UYGUR TÜRKLERİ: ÇİN’DE TÜRKLÜK, MÜSLÜMANLIK YOK EDİLİYOR, TÜRKİYE’NİN BU ZULME KARŞI BİR DURUŞ SERGİLEMESİNİN ZAMANI GELDİ DE GEÇİYOR
Gündem, ANKARA29.03.2021 11:10 ~ 29.03.2021 11:26
Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı baskılar ve insan hakları ihlalleri nedeniyle birçok ülke yaptırım kararı alırken, Uygur Türkleri Türkiye’den bu konuda somut adım atmasını istediler. Türkiye’de yaşayan ve kamplarda tutulan aile üyelerinden haber alamayan Uygur Türkleri, “Yaptırım kararlarını Batı’dan önce Türkiye’den beklerdik. Orada Türk ata yurdu ve kültürü yok ediliyor, insanlık, Türklük, Müslümanlık yok ediliyor. Türkiye’nin bu zulme karşı bir duruş sergilemesinin zamanı geldi de geçiyor” dediler.
DİLAN AYIRKAN
Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı baskılar ve insan hakları ihlalleri nedeniyle birçok ülke yaptırım kararı alırken, Uygur Türkleri Türkiye’den bu konuda somut adım atmasını istediler. Türkiye’de yaşayan ve kamplarda tutulan aile üyelerinden haber alamayan Uygur Türkleri, “Yaptırım kararlarını Batı’dan önce Türkiye’den beklerdik. Orada Türk ata yurdu ve kültürü yok ediliyor, insanlık, Türklük, Müslümanlık yok ediliyor. Türkiye’nin bu zulme karşı bir duruş sergilemesinin zamanı geldi de geçiyor” dediler.
Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine ve diğer Müslüman azınlıklara yönelik insan hakları ihlalleri uzun zamandır dünya gündeminde. ABD, Kanada, İngiltere ve Avrupa Birliği ülkeleri Doğu Türkistan’da uyguladığı baskılar ve insan hakları ihlalleri nedeniyle Çin’e yönelik yaptırım kararları alırken, Uygur Türkleri, Türkiye’den somut adım atmasını istediler.
Geçtiğimiz günlerde Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edildi. Bakan Wang Yi, Türkiye ziyareti kapsamında temaslarda bulunduğu sırada ise Doğu Türkistan’daki kamplarda tutulan ailelerinden haber alamayan Uygur Türkleri, Çin Konsolosluğu önünde eylem yaptı.
Türkiye’de yaşayan Uygur Türkleri ANKA’ya yaptıkları açıklamada, Batı ülkeleri tarafından Çin’e yönelik alınan yaptırım kararlarını ilk önce Türkiye’den beklediklerini, Türkiye’nin yaşananlara karşı tavrını ortaya koyması gerektiğini “Orada Türk ata yurdu ve kültürü yok ediliyor, orada insanlık, Türklük, Müslümanlık yok ediliyor” sözleriyle dile getirdi.
Uygur Türkleri, kamplarda kadınlara tecavüz edildiğini, insanların zorla fabrikalarda çalıştırıldığını, bazı ilaç ve iğnelerin kamplarda tutulanlar üzerinde denendiğini aktardılar.
“4 YILDIR ANNEMDEN HABER ALAMIYORUM”
Türkiye’de doktora yapan Uygur Türkü Rabigül Hacimuhammed, Doğu Türkistan’daki kamplarda tutulan annesinden 4 yıldır haber alamıyor. Yaptırım kararlarını ilk önce Türkiye ile Türk ve İslam Cumhuriyetleri’nden beklediklerini söyleyen Rabigül Hacimuhammed “Bugüne kadar net bir adım atılmadı. Türk ve İslam Cumhuriyetlerinin buna karşı uyanık olmasını, hassas davranmasını, yaptırım uygulamalarını çok isteriz. Eğer yapılmazsa bizim için çok büyük hayal kırıklığı olur. Çünkü orada insanlık, Türklük, Müslümanlık yok ediliyor. Şimdi ABD başta olmak üzere Kanada, İngiltere ve Avrupa ülkeleri Çin’in Doğu Türkistan’da yaptığı insan hakları ihlallerine karşı Çin’e yaptırım uyguladıklarını açıkladılar. Tutuklu insanlar arasında Türk pasaportu taşıyan vatandaşlar da var” dedi.
