Avukat Dr. Selim Sarıibrahimoğlu’nun titizlikle hazırladığı dilekçe, UEFA’nın sorumluluklarını hatırlatmayı ve adil bir karar alınmasını amaçlıyor – Merih Demiral’ın cezası kaldırılmalı ve maç tekrarlanmalı talebini içeriyor – Aksi takdirde Sarıibrahimoğlu İsviçre Savcılığı’na başvurulacağı ve hukuki süreç başlatılacağını açıkça belirtiliyor –
Avukat Dr. Selim Sarıibrahimoğlu, uluslararası hukukta geniş deneyime sahip, çeşitli ulusları temsil eden ve Türk ve uluslararası makamlar önünde yasal haklarını koruyan deneyimli bir avukattır. 1976 yılından bu yana Ankara, İstanbul ve İzmir’de faaliyet gösteren, Türkiye merkezli bağımsız, tam hizmet veren Sarıibrahimoğlu Hukuk Bürosu’nun kurucusudur. Sarıibrahimoğlu, hukuki hizmetlerin yanı sıra yatırım danışmanlığı ve çeşitli diplomatik misyonlara hukuk danışmanlığı da yapmaktadır. Özellikle Avrupa Birliği Komisyonu’na ve Türkiye’deki büyükelçiliklere ve başkonsolosluklara hizmet vermektedir.
Avukat Dr. Selim Sarıibrahimoğlu, UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası çeyrek finalinde Hollanda ile oynadığımız maçta Merih Demiral’a yönelik haksız, hukuksuz ve eşitliğe aykırı muamele sebebiyle hukuki süreç başlatma kararı almıştır. Sarıibrahimoğlu, geçtiğimiz günlerde UEFA’ya ilettiği dilekçesinde olayları detaylı bir şekilde ele alarak, hukuksal temelleri vurgulamış ve Merih Demiral’ın cezasının kaldırılmasını ve maçın tekrarlanmasını talep etmiştir.
Dr. Selim Sarıibrahimoğlu ülkece büyük bir heyecanla takip ettiğimiz UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası’nda Hollanda ile çeyrek final müsabakamızda yapılan haksız, hukuksuz ve eşitliğe aykırı muamele sebebiyle hukuki yollar ile hakkımızı savunmak adına geçtiğimiz günlerde olayları tek tek ele alarak en ince detaylarına kadar açıklayarak hazırladığı dilekçeyi UEFA’ya iletmiştir.
Dr. Selim Sarıibrahimoğlu elektronik ortamda dilekçe başvurusunun teyit etmek için UEFA iletişim kurmuş ve konunun inceleneceği bilgisine ulaşmıştır.
Kısacası Avukat Dr. Selim Sarıibrahimoğlu UEFA’nın sorumluluklarını hatırlatmayı ve adil bir karar alınmasını sağlamayı amaçlamıştır. İşte meraklı https://turkulak.com.tr/ okurları için Dr. Selim Sarıibrahimoğlu’nun dilekçe detayları ;
Sayın UEFA Başkanı Aleksander Čeferin,
2 Temmuz 2024 tarihindeki mücadelede ortaya koyduğu önemli performans ile Türkiye Milli Takımı’nın almış olduğu galibiyetin mimarlarından olan ve bir sonraki mücadelesinde de en önemli kozlarından biri olacak olan Merih Demiral bu maçta atmış olduğu golden sonra yaşamış olduğu gol sevinci gerekçe gösterilerek UEFA’nın daha önce yerleşmiş bulunan yönetmelik ve uygulamalarının aksi yönünde hukukun temel kuralı olan eşitlik ilkelerine aykırı olarak tarafınızca iki maç men cezası verildi. 5 Temmuz 2024 tarihinde, yani Türkiye’nin son 8 mücadelesinden sadece bir gün önce verilen kararda Merih Demiral’ın UEFA Disiplin Yönetmeliği’nin “Genel Davranış İlkeleri” Başlıklı 11. maddesine aykırılık teşkil edecek şekilde davrandığı iddia edilmekteydi. Verilen karar Merih Demiral tarafından yapılan sözde ihlalin niteliğini açıklamamakta ve kararın keyfi bir şekilde verildiğini ortaya koymaktadır. Hukuki açıklamaları itibariyle verilen cezayla orantılı olmayan bu karar muhtelif açılardan büyük haksızlıklar içermekte olup maalesef futbol dışı bir unsur teşkil etmektedir. Söz konusu karar, eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmekte olup Türkiye Milli Takımı’nın performansını yadsınamayacak surette etkilemiştir. Bu noktada verilen kararın içerdiği haksızlık unsurlarını genel başlıklar halinde açıklayacak olursam;
- A) Ağır ihlaller içeren ya da aynı nitelikteki davranışlara verilen kararlara karşı, itirazıma konu yaşanan olayla aynı minvalde bir ceza verilmemiş olması adilane bir merci olma anlayışı ile bağdaşmamaktadır.
