Mayis Alizade Independent Türkçe için, Turan Haber Ajansı ve ASTNA Analizler Merkezi İmtiyaz sahibi Mehman Aliyev ile Azerbaycan’ın başkent Bakü’de düzenlenen COP 29’u konuştu
Yani ülkeye Kovid’i, kara sınırlarından girip-çıkan Azerbaycanlıların ta kendileri getirebilir.
Zirve toplantısının açılışında Batılı ülkelerin artık alışık hale geldikleri salvoları bir kez daha yağdıran devlet başkanı Aliyev, iklim sorunlarının çözülmesine önemine vurgu yaparken, “Petrol Allah’ın bize armağanı” demeyi bu kez de ihmal etmedi.
Ancak Allah’ın petrolü kime -topluma mı, yoksa başta Aliyev ailesi olmak üzere belirli bir gruba mı emanet ettiğini bu kez de açıklamadı.
Aslında açıklamasına ihtiyaç da yok, görünen köy kılavuz istemez.
Batılı ülkeleri bir yana koyun, COP 29’a Çin ve Hindistan liderlerinin katılmaması Bakü’nün moralini bozdu mu?
Azerbaycan’ın hedefleri neydi, işler nasıl yürüyor?
COP 29’u yakından izleyen Azerbaycan’ın tek bağımsız medya kurumu Turan Haber Ajansı ve ASTNA Analizler Merkezi İmtiyaz sahibi Mehman Aliyev Independent Türkçe‘ye değerlendirdi.
“Azerbaycan yönetimi COP 29’u, fosil yakıt ekonomisinden yenilenebilir enerjiye geçiş aşamasında bir propaganda platformu olarak kullanmaya çalışıyor”
Mehman Aliyev, “Büyük koltukludan küçük koltuklusuna 40 binin üzerinde insana davetiyenin gönderilmesine rağmen, 11 Kasım’da Bakü’de başlayan BM İklim Zirvesi COP 29’a katılımın 30 binde kalmasını ‘dakika bir gol bir’ olarak nitelendirmeli mi? Küresel iklim çalışmalarına sadakatini sergileme ve Bakü’yü ‘yeşil enerji’ merkezlerinden biri gibi sunma niyetini gerçekleştirme gayretleri Azerbaycan yönetiminin ana amacı olmasına rağmen, Dünya’daki gelişmeleri yönlendiren çok az şahsiyetin toplantıya teşrif etmesi işin başından itibaren moral kaybına yol açtı. Çin ve Hindistan gibi çevreyi en çok kirleten ülkelerin liderlerinin çeşitli bahanelerle COP 29’a katılmamaları daha büyük sıkıntılara yol açtı” dedi.
“Her şeye rağmen Azerbaycan yönetimi COP 29’u fosil yakıt ekonomisinden yenilenebilir enerjiye geçiş aşamasında bir propaganda platformu olarak kullanmaya çalışıyor” diyen Mehman Aliyev, sözlerine şıunları ekledi:
AB ve ABD’nin iklim konusundaki siyasetçileri, bürokratları ve uzmanları Azerbaycan’ın yeşil enerji projeleriyle ilgilenirken, iş yine dönüp dolaşıp belirleyici ülke liderlerinin toplantıya katılmamaları noktasına geldi. Devlet başkanı Aliyev’in, başta Fransa olmak üzere etkili ülkelere artık kaçıncı kez yağdırdığı salvoların, toplantının amacıyla ne ölçüde ilintili olduğu ise pek anlaşılamadı.
“Yorumcular, somut mali destekten mahrum projelerle ilgili ihtiyatlı konuşulmasını tavsiye ediyorlar”
Konuşmasında Aliyev’in, uluslararası kamuoyunun çoğunluğunun iklim krizinin aciliyetini kabul etmesine rağmen bazı ülkelerin Bakü Zirvesi’ni ön plana almamalarını eleştirdiğini vurgulayan Mehman Aliyev, “Kapalı toplantılardaki yaklaşımları yorumlarken Azerbaycanlı yetkililer ümitli olduklarını ve Avrupa ile Orta Doğu ülkeleriyle iş birliği imkanlarının geliştirilmesine dikkat çektiler. Bakü Zirvesi’ndeki müzakerelerin ana konularını teşkil ederken Azerbaycan, kendini Hazar bölgesindeki yeşil enerji dönüşümünün önderi olarak lanse etmekle yetinmeyip, rüzgar ve güneş enerjisi projelerinin üzerinde durdu. Müzakerelerden 2030 yılına kadar Azerbaycan’ın temiz enerji ihracatçısı olmayı hedeflediği anlaşıldı. Fakat gözlemciler, yoğun diyalog ortamına rağmen, retorik ile gerçekçi yükümlülükler arasında boşluklar olduğunu belirtiyorlar” dedi.
