Gazeteci Emin Çölaşan, 17-25 Aralık operasyonları öncesinde Halkbank’ın İstanbul-Kapalıçarşı şubesinde yaşanan dolandırıcılık davası iddianamesinde ismi açıklanmayan tek kişinin M.G. kısaltması olduğunu hatırlatarak eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’e sordu: Halkbank’ta o günkü parayla tam 908 bin lirası buharlaşan ve iddianamede M.G. olarak geçen şahıs, zat-ı aliniz midir?
AKP hükümetinin 17-25 Aralık soruşturmalarında adı geçen Çevre ve Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar yaptığı son açıklamalarıyla yeniden Türkiye’nin gündemine oturdu.
Emin Çölaşan da bugünkü yazısında Erdoğan Bayraktar’ın açıklamalarına değerlendirmede bulanarak çarpıcı iddialarda bulundu. Çölaşan, 17-25 Aralık 2013 rüşvet ve yolsuzluk operasyonları öncesinde Halkbank’ın İstanbul-Kapalıçarşı şubesinde yaşanan dolandırıcılık davası iddianamesinde ismi açıklanmayan tek kişinin M.G. kısaltması olduğunu hatırlattı.
Çölaşan, söz konusu dolandırıcılık olayında şikâyetçi olmayan tek ismin iddianameye M.G. rumuzu ile geçen kişi olduğuna dikkati çekerek şu ifadeleri kullandı:
Peki kim olabilir ismi gizlenen bu M.G.? O günlerin İçişleri Bakanı Muammer Güler olabilir mi! Basında bu konuda haberler çıktı. Bu olay Meclis’te Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e sorulduğunda “Benim haberim yok, bir baktırayım” demekle yetindi!.. Ve yanıt veremedi!
Şimdi, o sırada İçişleri Bakanı olan Muammer Güler’e bir kez daha soruyorum. Olay nasıl olsa unutuldu demesin. Arşiv unutmaz. Yani aşağıdaki sorulara hiç kıvırtmadan açık ve net yanıtlar vermesini istirham ediyorum:
Beyefendi, Halkbank’ta o günkü parayla tam 908 bin lirası buharlaşan ve iddianamede M.G. olarak geçen şahıs, zat-ı aliniz midir? Evet mi, hayır mı? -Yanıtınız hayır ise niçin bu konuda açıklama yapmadınız? -Evet ise paranızı dolandıranlardan niçin şikayetçi olmadınız?
Dönemin İçişleri Bakanı olan, 17– 25 Aralık operasyonlarında oğlunun evinde çelik para kasaları, milyonlarca lira ve dolarla birlikte para sayma makineleri ele geçirilen şahıs bu sorulara yanıt vermekle yükümlü idi ama hep sustu. Şimdi aradan yıllar geçti ama suskunluğunu günümüzde de koruyor.
İki olasılık vardı, şunları söyleyebilirdi:
“Hayır, Halkbank’ın o şubesinde benim param yoktu, dolayısıyla dolandırılmış değilim. Ben İçişleri Bakanı Muammer Güler, iddianamede sözü edilen M.G. değilim.” Ya da: “Evet, o M.G. benim. 908 bin liram buharlaştı ama şikayetçi olmadım çünkü….” Ancak eski Bakan Bey bu “Çünkü” sözcüğünün arkasını doldurmak zorunda idi. Aksi takdirde insanların aklına yine “Acaba rüşvet parası mıydı” gibi çok kötü şeyler gelecekti!
Aman Muammer Bey, hiç değilse şimdi konuşunuz lütfen, bu M.G. neyin nesidir? Geçmişte sorduk, konuşamadınız!.. Aradan yıllar geçti… O mübarek ağzınızı hiç değilse şimdi açınız, bize bilgi veriniz!
NELER OLMUŞTU:
AKP hükümetinin 17-25 Aralık soruşturmalarında adı geçen Çevre ve Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar, yeni açıklamalarıyla gündeme oturdu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP hakkında çarpıcı ifadeler kullanan Bayraktar, 17-25 Aralık soruşturmalarıyla ilgili “Dosyam var, dosyada ne varsa kabul ediyorum, benim suçum. Telefondaki konuşmalar ban aittir, tapeler bana aittir, renkli çekilen kameralar, teknik takiptekilerin hepsi bana aittir. Devletin düzelmesi için hakikaten, Allah’tan korkan, vatanını ve milletini seven, üretim yapan, katma değeri yüksek mal üreten insanların bir yerlere gelmesi lazım. Benim şimdi tuzum kuru. Özel sektördeyim. Beni şimdi attılar. ‘Reis’, sayın cumhurbaşkanım beni hırsız çuvalının içine koydu ve attı” ifadelerini kullanmıştı.
GERİ ADIM
Bayraktar, sözlerinin Türkiye gündemi oturmasının ardından yeni bir açıklama yaptı. Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Bayraktar’ın sözleri geri adım olarak nitelendirildi.
Bayraktar’ın paylaşımında şöyle dedi: Tapeleri ve teknik takip tutanaklarını tarafsız gözle okuyan herkes, dosyanın ne kadar boş olduğunu ve ne kadar zalimce hazırlandığını anlayacaktır. Bu dosyalar üzerinden sanki içi doluymuş gibi siyaset yapanlar da, hazırlayanlar kadar zalimlik yapmaktadırlar.