Bu yapılanma Pakistan Talibanı’ndan ayrılanlar tarafından kuruldu. IŞİD’in 2014’te Irak ve Suriye’de “halifelik” ilan etmesinden kısa bir süre sonra, Tehreek-e-Taliban Pakistan’ın (TTP, Pakistan Talibanı) eski üyeleri, grubun lideri Ebubekir el-Bağdadi’ye bağlılıklarını ilan etmişlerdi.
Daha sonra onlara iltica etmiş Afganlar da katıldı ve 2015’in başlarında IŞİD, Horasan eyaletinin kuruluşunu duyurdu. Horasan, günümüz Afganistan, Pakistan, İran ve Orta Asya’yı kapsayan bir bölgeye verilen addır.
Özbek ve Tacik militanları da bulunan Horasan İslam Devleti Eyaleti (IŞİD-K), Islamic State Khorasan Province) 2015 yılında doğudaki Nangahrar eyaletindeki dağlık Açin bölgesi ile komşu Kunar arasında kalıcı bir kuvvetli mevziyi tutmuştu.
Birleşmiş Milletler’e göre, Afganistan’ın başka yerlerinde, özellikle başkentte ve Pakistan’da uyuyan hücreler oluşturan IŞİD-K, başka bölgelerde Taliban ile çatıştı.
BM Güvenlik Konseyi’nin temmuz ayında yayınladığı bir rapora göre, gruptaki savaşçıların sayıları tahmini en az 500 ila birkaç bin kişi arasında.
Horasan Grubu lideri Muhsin El Fadli, 8 Temmuz 2015’te Suriye’nin Sarmada kenti yakınlarında araçla seyahat ederken ABD uçaklarının hava saldırısında öldürüldü… ABD ve müttefiklerine yönelik saldırılar planlayan El Kaide ile bağlantılı Fadli’nin, 11 Eylül saldırıları öncesinde bilgilendirilmiş az sayıdaki El Kaide üst düzey üyelerinden olduğu ifade öne sürülmüştü.
Örgütün lideri Fadli’nin aynı zamanda Ekim 2002’de Kuveyt’e bağlı Feyleke adasında ABD donanmasına yönelik terörist saldırıda rol aldığı belirtilen açıklamada, “Fadli’nin ölümü El Kaide’nin ABD’ye, müttefiklerimize ve ortaklarımıza yönelik devam eden operasyonlarını kesintiye uğratacaktır” değerlendirmesine yer verildi. ABD Dışişleri Bakanlığı, El Kaide’nin İran’daki örgütlenmesinin liderliğine yükseldiği, para ve militan akışından sorumlu olduğu gerekçesiyle Fadli’nin yakalanması ve öldürülmesi için 2002 yılında 7 milyon dolarlık ödül koymuştu.
IŞİD liderliği, 2020 yılında bir Arap olan “Şahab el Muhacir”i Horasan grubunun yeni lideri olarak atadı. Afganistanlı olmayan ve Ortadoğu ülkesinden gelen bir olması nedeniyle “Muhacir” ismini kullanıyor. BM, Muhacir’i 2020 yılında “Bölgedeki yüksek profilli saldırıların baş planlayıcısı” olarak nitelemişti.
Dönem dönem Horasan grubu ile Taliban’ın Hakkani arasında irtibat olduğu iddiaları ortaya atılmıştı. Horasan grubu, 2020 yılında Kabil, Bagram Üssü ve Celalabad’da saldırılar düzenlemiş, Taliban bu saldırıların sorumluluğunu reddetmişti. IŞİD, 2021’in Nisan ayına kadar Afganistan’da 77 saldırı gerçekleştirdi. Taliban’ın, IŞİD’in bölgedeki önemli liderlerinden Ebu Ömer Horasani’yi idam ettiği de belirtiliyor.
