Gine açıklarında kaçırılan gemide görev yapan İzmirli gemici Erdi Akman, saldırının detaylarını ve götürüldükleri adada esaret altında geçen 21 günü anlattı. Akman, tutkunu olduğu Göztepe’nin tişörtünü de yaşanan ilginç diyalog sonucu korsanlardan geri aldı.
Geçtiğimiz haftalarda Batı Afrika ülkesi Gine açıklarında mürettebatı Türklerden oluşan Liberya bayraklı Mozart isimli bir gemi Nijeryalı korsanlar tarafından kaçırılmış, personel rehin alınmıştı. 19 mürettebatlı gemiye yapılan baskında Azerbaycanlı 2. Mühendis Farman Ismailov hayatını kaybetmişti. Gemide kalan 3 mürettebat Gabon’un başkenti Livrevil’den kalkan uçakla yurda dönerken, Dışişleri Bakanlığı ve şirket yetkililerinin çabaları sonucu kurtarılan 15 Türk gemici de 21 gün süren esaretin ardından yurda getirildi. Ailesine yeniden kavuşmanın sevincini yaşayan İzmirli gemici Erdi Akman, yaşadıklarını İhlas Haber Ajansı’na anlattı.
Yerel saatle sabah 06.00 sıralarında gemide alarm çalmaya başladığını anlatan Erdi Akman, “Gemide daha önce oluşturulan saklanma noktamıza gittik. Burada bekledik. Gemi kaptanı da hemen saklanma yerine geldi. Çelik kapıyı da kapattık ama çok kısa süre sonra yerimizi tespit ettiler. Kapıya ateş etmeye başladılar ve 1 arkadaşımız ayağından yaralandı” diyerek korsanların 6 saatten fazla kapıyı açmaya çalıştıklarını anlattı.
Bir süre sonra korsanların taş motoruyla kapıyı kesmeye başladıklarını kaydeden Akman, “Keserken açılan delikten içeriye rahatça ateş etmeye başladılar. 2. mühendis arkadaşımız benim yanımdaydı, o sırada vefat etti. Son yarım saatte sinirli bir şekilde bağırmaya başladılar. Gemi kaptanı ‘teslim olalım’ derken adam çok sinirli bir şekilde ‘ben alacağım onları’ dedi. 15 kişi bota indirdiler bizi. 3 kişi gemide kaldı. Bizi yaklaşık 10 saat mesafedeki kendilerinin ada dediği yere götürdüler. Sular yükselince ada, alçalınca yarımada olan bir yermiş burası. 21 gün burada kaldık. Bize pirinç, makarna ve su verdiler” dedi.
“BU ULUSLARARASI BİR TİCARET”
Sanılanın aksine korsanların kendilerini darp etmediğini söyleyen Akman, “Adamlar bizi kaçırdı tabii ki ittirecek ama asla dayak olmadı. Aksine psikolojik baskı vardı. İlk 5 gün kimseyle temas kurmadılar bilerek. Biz iyiydik ama ailelerimiz ne durumda onu düşündük hep. ‘Bizim amacımız ticaret, biz ticaret yapıyoruz, bu uluslararası bir ticaret’ dediler. Bu bizim için çok sinir bozucu bir şeydi” diye konuştu.
“ONUN BENİM İÇİN MANEVİ DEĞERİ VAR”
Gemideki ilk kamarada kaldığını anlatan Akman, “İlk oraya girip tüm eşyalarımı almışlar. Bir korsanın üzerinde Göztepe tişörtümü gördüm. Adama ‘Bana geri verir misin’ dedim. ‘Ne yapacaksın’ dedi. ‘Onun benim için manevi değeri var. Senin için maddi değeri yok, verirsen mutlu olurum’ dedim. Ben zaten giymek için değil, onu orada bırakmamak için aldım. Bizde bir arma sevdası var. Son gün verdi bana, ben de yanımda getirdim. Yanımda getirdiğim tek şey o tişörttü” dedi.
“HER 5 GÜNDE BİR KİŞİYİ ÖLDÜRÜRÜM DEDİ”
Kaçırılışlarının 5. gününde korsanların şirket yetkilileriyle telefonda konuştuğunu dile getiren Akman, “Bu pazarlıkları uzatmayacağız, her 5 günde bir kişiyi öldürürüm dedi. Pazarlıkların tıkandığı noktada herhalde ‘bugün parayı getirmezseniz bir kişiyi vuracağım’ dedi. Öldürecek herhalde bizi diye düşündük. Başımızda silahlı 10 kadar korsan vardı sürekli. Perşembe günü ‘yarın gidiyorsunuz’ dediler. Bizi bota aldıklarında ‘Botta eğileceksiniz, kafanızı çıkarmayın, burada başka korsanlar var. Sizi bizim elimizden alabilirler’ dediler. Hiçbir şey bitmiş değildi. Şirket yetkilileri parayı getirdikten sonra paraları üzerimize basarak saydılar. Paranın sahteliğini kontrol ettiler, saydılar, bizi diğer bota bindirdiler. Sonra rahat bir nefes aldık” şeklinde konuştu.
“BÜYÜKELÇİLİĞE GİDİNCE HERKES YERİ ÖPTÜ”
Bu olayın ardından mesleğini bırakmayı düşünmediğini söyleyen Erdi Akman, “Hiçbir denizci ‘ben bu mesleği bırakıyorum’ diyemez. Bu bir kazaydı. Bizim mesleğimizde var olan şeyler bunlar. Bizim mesleğimizin zorluğu sadece fırtınalar değil. Ama en azından korsanların olduğu bölgelere gitmem artık. Büyükelçiliğe gidince herkes yeri öptü. Çünkü orası da bizim toprağımız. Mevlüt Çavuşoğlu’nu karşımızda görmemiz bizim için bir gururdu. Kendisine çok teşekkür ediyoruz bu süreçte sağladığı destekler için” dedi.