UEFA çatısı altında sürdürülebilir bir futbol ortamının sağlanabilmesi, UEFA’nın belirli temel ilke ve esaslar çerçevesinde hareket etmesine bağlıdır. Aksi halde ortaya çıkabilecek keyfiyet ve belirsizlik UEFA’nın kapsayıcı çatı olarak yer almasını sağlayan itibarının ve kendisine duyulan güvenin zedelenmesi sonucuna yol açabilecektir. Bu ilkelerden en temeli de UEFA çatısı altında yer alan Kulüp ve Milli Futbol Takımlarına eşit şekilde davranılması ve eşit imkanların sağlanmasıdır. Bu ilke gerçekleştirilmeden UEFA’nın temel hedefi olan futbolun yaşatılması ve oynatılması amacına ulaşılması da mümkün olmayacaktır.
Bu anlayıştan hareketle itirazıma konu cezai yaptırım incelendiğinde yaptırımın eşit davranma yükümlülüğünü açık bir şekilde ihlal ettiği, bir Milli Futbol Takımı’na futbol dışı bir nedenle insan haklarına aykırı bir şekilde futbol engeli çektiği görülmektedir. Bununla ilgili olarak UEFA’nın daha önce yaşanan olaylara ilişkin tutumunun değerlendirilmesi eşit davranma yükümlülüğüne uyulup uyulmadığını tespiti adına büyük önem arz etmektedir.
- UEFA’nın üst kuruluşu FIFA 2006 Dünya Kupasında Almanya ile Arjantin arasında oynanan çeyrek final maçında atmış olduğu penaltı golünün ardından gol sevinci olarak “Nazi Selamı” olarak adlandırılan işareti yapmış ancak böyle bir ceza almamıştır.
- 2018 Dünya Kupası’nda Sırbistan-Kosta Rika maçında “Çetnik Selamı” veren Aleksander Kolarov’a ceza vermemiştir.
- 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası elemeleri kapsamında 17 Ekim 2023 tarihinde oynanan Sırbistan – Karadağ maçından sonra kameralara “Çetnik Selamı” veren Dusan Tadic de herhangi bir ceza ile karşı karşıya kalmamıştır.
- UEFA ayrıca 2018 Dünya Kupası öncesi Sırbistan Milli Takımı ile ilgili yayınladığı bir makalede de Sırp futbolcuların karşılaşma sonrası toplu halde “Çetnik Selamı” verdiği fotoğrafı kullanmıştır.
“Çetnik Selamı” Kosova üzerindeki Sırbistan üstünlüğüne vurgu yapan, Sırp milliyetçileri tarafından kullanılan bir işaret olarak bilinmektedir. Buna göre “Bozkurt İşareti”nin aksine ayrıştırıcı ve bir kitleyi aşağılayıcı anlama gelebileceğine dikkat edilmelidir.
- 2018 Dünya Kupası’ndaki İsviçre-Sırbistan maçında, Arnavut asıllı futbolcular Granit Xhaka ve Xherdan Shaqiri’nin attıkları gollerden sonra Arnavutluk’un sembolü olan “çift kartal” işaretini yapmaları neticesinde futbolculara herhangi bir men cezası verilmemiştir.
- 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’ndaki İngiltere – Slovakya maçında attığı gol sonrasında Slovakya yedek kulübesine yönelerek cinsel organını tutan Jude Bellingham hakkında verilen bir maçlık men cezası ise bir yıl ertelenmiştir.