IŞİD-K, Afganistan ve Pakistan’da son yıllarda meydana gelen en kanlı saldırılardan bazılarının sorumluluğunu üstlendi. Camiler, hastaneler ve halka açık yerler de örgütün saldırılarına hedef oldu. Radikal Sünni grup, başta Şiiler olmak üzere esas olarak ‘sapkın’ gördüğü Müslümanları hedef alıyor. Örneğin, Mayıs 2020’de Kabil’de Şiilerin çoğunlukta olduğu bir mahallede bir doğum hastanesine düzenlenen saldırıda 16’sı anne ve yeni doğan bebek olmak üzere 25 kişi hayatını kaybetti. Kurulduğu illerde varlığını şiddet yoluyla tesis eden örgüt bölgenin etrafına mayın döşeme taktiği gibi değişik bir yöntem uyguluyor.
Her ne kadar iki radikal Sünni grup olsalar da teolojik açıdan olduğu kadar strateji açısından da farklılık gösteriyorlar ve cihat için rekabet ediyorlar.
Aralarındaki güçlü düşmanlığın en açık işareti, IŞİD’in açıklamalarında Taliban’ı ‘mürted’ olarak adlandırmış olması
Irak ve Suriye’deki IŞİD’in aksine IŞİD-K henüz bölgede topraklarını genişletemedi. 2019 yılında Afgan Ulusal Ordusu, ABD ile ortak operasyonların ardından IŞİD-K’nin Nangahrar eyaletinde mağlup edildiğini açıklamıştı.
Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşmiş Milletler tarafından yapılan değerlendirmelere göre, IŞİD-K o zamandan beri yüksek profili saldırılar için büyük ölçüde yalnızca şehirlerdeki uyuyan hücreleri aracılığıyla faaliyet gösteriyor. IŞİD ayrıca Şubat 2020’de Doha’da Washington ile Taliban arasında imzalanan Amerikan ve yabancı birliklerin Afganistan’dan çekilmesine ilişkin anlaşmayı sert şekilde de eleştirdi ve Taliban’ı cihatçı davadan dönmekle suçladı.
Kabil’e girdikten ve 15 Ağustos’ta iktidarı ele geçirdikten sonra, Taliban birkaç cihatçı gruptan tebrik aldı, ancak sadece IŞİD’den böyle bir tebrik gelmedi. Bununla birlikte, Taliban ele geçirdiği 30 büyük yerleşim alanındaki cezaevlerini boşalttı. Bu boşluk sırasında cezaevlerinden salıverilenler arasında binlerce Horasan-IŞİD üyesi olduğu sanılıyor. (Bir başka iddiaya göre; cezaevlerindeki IŞİD üyeleri Taliban tarafından infaz edildi. Kabil saldırısı da bunun intikamı için yapıldı.)
ABD’yi son derece “kızdıran” IŞİD saldırısı, 26 Ağustos 2021 tarihinde meydana geldi. Taliban’ın Kabil’i ele geçirmesinden sonra, (ABD ile yapılan anlaşma doğrultusunda) havaalanında kontrolü elinde tutan batılı güçler, tahliye operasyonlarına başlamıştı. Vatandaşlarını Afganistan’dan çıkarma telaşına düşen batılı işgal kuvvetleri diğer yandan da çeşitli nedenlerle Taliban rejiminden kaçmak isteyenleri tahliye ediyordu. Ve günlerce havalimanı ve çevresi insan yığınları ile dolup taşmıştı. 26 Ağustos 2021 akşamüzeri IŞİD intihar bombacıları, başta Kabil Havaalanı olmak üzere şehrin altı noktasına saldırı düzenlediler. Meydana gelen patlamalarda en az 180 kişi öldü, 200 kişi yaralandı. Ölenlerden 13’ünün ABD askeri olması Washington’u öfkelendirdi. 18 askeri de yaralanan ABD Başkanı Joe Biden, “intikamlarını alacaklarını” açıklarken, yüzündeki ifade, 20 yıl sonra çekildikleri Afganistan’dan “gider ayak” çıkarken vurulmanın kızgınlığını yansıtıyordu.