Türkiye, hava savunma alanındaki teknolojik gelişmelerine bir yenisini daha ekleyerek SİPER Ürün-2 sistemi ile önemli bir adım attı. Savunma Sanayii Başkanlığı, ASELSAN, ROKETSAN ve TÜBİTAK SAGE ortaklığında yürütülen proje kapsamında, uzun menzilli bölge hava ve füze savunma sistemi SİPER’in test atışı 12 Eylül 2024 tarihinde Sinop Test Merkezi’nde başarıyla gerçekleştirildi.
Shiftdelete.net’in haberine göre; SİPER Ürün-2 sistemi, Atış Kontrol Merkezi, Veri Bağı, Füze Fırlatma Sistemi ve SİPER Ürün-2 Füzesi kullanılarak yapılan test atışında hava tehditlerine karşı caydırıcılık ve engelleme kabiliyetini kanıtladı. Test atışının ardından açıklamalarda bulunan Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, SİPER Projesi’nin stratejik tesislerin uzun menzilde ve yüksek irtifada hava tehditlerine karşı korunmasında önemli rol oynayacağını vurguladı.
Prof. Dr. Görgün, SİPER’in savaş uçakları, seyir füzeleri ve havadan karaya mühimmat gibi çeşitli hedeflere karşı etkili olacağını, gelecekte ise balistik füzelere karşı angajman yeteneği kazandırmayı hedeflediklerini belirtti. Ayrıca bu sistemin Türkiye’nin milli savunma kabiliyetlerini artırarak hava sahasını daha güvenli hale getirme noktasında önemli bir adım olduğunu ifade etti.
SİPER’in bu başarılı test atışı, sistemin operasyonel kabiliyetlerinin geliştirilmesi için önemli veriler sağladı. Proje kapsamında SİPER Ürün-1 sisteminin 2024 yılı sonunda Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine kazandırılması hedefleniyor. SİPER’in bu versiyonu, stratejik tesislerin hava savunmasında kritik rol üstlenecek ve Türkiye’nin hava savunma ağını güçlendirecek.
Çoklu angajman ve ardışık ateşleme kabiliyetine sahip olan SİPER, uzun menzilde geniş bir hava tehdit setine karşı engelleme yapabiliyor. Ayrıca zorlu hava koşullarında görev yapma kapasitesinin yanı sıra dost düşman tanıma (IFF) ve çift yönlü füze iletişimi gibi modern hava savunma özelliklere de sahip.
Genel olarak baktığımızda ise gönül rahatlığıyla SİPER’in S-400, Patriot ve SAMP-T gibi dünyaca ünlü hava savunma sistemleriyle rekabet edebilecek kapasitede geliştirildiğini söyleyebiliriz. Türkiye’nin savunma sanayisinde yerli ve milli çözümler geliştirme konusundaki kararlılığı, bu projeyle bir kez daha kanıtlanmış oldu.