İkizdereli Hanife Erdoğan: “Bir ağaç kesildi mi evladımızı kaybetmiş gibi oluyoruz. Ağaçları kesmek istiyorlarsa önce canımızı alacaklar”
Rize İkizdere’de taşocağı yapılmasına 16 gündür direnen köylülerden Hanife Erdoğan, RS FM’de Atilla Güner’le Akşam Postası’na konuk oldu. Erdoğan, “Bir ağaç kesildiği zaman ben evladımı kaybetmiş gibi hissediyorum. Bizim kolumuzu kanadımızı nasıl kırabilirler? Bu parti meselesi değil. İnsanları dinlemiyorlar. Ben derdimi devlete anlatamadıktan sonra beni kim dinler ki” dedi.
İşte Hanife Erdoğan’ın çarpıcı sözleri:
“Bu topraklar atalarımızdan, dedelerimizden kalan yerler. Ormanlarımızın peşkeş çekilmesini hiç istemiyoruz. Burada siyasi düşünce yok, rant var. Burada kazanan sadece Cengiz Holding. Doğa katlediliyor. Eğer bir yerde haksızlık varsa o haksızlığın karşısında hepimizin birlik olması gerekiyor. A partisi ya da B partisi beni hiç ilgilendirmiyor. Eğer ben ata topraklarıma sahip çıkamayacaksam ve bu benim olmayan emaneten aldığım toprakları çocuklarıma emanet edemeyeceksem hiç olmazsa bana kalan şekliyle çocuklarıma bırakabilmek isterim. Pandemiden dolayı yasak var ama kime var? Bizlere yasak var da orada çalışanlara neden yasak yok? Doğa katlediliyorsa ben oraya dağdan da bayırdan da olsa gitmek isterim. Biz toprağımıza sahip çıkmak istiyoruz. Bizim bakmaya kıyamadığımız ağaçlarımızı dozerlerle gelerek yerinden söküyorlar. Ben illa da İkizdere demiyorum, Güneysu’da da aynısını yaptılar Kazdağları’nda da aynısını yaptılar. Biz çok iyi niyetli insanlarız ama inat ettiğimiz zaman da inadından can verir mi insan? Eğer ağaçları kesmek istiyorlarsa önce canımızı alacaklar. Türkiye’yi neden 5 kişiye peşkeş çekiyoruz? neden Cengiz İnşaat her yerde kazanıyor? Bizim kolumuzu kanadımızı nasıl kırabilirler? Geçen gün bakan Hayati Yazıcı geldi ondan sonra burası daha çok karıştı. İnsanları dinlemiyorlar. Ben derdimi devlete anlatamadıktan sonra beni kim dinler ki?”
Takım tutar gibi parti tutulmaz
“Ben Rize, Güneysu ilçesindenim. Orada da kurulan HES’ler sonucu derelerimiz mahvoldu. Benim Soyadım Erdoğan. Sayın Cumhurbaşkanı ile aynı köydeniz ama akrabalığımız yok. Belki uzaktan dedelerden vardır… Yapılan her iyi işte arkasındayız ama yapılan yanlışları da söylemezsek biz, biz olmayız ki o zaman. Ben de diğerleri gibi olurum. Takım tutar gibi parti tutulmaz. Herkesin fikir özgürlüğü vardır ama benim sınırlarıma dayanana kadar. Belediye seçimlerinde o mercii yönetebilecek bir kişiyi seçemedikten sonra kabahatli benim, kabahat kimsenin değil.
Türkiye’nin her tarafından İkizdere’ye akın etmek isteyen insanlar var ve çok da haklılar. Ben ağaç yetiştiriyorum ve senelerce emek verdiğim bir ağacı gelip biri kezse ben çocuğuma zarar verilmiş gibi hissederim. Ormanlar bizim ciğerlerimiz, ciğerlerimiz bittikten sonra yaşamanın bir anlamı yok ki. Neden ciğerlerimizi söküp birilerine peşkeş çekiyoruz? Herkes elinden geleni yapsın. Yanlışın neresinden dönülürse kar. Ben umudumu hiçbir zaman kaybetmiyorum, kaybetmeyeceğim. Devletin beni koruması gerekir. Ne kadar acı nacak bir haldeyiz devlete karşı toprağımızı koruyoruz. Biz gelemeyelim diye yolları kapattılar ama bilemediler ki Karadeniz insanı keçi gibi dağlardan da gelir. Birisi düşerse hiç kimse başına basmazdı herkes kaldırmaya yeltenirdi kim diye bakmazdı, insan olduğu için, düştüğü için kaldırırdı. Biz o güzelliklerimizi kaybettik. İnsanların geçim sıkıntısı varsa sofraya ekmeğini koyamıyorsa o ülkeden daha hiçbir şey beklemeyin. Ben hala umutluyum. Muhakkak her gecenin bir gündüzü var, muhakkak güzel bir güneş vuracaktır o da hepimizin içini ısıtacaktır.”