Yukarıdaki örneklerde de görüldüğü üzere, bir milletin kültürel değeri olmayı aşan ve başka bir milleti aşağılama anlamı içeren davranışların dahi men cezası yaptırımı ile karşılaşmadığı görülmektedir. Yine dünyanın neresinde olursa olsun temel ahlak kuralları ile bağdaşmayacak bir gol sevinci karşısında Jude Bellingham’a verilen cezanın yalnızca bir maç men cezası olması ve olayımızın aksine derhal uygulama bulmaması uygulanan çifte standardın yansımasıdır.
Bütün bu uygulamalara rağmen yaklaşık 2000 yıldır Türk kültürünün köklü bir sembolü olan ve hiçbir grubu aşağılama amacı taşımayan “Bozkurt İşaretinin” yapılması sonucu derhal uygulanmak üzere iki maç men ceza yaptırımı uygulanması adil ve eşit bir yaklaşım anlayışıyla bağdaşmamakta olup UEFA’nın futbolseverler nezdindeki itibarını oldukça olumsuz bir şekilde etkilemektedir.
Ayrıca verilen cezanın 2 maç men cezası olması, 2 maç ve altında alınan cezaların hukuken Court of Arbitration for Sport’a taşınma hakkının bulunmaması sebebiyle oldukça şaibelidir. Ancak ortada CAS nezdinde dava görülemese dahi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ihlalleri ve İsviçre Borçları Kanunu Haksız Fiil ihlalleri de mevcuttur.
Spor uyuşmazlıkları hususunda en geniş yetki İsviçre Federal Mahkemesine aittir. Çünkü CAS’ın gerek olağan tahkim usulü gerekse temyiz tahkim usulünde verdiği kararların iptal davaları İsviçre Federal Mahkemesinde açılmaktadır. Ve UEFA disiplin yönetmeliğinin 5. Maddesinin b bendinde yer aldığı üzere disiplin organları kararları ikincil olarak İsviçre kanunlarına ve yetkili disiplin organının uygulanabilir olduğunu düşündüğü diğer kanunlara dayandırır. Her ne kadar verilen ceza UEFA tüzüğüne dayandırılsa da ihlalin niteliği ve kapsamlı hukuki gerekçeleri açıklanmamıştır. Bu durum hukuki açıdan ihlal teşkil etmekte olup yargı yoluna taşınabilecektir. Bu sebeple UEFA Disiplin yönetmeliği madde 5/b uyarınca yasal dayanaklarımıza ilk olarak İsviçre Borçlar kanunu ile başlamak uygun olacaktır.
İsviçre Borçlar Kanunu Madde 49 uyarınca
- Kişilik hakları hukuka aykırı olarak ihlal edilen kişi, ihlalin ciddiyetini haklı göstermesi ve başka bir düzeltme yapılmamış olması koşuluyla, tazminat yoluyla bir miktar para alma hakkına sahiptir.
- Mahkeme, maddi tazminat yerine veya buna ek olarak memnuniyetin başka bir şekilde sağlanmasına karar verebilir.
Türkiye-Avusturya maçında 2 gol atmış olan Merih Demiral’a verilen ceza oynayamadığı maçı Türkiye Milli takımı açısından menfi surette etkilemiş, dolayısıyla maçın seyri değişmiştir. Oyuncumuz Merih Demiral’a verilen men cezası ile turnuvadan elenmemiz arasında illiyet bağı bulunmaktadır. Nitekim Merih Demiral’ın ceza alması sonucunda oynayamaması Türkiye Milli Takımından psikolojik tahribata neden olmuştur. Ek olarak Milli Takımın en başarılı oyuncularından biri olan Merih Demiral’a verilen kasti ceza Türkiye Milli Takımı’nın yükselişini inkıtaya uğratmak amacı taşımaktadır.
