Emin DEMİREL/
Özellikle erkeklerin daha çok yoğunlukta tutkun olduğu spor dalı futbol.. Ben de emsallerim gibi, çocuk yaşlarımda ve gençliğim de sokak takımları kurarak imkanlarımız çerçevesinde futbol oynadım. Fakat hiç bir zaman bu oyun, arkadaşlarım kadar benim ilgimi çekmedi.
Futbol benim için savaşmak, yırtınmak, arkadaşlarından daha değerli olmak değildi. Hiç bir zaman bu olguda bulunmadım. Neticede, bir taraf galip gelecek. Tabi ki kendi takımının galip gelmesini istersin. Geçici bir mutluluk ta hissedersin. Ama yenilmek de dünyanın sonu değil. Hayatta çok daha önemli şeyler var. Futbol veya bir kulüp asla benim için vazgeçilmez bir tutku veya yaşam tarzı olmadı..
Bu yazıda fotoğraflarını kullandığım halı sahaların açılmasıyla birlikte, “ ter atmak, spor yapmak” amacıyla zaman zaman top koşturduk. Gazete ve televizyonlarda polis muhabirliği yaptığım sırada Edirnekapı’daki Dinarsu Halı Sahası’nda her hatfta oynardık. Polis amir ve müdürleri ile başkanlığımı yaptığım Güvenlik ve Hukuk Muhabirleri Derneği’nin kurduğu takımlarımız kıyasıya mücadele ederlerdi. Neticede kaybeden bir tepsi baklavayı etirecekti!..
“Müthiş futfol hayatım” bu kadardı. Ama kaderde klüp yöneticiliği de varmış. Hayatımın büyük bölümünü, özellikle gençliğimi geçirdiğim Topkapı (O yıllarda, hastaneler – yurtlar bölgesi ve otogarların bu bölgede bulunması nedeni ile İstanbul’un en önemli semti idi.) yıllar sonra yeniden beni yeniden “ bağrına bastı”!. Nasıl mı? Diye soracak olursanız, konu tamamen futbolla ilgili. Hakbuki benim “fransız” olduğum konulardan biriydi. Fanatik Beşiktaşlı, çocukluk arkadaşım Faruk Kolbasar ile Naim Aras abimiz gibi bilgim de yoktu. Hala da yoktur. Bir Fenerbahçeli olarak beş oyuncu dahi sayamam, ama 6-0 ‘lık Galatasaray maçını da unutamam. Netice de oğlum Kaan ile gittiğin ender maçlardan biri idi.
Konuyu dağıtmadan, Topkapı’ya dönelim. Yıl 2008. Fatih Altaylı’nın başında olduğu Haber Türk’ teyim. Bir gün can dostlarımdan Kaleiçi’nde oteli olan Yusuf Yavuz ile Emniyet Müdürü Ömer Yıldız Topkapı Spor’un başına geçmemi istediler. Meğer, benim haberim yok ama, bütün Topkapı’nın ileri gelenleri bu kararı almışlar ve beni ikna edeceklerini düşündükleri Yusuf Yavuz ile Ömer Yıldız’dan rica etmişler; “ Sizi kırmaz….”
Tabi ki, teklifi alınca şaşırdım. Böyle bir şey mümkün değildi. İşimden dolayı kulüple ilgilenmem, zaman ayırmam imkansızdı. Futboldan da onların anladığının yarısı kadar bile bilgi sahibi değildim.
Ama ısrarlar sonucu bir yıl süre ile başkanlık yaptım. Topkapı Spor Klubü’nün 1920 yılında kurulduğunu öğrenince işe arşivi kurcalamakla başladım, fakat bir tek evrak yoktu. Gazeteciliğin getirdiği dürtü ile epeyce bilgi topladım. Kulübün ilk kuruluş amacı Milli Mücadele’ye katkıda bulunmak idi. İstihbarat faaliyetleri vs. Hepsini arşivlerden buldum. O yıl 1. Amatör’de bulunan Topkapı Spor namağlup bir sezon geçirerek Süper Amatör Lig’e yükseldi.
Topkapı Spor’un logosunu değiştirerek, halen günümüzde kullanılan şekle getirdik. Rahmetli Murat Göğebakan’a marş bestelettik. Web sitesi oluşturduk, geceler düzenledik. Klüp binasını yeniledik, otobüs aldık vs. vs. Kulüp belki de tarihinin en güzel günlerinden bir sezon yaşadı.. Yaşattıysam ne mutlu bana..
İşte benim Topkapı Spor’ daki futbol maceram.. Bu bağlamda , Şimdiki başkan sevgili kardeşim, çocukluk arkadaşım Turan Durmuş’a da başarılar dilerim..