Mehman Aliyev, sözlerine şunları ekledi:
Birkaç ufak ülke, zengin ülkelerin somut mali desteklerinin olmamasından tedirginlik ifade ederken, devlet başkanı Aliyev’in ‘Allah’ın bize armağanı’ şeklinde lanse ettiği petrol zengini bir ülke olmasına rağmen Azerbaycan da uluslararası mali desteğe, yatırım ve teknoloji ithalatına ihtiyaç duyduğunu ifade etti. Müzakereler, özellikle yeni partnerlerin ortaya çıkmasında belirli sonuçlara varılmasını sağladı. Burada örneğin, Avrupa’nın enerji şirketleriyle Azerbaycan’ın yenilenebilir enerjiye ilişkin imzaladığı kontratları göstermek mümkün. Fakat her şeye rağmen yorumcular somut mali destekten mahrum projelerle ilgili ihtiyatlı konuşulmasını tavsiye etmekteler.
“COP 29 katılımcıları, anlaşmaya nihai şeklini vermek için çalışmaları 22 Kasım’a kadar sürdürecekler”
BM’nin COP 29 İklim Zirvesi’ne sunulan yeni finans projesinin hacmi 1,3 trilyon dolar olarak öngörüldüğünü belirten Mehman Aliyev, “Gelişmiş ülkelerin desteğiyle hazırlanmış proje, birkaç tartışmalı konunun bulunmasına rağmen en yoksul durumdaki ülkelerin ihtiyaçlarının karşılanmasını öngörüyor. Başta Afrika ülkeleri olmak üzere en az gelişmiş ülkelere 220 milyar dolarlık yardım yapılması öngörülüyor. COP 29 katılımcıları, anlaşmaya nihai şeklini vermek için çalışmaları 22 Kasım’a kadar sürdürecekler” diye konuştu.
“Azerbaycan iktidarının tüm bunları asla dikkate almaması, zirve sonrasına ilişkin endişeleri artırıyor”
Mehman Aliyev, “Zirve toplantısı sona yaklaştıkça, Azerbaycan’da hapiste bulunan bilim insanlarının, gazeteci-yazarların, siyasi faaliyet gösterenlerin, din insanlarının akıbeti daha fazla gündeme geliyor ve gelecektir. Toplantı öncesinde, başta ABD Dışişleri Bakanlığı olmak üzere, AB, AKPM, uluslararası insan hakları örgütleri Bakü’ye sayısız çağrılar yaptı, Avrupa Parlamentosu yaptırımlar uygulanmasını kararlaştırdı. Ancak Azerbaycan iktidarının tüm bunları asla dikkate almaması, zirve sonrasına ilişkin endişeleri artırıyor”
“Azerbaycan iktidarının siyasi tutuklular konusunu bu kez de uluslararası ilişkilerin koşulu haline getirme niyetinde olduğunu görüyoruz” şeklinde konuşan Mehman Aliyev, “Devlet başkanı Aliyev, özellikle Fransa ve Hollanda’nın, COP 29’u fırsat bilerek Azerbaycan’a karşı boykot hareketlerini genişletmeye çalışmakla suçlarken, Hollanda ve Almanya’nın ‘kendi ülkelerindeki gerilimli durumları’ sebep göstererek Zirve’ye katılmamaları bir yana, yöneltilen suçlamalar yüzünden Fransa Çevre Bakanı Panniere Rounachere Bakü toplantısına katılmaktan vazgeçti”
Mehman Aliyev, sözlerini şöyle sürdürdü:
Zirve çerçevesinde Azerbaycan’ın Batı’yla ilişkilerinde dikkati çeken en önemli nokta, Batı’nın bu ülkedeki insan hakları kavramına, bilim insanlarının, gazetecilerin, yorumcuların, siyasi faallerin ve din insanlarının tutukluluk hallerini ilgi alanından asla çıkarmaması ve Azerbaycan’a baskı aracı olarak kullanmayı sürdürmesidir. Oysa bugüne kadar Azerbaycan’ın Batı’yla ilişkileri hep enerji temini ve güvenliği ile istikrar kavramları üzerinde kurulmuştu. COP 29’un bu konularda bir milat teşkil edip etmeyeceği henüz belli değil.
Evet, COP 29’un başlamasından önce siyasi tutuklular konusu hangi ölçüde gündemi işgal ettiyse, bitişinden sonra da aynı ölçüde işgal edeceği muhakkak.
Onun için, örneğin Aliyev’in danışmanı Hikmet Hacıyev’in “Azerbaycan’da siyasi tutuklu bulunmamaktadır” sözüne Türkiye’de ve uygar dünyada sadece Kadir İnanır.
Görünen manzara, Azerbaycan yönetiminin bu kez kendi ülkesinde gerçekleştirdiği bir uluslararası toplantıyı alışveriş objesine çeviremediğini ortaya koyuyor.
Siyasi tutuklular için olumlu bir durum sayılsın mı?
Cumhurbaşkanına bağlı Sosyal Araştırmalar Merkezi Başkanı, milletvekili, kendisini göreve atamış İlham Aliyev’e karşı geçen 7 Şubat’ta Cumhurbaşkanı adayı olma cesaretini göstererek yüzde 2,2 oy alan Zahid Oruc’a soracağım.
7 Şubat’ta İlham Aliyev yüzde 93 oyla görev süresini beşinci kez uzatmıştı…
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Kaynak: Independent Türkçe