31 Mart 1325 ( 13 Nisan 1909) te başlayıp 13 gün sonra biten kalkışma sonunda kimilerinin Ulu Hakan kimilerinin Kızıl Sultan dediği Abdül Mecid oğlu 2. Abdülhamit devriliyor ve Selanik’ te ki Alatini köşkünde ev hapsine alınıyor (27 Nisan 1909). Üç sene sonra Beylerbeyi sarayına getirilen Abdülhamit 10 Şubat 1918 de burada vefat ediyor. Konumuz bu dönemde geçen bir aşk hikayesi ile ilgili , Konumuzun kahramanı ise Ahmet Fehim Paşa adlı çapkın.
Esvapçıbaşı İsmet Bey Abdülhamit’in süt kardeşi. Hamit’ in kankası. İsmet Bey’ in oğlu Fehim 1873 te Dersaadet’ te doğmuş babasının kontenjan hakkıyla “harbiye-i zadegan” statüsünde okuyarak eğitimini tamamlamış (1894) ve henüz hiçbir savaşa katılmadan 1898 de Paşa ünvanı alıp Padişah’ın yaveri olmuş. Henüz 25 yaşında iken. 30 u na gelmeden Ferik olmuş ardından Serhafiye görevine getirilmiş. Allahın yürü ya kulum mertebesindeki bu delikanlı hızlı yükseldiği basamakları pek sindirememiş hızlı bir şekilde toplumda hedef tahtası olmuş. Rüşvet, vurgun, çıkarcılık, kadın düşkünlüğü hepsi onda. Hızlı yükselme yabancı tüccar ve elçiliklerden aldığı amansız rüşvetler bardağı taşırmış, gelen şikayetlerin yoğunluğu ile Padişah onu Bursa’ya sürgüne yollamış, sürgün dediysek pek kötü olmayan bir makamla Bursa Valisi olarak Bursa’ya gitmiş. Ardında bir çok sevgili, gasp, tecavüz ve Nişantaşın’da şimdilerde Nişantaşı Nuri Akın Lisesinin olduğu yerde Ahmet Fehim Paşa Sarayını bırakarak.
Bursa’ da da performansını koruyarak kısa sürede herkesin nefretini kazanmış. Hamisi Sultan 2. Abdülhamit’in tahttan indirildiği gün korku saran Fehim; tebdili kıyafetle At Arabası ayarlayıp Bilecik’e kaçmak üzere Bursa’yı teketmiş. Ancak Neapolis (Yenişehir) te yerel halk onu tanımış ve taş yağmuruna tutmuş, bununla yetinmeyip kıstırıp lime lime linç etmişler. 1 Ağustos 1909 Çingene mezarlığı denen yerde. (Millet Bahçesi).
Gelelim konumuza; Ahmet Fehim üniforma ve makamını kendisine sağladığı güçle bir çok kadın kaçırdığı, jurnalleri ile bir çok aileyi dağıttığı debdebeli günlerinde, gözde hafiyesi ve muhabbet tellalığını yapan Yahudi milletinden Süreyya’ nın çıtlatması ile “çoktandır Konkordiya’ya uğramıyorsunuz orada Margaret adlı bir hanım var görmelisiniz” önerisi ile ertesi gün tiyatroya giderler.
Parantez açıp Margaret’i tanıtalım. Fransız kökenli bir Rum aile “Morgan Ailesi” adı ile bir baba, iki kız ve oğlu ile canbazlık gösterisi yapmaktadırlar. Babalarıyla birlikte sahne alan bu aile “yüzük taşı” takla, denge, parende hareketleri yapmaktadır. Margaret vucut esnekliği ile sergilenen bir taze. Sermet Muhtar Alus “ koyu kumral saçlı, samur kaşlı, badem gözlü, küçük ağızlı, kar beyaz tenli, şeytan tüylü bir fingirdek haspa” diyerek tanımlıyor Margaret’i. Kız henüz 18 yaşında.
