Gündem, ANKARA18.08.2021 13:51 ~ 18.08.2021 13:52
Anayasa Mahkemesi (AYM), ABD Büyükelçiliği’ne yönelik canlı bomba saldırısında yaşamını yitiren güvenlik görevlisinin ailesinin “soruşturmanın uzun süre geçmesine rağmen sonuçlanmaması nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği” iddiasını reddetti. Yüksek Mahkeme, 8 yıldan uzun süredir devam eden soruşturmanın etkisiz olduğuna dair bir veriye rastlanmadığı değerlendirmesini yaptı.
SİNAN TARTANOĞLU
Anayasa Mahkemesi (AYM), ABD Büyükelçiliği’ne yönelik canlı bomba saldırısında yaşamını yitiren güvenlik görevlisinin ailesinin “soruşturmanın uzun süre geçmesine rağmen sonuçlanmaması nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği” iddiasını reddetti. Yüksek Mahkeme, 8 yıldan uzun süredir devam eden soruşturmanın etkisiz olduğuna dair bir veriye rastlanmadığı değerlendirmesini yaptı.
Ankara’daki ABD Büyükelçiliği’ne 1 Şubat 2013 tarihinde bombalı saldırı düzenlenmişti. Canlı bomba, üzerindeki patlayıcıyı Büyükelçilik girişinde patlatmış; saldırıda, büyükelçilikte çalışan iki güvenlik görevlisi ve bir kişi yaralanmış, bir güvenlik görevlisi ise yaşamını yitirmişti.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, canlı bomba saldırısı ile ilgili soruşturma başlatmıştı. Soruşturma kapsamında; olay yeri incelemesi, ölü muayenesi ve çeşitli kriminal raporların temin edilmesi gibi birçok işlem yapılmıştı. Başsavcılığı talebiyle soruşturma dosyasında gizlilik kararı alınmıştı. Soruşturma kapsamında, 5 Şubat 2013 tarihinde, yaşamını yitiren güvenlik görevlisinin bir yakınının müşteki sıfatıyla beyanı alınmıştı.
Saldırıda yaşamını yitiren güvenlik görevlisinin eşi ve çocukları, 8 Mayıs 2018 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Güvenlik görevlisinin ailesi, “etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiğinin belirlenmesini” talep etti. Aile, olay hakkındaki soruşturmanın uzun süre geçmesine rağmen sonuçlanmadığını, soruşturmadaki kısıtlama kararı nedeniyle soruşturmanın akıbeti hakkında bilgi alamadıklarını iddia etti.
Anayasa Mahkemesi, yaptığı incelemede; aileye, Olay Yeri Tespit Tutanağı’nın bir örneğinin verildiğini belirledi.
“TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYESİ ÖLMÜŞ OLSA DA…”
Yüksek Mahkeme, karar metninde soruşturma süreci ile ilgili ayrıntıları aktarmadı. Bu kararın gerekçesi için şu değerlendirme yapıldı:
“Her ne kadar olayı gerçekleştiren terör örgütü üyesi olay sırasında ölmüş olsa da Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olayın gerçekleşme şartlarının netleştirilmesi, failin ulusal ve uluslararası çapta örgütsel bağlarının ortaya çıkarılması amacıyla soruşturmaya devam edildiği, soruşturmanın amacının tehlikeye düşmemesi ve yeni delillerin elde edilmesi için soruşturmada kısıtlama kararı bulunduğu da gözetildiğinde, derdest olan dosyada Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olay tarihinden bu yana gerçekleştirilen soruşturma işlemlerine kararda yer verilmemiştir.”
“YAŞAM HAKKININ İHLALİ İDDİASI İÇİN BAŞVURU YOLLARININ TÜKETİLMEMESİ”
Başvuruya ilişkin incelemesini üç yıldan uzun sürede tamamlayan Anayasa Mahkemesi, 13 Nisan 2021 tarihinde verdiği kararda; terör saldırısında yaşamını yitiren güvenlik görevlisinin ailesinin yaşam hakkı ihlali iddiasını, başvuru yollarının tüketilmediği gerekçesi ile reddetti.
AYM, gerekçesinde; “bu tip durumlarda, olayın gerçekleşme şartlarının ve failin örgüt bağlantılarının tespit edilmesinin diğer olaylardakine nispetle daha da güçlük arz ettiği” belirtildi. Gerekçede, şu değerlendirme yapıldı:
“Yürütülen soruşturmada, soruşturmanın amacının tehlikeye düşmemesi ve yeni delillerin elde edilmesi amacıyla kısıtlama kararı verilmesinin olay yeri inceleme raporunun örneğini de alarak genel itibarıyla olayın gerçekleşme şartlarını öğrenebilmiş olan başvurucuların meşru menfaatlerini korumak için soruşturma sürecine gerekli olduğu ölçüde katılmalarını, dolayısıyla soruşturmanın etkililiğini zedelediğini söylemek mümkün değildir.
“SORUŞTURMANIN ETKİSİZ OLDUĞUNA DAİR BİR VERİYE RASTLANMAMIŞTIR”
Olayın gerçekleşme şartlarının netleştirilmesi, failin ulusal ve uluslararası çapta örgütsel bağlarının ortaya çıkarılması için devam eden soruşturmanın etkisiz olduğuna dair bir veriye de rastlanmamıştır. Bu nedenle soruşturmanın sonuçlanmadığı bu aşamada başvurucuların iddialarının Anayasa Mahkemesi tarafından değerlendirilmesi mümkün görülmemiştir.
Dolayısıyla başvurucuların bireysel başvuru öncesinde tüketmeleri gereken tüm yargısal yolları tükettikten sonra bireysel başvuruda bulundukları söylenemez.”