“İŞKENCE VE ZULÜM AKIL ALMAZ DERECEDE”
Kamplardaki işkencelerin akıl almaz derece olduğunu, orada tutulanların zorla fabrikalarda çalıştırıldığını ifade eden Hacimuhammed şunları anlattı:
“İnsan hakları kuruluşlarının ve diğer araştırmacıların bize temin ettiği bilgilere göre, kamplarda 3 milyondan 5 milyona kadar Uygurlar çoğunluk olmak üzere Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar gibi Türk asıllı halklar kamplarda tutuklu. Oradaki kamplarda insanlara neler yaptıklarını bizzat o kamplarda kalmış sonra da kamptan kurtulan birçok kişinin söylediğine göre kamplarda işkence ve zulüm insan aklı almaz derecede. En son BBC’nin yayınladığı habere göre kadınların sistematik tecavüze uğradığını öğrendik. Sürekli işkence yapıldığını öğrendik. Şu anda gündemde olan diğer konu toplama kamplarında fabrikalar açılmış ve insanları köle işçi olarak ağır şartlar altında çalıştırıyorlar. Ben de mağdur yakını olarak annem de orada olduğu için en çok endişe duyduğum konu bu. Mesela ilaçların insanlar üzerinde denendiği anlatılıyor.”
TBMM İNSAN HAKLARI KOMİSYONU’NA DA BAŞVURDU
İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Cevlan Şirmehmet de 2018 yılından beri Doğu Türkistan’daki ailesi ile iletişim kuramıyor. Türkiye’de okuduğu için annesi, babası ve kardeşi toplama kampına götürülen Şirmehmet’in annesi 2013 yılında Türkiye’ye geldiği için 5 senelik hapis cezasına çarptırılarak tekrar kampa götürüldü. Türkiye Dışişleri Bakanlığı ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na dilekçe vererek Çin’den ailesi hakkında bilgi alınması için talepte bulunan Şirmehmet, buradan da bir sonuç alamadı.
Dünyaca ünlü markaların Çin ile ilişkilerini kestiğini, birçok ülkenin Çin’e yaptırım uyguladığını belirten Şirmehmet, “Türkiye ile aynı kan ve kültürel bağa, aynı dini inanca sahibiz. Bu tür somut adımların en başta Türkiye’den atılmasını bekliyorduk. Ancak soykırıma, insanlığa karşı cinayete Türkiye devletimizden henüz resmi bir açıklama olmadı, somut adım atılmadı” dedi.