02.07.2024 tarihinde Avusturya ve Türkiye arasında oynanan maçta, Türkiye galibiyet elde ederek çeyrek finale yükselmiş ve bir sonraki rakibinin Hollanda olacağı kesinleşmişti. Ancak UEFA, sosyal medya paylaşımlarında Türkiye-Hollanda karşılaşmasını duyurmak yerine Avusturya-Hollanda karşılaşmasına ilişkin afişler paylaşarak resmi duyuruda bulundu. Dünya çapında etkisi olan bu organizasyonun yaptığı bu hata kabul edilemez. Planlanarak yapılabilecek bir işlem olması nedeniyle, resmi sayfada yapılan bir sosyal medya paylaşımında bu derece büyük bir gaf yapılması, UEFA’nın çifte standartlı davranarak kazananın Avusturya olacağına emin bir şekilde hareket ettiğini göstermektedir. Bu emin olma halinin dayanağı merak konusudur. Ayrıca, Merih Demiral’a verilen cezanın haksız boyutu da göz önüne alındığında, organizasyonun tarafsızlığı da sorgulanmaktadır.
Verilen cezada Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi uyarınca ihlaller mevcuttur ilk olarak;
Madde 9 Düşünce, Vicdan Ve Din Özgürlüğü
‘1. Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir; bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, kamuya açık veya kapalı ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir.
- Din veya inancını açıklama özgürlüğü, sadece yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda kamu güvenliğinin, kamu düzeninin, genel sağlık veya ahlakın ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli sınırlamalara tabi tutulabilir.’
Maddesinde bulunan düşünce özgürlüğünün ihlali söz konusudur. Yukarıda da değindiğimiz gibi “Bozkurt İşareti” esasen Türk kültüründe iki bin yılı aşkın bir süredir büyük bir anlam taşıdığı bilinen bir hayvan olan Kurt’a ithafen yapılan ve ortaya çıkış tarihi mevcut kaynaklar ışığında 6. yüzyıla kadar götürülebilen bir işarettir. Tarihsel araştırmalar, batıya göç eden Hunlar, Kıpçaklar ve Peçenekler gibi çeşitli Türk halklarının soylarını ifade etmek için bozkurt işaretini kullandığını göstermektedir. Bu sembol, 10. yüzyıl İranlı şairi Firdevsî’nin Şehnâme’sinde, bozkurt işareti yapan Türk kadınlarının minyatürlerinde de yer almaktadır. Bu işaretin siyasi bir unsur sayılamayacağı yaklaşık 2000 yıldır Türk kültürünün önemli bir yapı taşı olduğu, Türk geleneğinde yer alan hikaye ve mitlerde de kendine yer bulduğu açıktır. Zira hiçbir kesime saygısızlıkta bulunulmadan bir kesimi temsil etmek adına yapılan bozkurt sembolü yalnızca Türk atalarına saygı düşüncesini ifade etme anlamını içermektedir.
Bir insanın yalnızca düşüncesini ifade etmek amacıyla başkalarının hak ve özgürlüklerini ihlal etmeden yaptığı eylemler tarafından cezaya tabi tutulması Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. Maddesinin ihlal edilmesi anlamına gelir.
Madde 10 İfade özgürlüğü
- Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, Devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi tutmalarına engel değildir.
- Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir.
Bu madde ışığında Merih Demiral’ın hiçbir kesimi aşağılamadan yalnızca kendi kültürünün 2000 yıllık simgesi olan bozkurt işaretini yapmış olması sebebiyle aldığı ceza ifade özgürlüğü hakkını zedelemektedir. Kaldı ki UEFA tarafından geçmişte benzer eylemlerde bulunan kişilere bu derece katı bir ceza verilmemiştir. Örneğin Lokomotiv Moskova’nın Rus futbolcusu Dmitry Tarasov, 16 Şubat 2016’da UEFA Avrupa Ligi son 32 turunda Fenerbahçe ile oynanan ilk maçta üzerinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in fotoğrafının bulunduğu tişört giydiği gerekçesiyle yalnızca para cezası almıştır.
‘UEFA, daha önce Sırp milliyetçileri tarafından kullanılan bir selam çeşidi olan çetnik selamı nedeniyle bazı Sırp futbolculara ya hiç ceza vermemiş ya da sadece para cezası uygulamıştır.’
‘UEFA’nın üst kuruluşu FIFA da Rusya’da düzenlenen 2018 Dünya Kupası’nda Sırbistan’ın Kosta Rika ile oynadığı maçta attığı frikik golünün ardından çetnik selamı veren Aleksander Kolarov’a ceza verilmemiştir.’