Tiyatroda canbaz kıyafeti malum; kollar çırçıplak, altta atlastan bir don, fizik güzel. Numaralarını, gösterilerini tamamladıktan sonra, üzerlerine birer pelerin alarak grubun fotoğraflarını, izleyiciler arasında dalarak satıyorlar. Resimler çeyreğe ya da ikiliğe satılıyor. Haspa elinde kartlarla locaya girince, Fehim pert olmuş durumda heyecanla beşlik banknotu dayıyor Margaret’e. Şaşkın olan kızımız reveransla teşekkür ediyor, zira o günlerde çok büyük bir para beşlik. Kızın mest olması ardından atağa geçen Fehim Paşa “ Bundan sonra aşağıda ki restoranda yiyip için gerisine karışmayın, masrafınız benden” diyor ve ekliyor “Seni çok beğendim!, sevdim, hatta nikahıma alacağım” diyor.
Taze dünden teşne! Ekselans karısı olmaya, debdebeye, tantanaya can atıyor. Ama ağırdan alacak kurnaz. “Teklifinizi ben kabul ediyorum ama bir defa da babamla konuşun” diyor. Fehim Paşa kararlı işi o gece bitirecek, babasını çağırtıyor locaya, konuyu açıyor. Adama başlık parası olarak bir torba altın, üçüncü dereceden Osmanlı nişanı öneriyor. Paşa kendinden emin ama Baba kesinlikle reddediyor, daha da ileri giderek “ısrar ederse durumu sefarete şikayetle yansıtacağını” söylüyor. O devirde reddin sonucu malum beş dakika sonra polis Konkordiya’ yı basıyor. Adamcağız dövülerek karakola götürülüyor, ertesi günü oğlu ve küçük kızı ile birlikte sınırdışı ediliyor. Margaret’e Şişli çevresinde bir konak tahsis ediliyor, çıplak kartpostalları piyasadan tehdit, dayak ve para ile toplatılıyor. Baba Morgan kararlı ve hırslı Alman Büyükelçisi Von Biberstein’a baskı yapıyor, Avlonyalı Ferit Paşa sedareti Paşa’yı Bursa’ ya sürgün ediyor.
Ahmet Fehim Paşa’ yı sarayda sevmiyormuş. Abdülhamit oğlu Şehzade Abdülkadir’in eşi Pakize Mislimelek hanım; “ Fehim Paşa zevkü sefa alemlerinde sabahlara kadar hususi getirttiği kızların raks etmelerini seyreder ve içki içerdi. Adamları da yanlarında oturur, efendileri ile beraber eğlenirdi. Maalesef ben böyle rezil bir adamın saray tarafından desteklenmesinden utanıyorum. O sarayın bir mensubu olarak böyle bir çirkefin tasvip görmesi nefsime pek ağır geliyordu. Şehirden kaçırılan kızları duydukça müteessir olur ağlardım. Onca masum kıza yazık etti, kısa sürede de bir kenara atar hayatlarını karartırdı” diye söz etmiş paşadan.
Margaret ile Fehim’in aşkı 1915 yılında “ Zar je Morala Doc” adı ile Sırpça olarak müzik literatürüne kazandırıldı. Rumca ve Sırpça versiyonları youtube ta bulunuyor. 1947 yılında ölen Muhlis Sebahattin bu eseri “Hatırla Sevgili” sözleri ile vals olarak Türk Müziğine kazandırdı. Benim 7-8 yaşlarında ilk öğrendiğim iki Türkçe Sanat müziğinden biri idi “Hatırla Sevgili, O mesud geceyi, çamların altında verdiğin buseyi”
Bu şarkı çapkınlıkları ile ünlü Adnan Menderes’e adapte edildi. Hikaye kötü de olsa eser güzel.
“ Beni mecnun ettin sen de olasın. Aşkımı inkar edersen Allahtan bulasın”
Sevgilerle,
M.Ünvan ATLI