“DOĞU TÜRKİSTAN’DA İNSANLIĞA KARŞI CİNAYET İŞLENİYOR”
Uygur Türkü Şirmehmet, şöyle konuştu:
“Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında şu anda 3 milyondan fazla Uygur Türkü zulüm ve işkenceye maruz kalıyor. BBC’nin haberinde o toplama kamplarında Doğu Türkistanlı kızlara sistematik tecavüz uygulandığı gibi kan dondurucu olaylar yaşandığını resmi belgelerle, şahitlerle ispatlandı, tüm dünya kamuoyuna sunuldu. Kamplardaki insanların fabrikalarda köle işçi olarak çalıştırıldığını belgelerle açıklandı. Dünyaca ünlü markalar Çin ile olan ticari ilişkilerini kesti; AB ülkeleri, Kanada, ABD gibi batı ülkeler Çin’e yaptırım uyguladı. Orada soykırım, insanlığa karşı cinayet işlendiği konusunda kararlar alındı. Biz bunu Türkiye’den de bekliyoruz. Çünkü Türkiye ile aynı kan ve kültürel bağa, aynı dini inanca sahibiz. Bu tür somut adımların en başta Türkiye’den atılmasını bekliyorduk. Ancak soykırıma, insanlığa karşı cinayete Türkiye devletimizden henüz resmi bir açıklama olmadı, somut adım atılmadı. Bunu Türkiye devletinden talep ediyorum; Doğu Türkistan’da insanlığa karşı cinayet işleniyor. Fabrikalarda Doğu Türkistanlıların kanı ile üretim yapılıyor. Batı ülkeleri oradan ürün satın almayacakları ile ilgili yaptırım uyguladı. Aynı hassasiyeti Türkiye’den de bekliyoruz. Türkiye’de Çin ile ilişkileri olan şirketlerin Çin ile ticaret yaparken Doğu Türkistan’daki kardeşlerini göz önüne getirerek bir girişimde bulunmasını talep ediyorum.”
“O KAMPLARDA KIZ KARDEŞİM GİBİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞLARI DA VAR”
12 senedir Türkiye’de yaşayan Medine Nazimi’nin de kız kardeşi Çin’in Doğu Türkistan’daki kamplarında tutuluyor. Nazimi, Türkiye’de yaşayan kardeşinin hastalanan annesine bakmak için Çin’e gittiğini ancak bir daha Türkiye’ye dönemediğini söyledi.
2019 yılından beri kardeşinden haber alamadığını ifade eden Nazimi “Orada 35 milyon insanın hayatı, bir milletin yok oluşu söz konusuyken Türk ata yurdu ve kültürü yok edilirken Türkiye’nin bu zulme karşı bir duruş sergilemesinin zamanı geldi de geçiyor” dedi. Nazimi, şöyle devam etti:
“O toplama kamplarında 3 milyondan 5 milyona kadar Uygur, Kazak, Kırgız Türklerinin tutulduğu bilinmekte. Memleketimizde insanlık dışı zulüm yaşanmakta. Çin hükümeti biz Uygur, Kazak, Kırgız Türklerine insanlık dışı zulüm yapmaktadır. Gençlerimiz köle işçi olarak çalıştırılmakta, çocuklarımız annesinin kucağından kopartılıp birer Çinli olarak yetiştirilmekte. genç kızlarımız zorla Çinlilerle evlendirilmekte. Toplama kamplarındaki kadınlara ne olduğu bilinmeyen ilaçlar, iğneler yapılmakta. Toplama kampına alınan kadınlarımıza sistematik olarak tecavüz edilmekte, kadınlarımızın onuru yerle bir edilmekte. Halk böyleyken Türkiye Cumhuriyetimizin bu zulme artık dur demesinin zamanı geldi, geçiyor. Ben bu ülkenin onurlu bir vatandaşı ve bir Uygur Türkü olarak başta kız kardeşim Mevlüde Hilal olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmasına rağmen o toplama kamplarında tutulan Uygur Türklerinin devletimizin tarafından diplomatik girişimlerle kurtarılmasını, ülkesi Türkiye’ye getirilmesini talep ediyorum. Diğer ülkeler kendi vatandaşlarını nasıl o toplama kamplarından çekip aldıysa Türkiye’nin de aynı hassasiyeti göstermesini talep ediyorum. Biz devletimizin Çin ile olan ilişkilerinin bozulmasını istemiyoruz ama orada 35 milyon insanın hayatı, bir milletin yok oluşu söz konusuyken Türk ata yurdu ve kültürü yok edilirken Türkiye’nin bu zulme karşı bir duruş sergilemesinin zamanı geldi de geçiyor. Devletimiz bu zulme karşı tavrını ortaya koymalı. Kardeşlerine, soydaşlarına sahip çıkmalı.”