‘Sırbistan’ın geçen yıl Karadağ’ı 3-1 yendiği Avrupa Şampiyonası Eleme Grubu maçında da Dusan Tadic çetnik selamı vermiş, UEFA’dan herhangi bir men cezası almamıştı.Sırp zaferini temsil eden çetnik selamı, Bosna Savaşı sırasında, ırkçı Sırp çetelerinin Boşnak Müslüman aileleri öldürdükten sonra serçe ve yüzük parmaklarını kesmelerinin simgesi olarak yapılmaktadır.’
Bariz olarak bir kesimin acılarına ve değerlerine hakaret eden hareketlerin men cezasıyla sonuçlanmayıp Türk futbolcu Merih Demiral’a yalnızca kültürünü sembolize etmek amacıyla yaptığı bozkurt sembolü sebebiyle verilen ceza düşünce özgürlüğünü oldukça zedelemektedir.
Madde 14 Ayrımcılık Yasağı
Bu Sözleşme’de tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya toplumsal köken, ulusal bir azınlığa aidiyet, servet, doğum başta olmak üzere herhangi başka bir duruma dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır.
Mevzu bahis olan ilgili maddeyi ihlal eder niteliktedir. Çünkü bozkurt işaretinin Anadolu, Orta Asya ve dünyanın birçok yerindeki Türk kökenli halkların 2000 yıllık simgesi olduğu bilinmektedir. Toplumsal kökenin temsili amacıyla yapılan işaret sebebiyle verilen men cezası ayrımcılık yasağının ihlalini teşkil etmektedir.
- B) Verilen cezanın gerekçesi olan gol sevinci siyasi bir unsur değil ülkenin milli değeri olan bir semboldür.
“Bozkurt İşareti” esasen Türk kültüründe iki bin yılı aşkın bir süredir büyük bir anlam taşıdığı bilinen bir hayvan olan Kurt’a ithafen yapılan ve ortaya çıkış tarihi mevcut kaynaklar ışığında 6. yüzyıla kadar götürülebilen bir işarettir. Tarihsel araştırmalar, batıya göç eden Hunlar, Kıpçaklar ve Peçenekler gibi çeşitli Türk halklarının soylarını ifade etmek için bozkurt işaretini kullandığını göstermektedir. Bu sembol, 10. yüzyıl İranlı şairi Firdevsî’nin Şehnâme’sinde, bozkurt işareti yapan Türk kadınlarının minyatürlerinde de yer almaktadır. Bu işaretin siyasi bir unsur sayılamayacağı yaklaşık 2000 yıldır Türk kültürünün önemli bir yapı taşı olduğu, Türk geleneğinde yer alan hikaye ve mitlerde de kendine yer bulduğu açıktır. Buna göre “Bozkurt İşareti”nin Fransız Kültürü’nün sembolü olan Horoz, İngiliz Kültürü’nün sembolü olan Aslan ya da Arnavut Kültürü’nün sembolü olan Çift Başlı Kartal’dan bir farkı bulunmamaktadır. Hal böyleyken belirli siyasi anlayışların yalnızca birkaç on yıldır bu işareti kullanmaları köklü kültürel bir geçmişe sahip olan bu işaretin siyasileştirilmesi anlamına gelmemelidir. Aksi bir anlayış belirli bir siyasi grubun bu sembolleri benimsemesi nedeniyle yıllardır ülkelerin milli değeri haline gelmiş bu sembollerin sahip olduğu değerlerin ortadan kalkması gibi kabul edilemez bir sonuç anlamına gelecektir.
- C) Cezanın gerekçesi olan yönetmelik maddelerinin gol sevinci ile bir bağlantısı bulunmamaktadır.
İtirazıma konu 5 Temmuz 2024 tarihli kararda iki maçlık cezanın gerekçesi olarak UEFA Disiplin Yönetmeliği’nin 11’inci maddesinin 1. fıkrası ve 2. fıkrasının b, c ve d bentleri gösterilmiştir.
Öncelikle 11. maddenin ilk bendi UEFA’nın genel prensiplerine ilişkin olup cezaya sebebiyet veren davranışın bu prensiplerden hangisine aykırılık teşkil ettiği açıklanmadan bu düzenlemeye dayalı olarak herhangi bir ceza verilmesi mümkün değildir. Bunun aksi bir uygulama adaletin en temel ilkelerinden olan “nullum cri- men nulla poena sine lege” (kanunsuz suç ve ceza olmaz) ilkesine aykırılık teşkil edecek olup bir hukukçu olarak bu uygulamanın tarafımca kabul edilebilmesi mümkün değildir.
