Baharın gelişini müjdeleyen birinci cemrenin 20 Şubat’ta havaya, ikinci cemrenin 27 Şubat’ta suya, üçüncü cemrenin 6 Mart’ta toprağa düştüğü varsayılır. Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmet Çetin, “Cemre, ateş anlamında, sıcak anlamında kullanılıyor, kor anlamına geliyor. Sadece kor anlamına mı, sıcaklık anlamına mı, hayır. Eski Yunan felsefecilerinden, İslam felsefecilerinden klasik felsefeye kadar olan her şeyde, bütün felsefi düşünürlerde 4 temel unsur var. Biz buna ’Anasır-ı Erbaa’ diyoruz” dedi.
Baharın gelişinin habercisi ’cemre’nin ilk havaya düşmesi bekleniyor. Halk kültüründe ’cemre’nin ne anlama geldiğini anlatan Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmet Çetin, her takvimin bütün toplumlarda mevsim değişimine göre ya da o yerin konumuna göre isim aldığını belirtti. Bunun kışın bitmesi, baharın başlangıcı veya yazın bitip güzün başlangıcı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Çetin, “Bütün bunların her bir kültür alanında, her medeniyet dairesinde farklı farklı adlandırmaları var. Cemre, ateş anlamında, sıcak anlamında kullanılıyor, kor anlamına geliyor. Sadece kor anlamına mı, sıcaklık anlamına mı, hayır. Eski Yunan felsefecilerinden, İslam felsefecilerinden klasik felsefeye kadar olan her şeyde, bütün felsefi düşünürlerde 4 temel unsur var. Biz buna ’Anasır-ı Erbaa’ diyoruz. Bizim burada konumuz olan ’cemre’ sıcaklık, ateş anlamına gelen ’cemre’, diğer o üç unsuru yani havayı, toprağı ve suyu tabiri caizse döllemesi onlarla birlikte olması tabiatın yeniden canlanmasının habercisinden başka bir şey değil” dedi.
Cemre ile ilgili bilgilerin Arap kaynaklarından geldiği görünse de İslamiyet öncesindeki Türk toplumu içerisinde de olduğu bilgisini veren Prof. Dr. Çetin, “Zaman dönümü, mevsim değişimi, mevsimler arasındaki kutlamalar, birtakım özel günler kendine göre anlamlar ifade ediyor. Cemre de bunlardan bir tanesi. Çeşitli kaynaklar bunun Moğollar’ın arasında da bulunduğunu söylüyor. Moğollar’da da ’cemre’nin ’cemre’ olarak geçtiğini, bunun Arapça’dan geldiğini vesair ifade ediyorlar” ifadelerini kullandı.
“BU CİVARLARDA KURBAĞA YUMURTASI ’CEMRE’ OLARAK ADLANDIRILIR”
Şubatın 2’nci haftasından itibaren yavaş yavaş mevsim değişiminin başladığını dile getiren Prof. Dr. Çetin, kışın hükmünün bittiğini, kışın sonlanmasının habercisi olarak yavaş yavaş havaların ısınmaya başladığını bildirdi. Prof. Dr. Çetin, cemrenin kimi görüşe göre topraktan çıktığını, kimi görüşe göre ise toprağa doğru indiğini söyleyerek, “Bizim görüşümüz ’cemre’nin havaya düşmesi yani havanın ısınması. Daha sonra o toprağa düşecektir, toprağı ısıtacaktır. Daha sonra suya düşecektir, suyu ısıtacaktır. Bu, yavaş yavaş havanın ısınması, arkasından toprağın ısınması, toprağın ısınmasıyla beraber yeniden toprağın canlanması, ağaçların canlanması demektir. ’Cemre’ insan hayatında çeşitli toplumlarda farklı isimlerle de olsa kutlamalara, çeşitli pratiklere sebep olur. Anadolu sahasında ’cemre’yle ilgili inanışlar çok yoğun. Mesela Sivas civarında daha önce rüzgarın ters poyrazın esmesiyle beraber uğur getirsin diye bu mevsimde yel hediği ya da yel ekmeği pişirilir. Yüksek yerlerde, dam üstlerinde yel ekmeği pişirilir ve dağıtılır. ’Cemre’nin suya düşmesi Uşak’ta, Kayseri’de, Denizli’de rahmetli Erman Artun’un tespitleri, Gürbüz Erginler’in tespitleri bu civarlarda kurbağa yumurtası ’cemre’ olarak adlandırılır. Bu artık kurbağa yumurtası yani suyun ısınmasıyla beraber suda da canlanma başlıyor. Hal böyle olunca da kesinlikle kış bitmiştir, soğuklar bitmiştir ve hava ısınmış, artık mahsul topraktan çıkmaya başlamıştır. Hayvanlar yeniden üremeye başlamıştır. Daha da önemlisi yine Anadolu sahasında koyun yüzü denilen bir kavram var. Kuzunun ana rahmine düşmesinin 100’üncü günü olan şubat ayının 2’nci veya 3’üncü haftası Anadolu’nun muhtelif yerlerinde bununla ilgili kutlamalar yapıldığını da hatırlatmakta fayda var” açıklamasında bulundu.