Ayasofya ve Kariye, Türkiye’nin mülküdür
Kaynak: euronews
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Miras Komitesi’nin Genişletilmiş 44. Oturumu’nda “İstanbul’un Tarihi Alanları” ile ilgili kabul edilen karar hakkındaki soruya yazılı yanıt verdi.
Bilgiç, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi ile Kariye Camisi’nin Türkiye’nin mülkü olduğunu ve tarihi, kültürel ve dini değerler bağlamında titizlikle korunduğunu belirtti.
Dünya Mirası Komitesi, camiye çevrilen Ayasofya ve Kariye’deki değişiklikleri bildirmesi için Türkiye’ye 1 Şubat 2022’ye kadar süre vermişti. Korunmayan varlıkların miras listesinden çıkarılma riski olduğu belirtiliyor.
Dünya Miras Listesi’ndeki “İstanbul’un Tarihi Alanları”nın bileşenleri arasında yer alan Ayasofya-i Kebir Camii ile Kariye Camisi’nin hukuki süreç sonunda Danıştay kararıyla camiye çevrildiğini hatırlatan Bilgiç, “Ayasofya ve Kariye, Türkiye Cumhuriyeti’nin mülküdür ve tarihi, kültürel ve dini değerler bağlamında titizlikle korunmaktadır.” dedi.
Erdoğan: Kubbelerinden ezan sesi eksik olmayacak
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nin yeniden ibadete açılmasının yıl dönümünü yayımladığı mesajla kutladı.
Erdoğan, sosyal medya hesabından 86 yıl sonra kılınan ilk cuma namazının görüntülerinin de yer aldığı videolu paylaşımda bulundu.
“Medeniyet güneşimizin yeniden yükselişinin sembolü olan Ayasofya’nın Dirilişi bir kez daha hayırlı olsun.” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bizlere bu günleri gösteren Rabb’imize hamdolsun… İnşallah bu ulu mabedin kubbelerinden ezanların, salavatların, hatmi şeriflerin sesleri kıyamete kadar eksik olmayacak.”
Bilgiç, Ayasofya ve Kariye camilerinin hangi amaçla kullanılacağı konusunun, Türkiye’nin egemenlik haklarıyla ilgili olduğunun altını çizerek şöyle konuştu:
“Bundan tam bir yıl önce ibadete açtığımız Ayasofya Camisi’nin vakfiyesine uygun şekilde hizmet vermesi, bir hakkın teslimi ve ülkemizin hükümran hakkını kullanmasından ibarettir. Türkiye, bu sürecin başından bu yana UNESCO Dünya Miras Merkezi’yle açık ve kesintisiz iletişim ve iş birliği içinde olmuştur. UNESCO Danışma Misyonu’nun Türkiye’nin davetine icabetle iki defa İstanbul’u ziyaret etmesi, ülkemizin yapıcı ve şeffaf yaklaşımını açıkça ortaya koymaktadır. Bu husus, Danışma Misyonu raporlarında da ortaya koyulmuştur.”
Her iki anıtsal yapıda devam etmekte olan restorasyon ve diğer düzenlemelerin UNESCO standartları bakımından olumsuz bir etki yaratmadığına dikkati çeken Bilgiç, 2019, 2020 ve 2021’de düzenlenen UNESCO Misyonlarında görüldüğü üzere, Ayasofya ve Kariye’nin orijinalliğinin ve bütünlüğünün korunmasının amaçlandığını vurguladı.
Bilgiç, halen Türkiye’nin gözlemci olduğu Dünya Miras Komitesi’nin Genişletilmiş 44. Oturumu sırasında kabul edilen kararda, Danışma Misyonu raporları ve sahadaki durumla çelişen ifadelerin bulunduğunun hayretle görüldüğünü belirtti.
Türkiye’nin UNESCO Dünya Miras Komitesi’nin İstanbul’un tarihi alanlarına yönelik kararının konuyla ilgili maddelerini reddettiğinin altını çizen Bilgiç, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye, mevcut uygulamalar, sahadaki durum ve Danışma Misyonu raporlarıyla uyumsuz; önyargılı, taraflı ve siyasi saiklerle kaleme alındığı anlaşılan UNESCO Dünya Miras Komitesi’nin İstanbul’un tarihi alanlarına yönelik kararının konuyla ilgili maddelerini reddetmektedir. Bu durum toplantı sırasında heyetimizce yapılan bir beyanla kayda geçirilmiştir. Türkiye, 1983 yılından bu yana taraf olduğu 1972 tarihli Dünya Miras Sözleşmesi’ne taahhütleri çerçevesinde Dünya Miras Listesi’nde kayıtlı alanlarına yönelik hak, yetki ve sorumluluklarının bilinciyle, alanların korunmasına yönelik özenli ve titiz çalışmalarına devam edecektir.”