını bozuyor ve suç oranlarını arttırıyor. Burada da işletmeler var. İşletme sahipleri Afgan’a bin lira vererek çalıştırabiliyorsa senin benim çocuğuma 4 bin lira vermez. Bu toplumsal barışımızı da bozuyor.
“AŞIRI DİNSEL İSTİSMAR VAR”
Siyasi partiler önemli mücadele alanları. Ülkemiz 20 yılda her geçen gün önceki günleri arar oldu. Demek ki siyasi partilerimiz de gerekli arzu edilen seviyede başarı sağlayamamış demek. Demokratik kitle örgütleri ile mücadele de etmek lazım. Demokrasi kitle örgütlerinin de siyasi partilere oranla avantajları var. Çünkü siyasi partiler oy kaygısı hissettikleri için yeterince mücadele edemeyebiliyorlar. Bugün aşırı dinsel istismar var. Laiklikten ödün veriliyor. Siyasi partilerimiz yanlış anlaşılmamak için yeterince sahip çıkamayabiliyorlar.
“OY KAYGILARI YOK”
Demokratik kitle örgütlerinin oy kaygıları yok. Bunların en başında bizim demokratik kitle örgütümüz, Atatürkçü Düşünce Derneği geliyor. Bizim Derneğimiz bugün Atatürk’ü sevenler derneği haline geldi. Her yerde Atatürk resimleri, sloganlar var ama artık düşünce üretmiyoruz. Ülke felakete sürükleniyor. En son yargı açılışında yargını ruhuna El Fatiha yaptılar. Atatürkçü Düşünce Derneği’nden bir açıklama yapılmadı. Örgütte eş güdümlü bir birlikteliğe ihtiyaç var. Söylem birliğine ihtiyacımız var. 30 Ağustos’u yaşadık. Emperyalizmin tarihte aldığı ilk yenilgiyi örtmeye çalışan bir iktidar var. Bu tarihi yok saymaya çalışıyorlar. Malazgirt muharebesi ile bu günleri örtmeye çalışıyorlar. Bunu Atatürk’e karşı durmak için yapıyorlar. ADD, bu durum karşısında bir şey demedi.
“ASIL DARBEYİ SİZ YAPTINIZ”
Ben, Amiraller Bildirisi’ne imza atan amirallerden biriyim. 10 amiralin evine şafak baskını yaptılar. Biz o duyuruda vatanımıza sahip çıktık. Bir daha darbe olmaması için yaptık. Sarıklı ve cübbeli amirali görünce tepki gösterdik. Buna tepki koymayalım mı? Benim elimde kalemden başka bir şey yok. Kamu gücü yok elimde. 2 askere emir veremem. Darbe yapma gücüm yok. Asıl darbeyi siz yaptınız. ADD bu konuda bir açıklama yaptı mı? Hayır yapmadı. ADD’nin bir üyesine, genel başkan adayına operasyon yapılıyor, ADD’den tek bir açıklama yok. ADD çok kötü yönetiliyor. ADD’yi ayağa kaldırmak lazım. Bu bayrak yarışında değişime ihtiyacımız var. Örgütümüz yaşlı. Gençleşmeye ihtiyacımız var. Genç kazanımımız olmazsa ölüme doğru gideriz. Toplumda ADD’nin görünürlüğü, tanınırlığı çok az. Burada oturup gençlerin gelmesini bekliyoruz. Çok beklersiniz. Bugün mücadele için silahlara ihtiyacımız var. Bu silah ise kitle iletişim araçları. Halka ulaşmak için farkındalık yok.”