Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr Melih Bulu, Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararı ile görevden alındı. AKP Sarıyer İlçe Başkanlığı kurucularından olan Melih Bulu, seçimle değil atanarak göreve gelmiş olması nedeniyle uzun süredir protesto ediliyordu.
Boğaziçi Üniversitesi’nde, Prof. Dr. Melih Bulu’nun ‘rektörlük’ görevine atanması ile başlayan protesto, ev baskınları, gözaltı ve tutuklamalardan sonra bir dönem sona erdi.
Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Melih Bulu, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi gereğince görevinden alındı. Bulu’nun yerine herhangi bir atama gerçekleşmedi.
194 GÜN GÖREVDE KALABİLDİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesi’ne 2 Ocak 2021’de rektör olarak AKP Sarıyer İlçe Başkanlığı kurucularından Prof. Dr. Melih Bulu’yu atamasının ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde protesto gösterileri düzenlenmişti.
Boğaziçili akademisyenler ve öğrenciler, Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasına yönelik protestolarını 6 aydan fazla bir süredir devam ettiriyordu. Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri rektörlüğe sırt dönme eylemlerini gerçekleştirirken, kampüs içerisinde öğrenciler tarafından yürüyüşler gerçekleştirildi.
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri ve öğrencileri, üniversite geleneği gereği rektörün Boğaziçi Üniversitesi’nde profesörlük kadrosu olması gerektiğini savunuyordu.
ERDOĞAN ‘BAŞARILI OLACAĞINA İNANIYORUM’ DEMİŞTİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen ocak ayında “Bu rektör yasalar dışında atanmamıştır. Yasalar neye amirse Melih Bey de buna göre buraya atanmıştır. O da bu üniversitenin içinden yetişmiş bir arkadaşımızdır. Buraya gelmeden önce iki üniversitede rektörlük yapmış bir hocamızdır” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, ayrıca “Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) şahsıma teklif ettiği dokuz isim içerisinden Melih Bey’i rektör olarak seçtik ve Boğaziçi’ne layık gördük. Melih Bey’in orada çok çok başarılı olacağına inanıyorum” dedi.
‘ELEŞTİRİLERE KATILAMIYORUM MAALESEF’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2 Temmuz 2021 günü ‘Kütüphane Söyleşileri’nin üçüncüsünde doktora öğrencileri ile bir araya gelmişti.
“Son zamanlarda Türkiye’de özellikle barış akademisyenleri ve Boğaziçi özelinde akademik alanın özerkliği ve özgürlüğüne dair eleştiriler ve endişeler var, siz buna katılıyor musunuz?” sorusuna Erdoğan, şu yanıtı vermişti:
* Ben bu dediğinize katılamıyorum maalesef. Türkiye’de şuanda akademik özgürlüğün olmadığı herhangi bir üniversite söz konusu değil. Bizim herhangi bir üniversitede özgürlüğü kısıtlamak, özgürlük alanını daraltmak gibi bir derdimiz yok.
* Özgürlük, bir başkasının özgürlük alanına müdahil olmamaktır. Eğer siz bir başkasının özgürlük alanına müdahil olduğu anda o sizin özgürlük alanınızın bittiği yerdir. O üniversite sadece bu tür gösterileri yapanlar okumuyor.
* Orada bunların dışında özgürlüğünü ilim tahsil etmek suretiyle yaşamak isteyenler var. Orada maalesef bakıyorsunuz, ‘ben özgürüm, benim özgür olduğum yerde başkası özgür olamaz.’ Mantığı hakimse bunu kabul etmek mümkün değil. Bu özgürlüğü ilmin içinde araman, bilimin evrenselliğinde aramak, bundan daha güzel bir şey olabilir mi?
* Benim kabinemin üniversitede böyle bir engellemeyi uygulaması söz konusu değildir. Böyle bir şeye fırsat vermem. Ben şuna inanıyorum, üniversite öğrencisi üniversitedeki çalışmalarını ilmin içerisinde yerine getirsin. Üniversite ilmin merkezidir, irfanın merkezidir.