Cezaya gerekçe gösterilen 2. fıkranın b bendi davranışın bir kitleyi aşağılayıcı ya da ahlakın temel kurallarını ihlal edici olması, c bendi davranışın sportiflik ile bağdaşmaması ve d bendi ise davranışın itibarsızlığa sebebiyet vermesine ilişkindir. Cezaya neden olarak gösterilen “Bozkurt İşareti” bu bentler bağlamında incelendiğinde bu işaretin bu bentlerin hiçbirinin kapsamına girmediği görülmektedir
Öncelikle yukarıda da ifade edildiği üzere Bozkurt, Türk kültürünün köklü bir sembolü olup başka bir etnik grup ya da millet ile herhangi bir bağlantısı bulunmadığından b bendi kapsamında aşağılayıcı bir ifade olarak değerlendirilemeyecektir. Aksi halde başka bir ülkenin sahip olduğu sembol de o ülkenin o sembolden bağımsız olarak yapmış olduğu eylemler nedeniyle o sembolün ülke tarafından kullanılmasını imkansız hale getirecektir. Bu anlayışla tarihlerinde başka ülkeler üzerinde pek çok sömürge faaliyeti gerçekleştirmiş olan Avrupa Ülkeleri’nin de bu eylemlerinden bağımsız olan sembollerini ya da diğer kültür değerlerini terk etmeleri gerekmektedir.
Merih Demiral turnuvada Türkiye Milli takımı adına mücadele etmekte olup bu bağlamda temsil ettiği ülkenin milli sembolü olan bir işaret ile gol sevincini kutlaması hayatın olağan akışında olağan kabul edilmelidir. Aksi halde geçtiğimiz yıllarda futbol ile bir ilgisi olmayan ancak ırkçı davranışlara karşı tüm dünyaya büyük bir mesaj vermeyi sağlayan “Black Lives Matter” hareketine gönderme olarak yapılan diz çökme eylemi ya da futbol maçlarından önce yapılan saygı duruşları da sportiflik ile bağdaşmayan hareketler olarak kabul edilecek ve tüm dünyaya verilen mesajın da cezai yaptırıma sebebiyet verecek bir davranış olduğu gibi kabul edilemeyecek bir sonuca ulaşılacaktır. Buna göre Bozkurt İşareti’nin c bendine aykırılık teşkil edecek bir hareket olmadığı da açıktır. Yine hareketin açıklandığı üzere herhangi bir saldırgan tutum içermemesi, yalnızca kültürün bir dışavurumu olması da onun bir itibarsızlık ile ilişkilendirilemeyeceği anlamına gelmektedir. Aksinin kabulü UEFA tarafından Türk kültürünün bir itibarsızlık olarak anlaşıldığı anlamına gelecektir ki tarafımca UEFA tarafından böyle bir anlayışa sahip olunmadığına inanılmaktadır.
Nitekim son 8 takım içerisinde yer almayı başaran Türkiye Milli Takımı, Hollanda ile karşılaşacağı maçtan yalnızca bir gün önce bu haksız karara maruz bırakılmış ve takımın en büyük değerlerinden birinin yokluğunda çeyrek final mücadelesine çıkmak zorunda kalmıştır. Söz konusu maçta Hollanda Milli Takım oyuncusu Xavi Simons’un, Türk Milli Takım oyuncusu Mert Müldür’e maçın 30. dakikasında yapmış olduğu sert müdahale bütün futbol otoriteleri tarafından kırmızı kart olarak yorumlanmış olmasına rağmen VAR (video assistant referee) sistemi devreye girmemiş ve bu konuda da UEFA tarafından herhangi bir açıklamada bulunulmamıştır.
Tüm yasal dayanaklarımız ışığında Hollanda-Türkiye maçının Merih Demiral’ın cezasının kaldırılarak oynanacak maça dahil olacağı şekilde tekrarlanması, aksi takdirde olayın İsviçre Savcılığına taşınarak UEFA tarafından verilen karar hakkında İsviçre Borçlar Kanunu madde 49 hukuki dayanağı ile suç duyurusunda bulunacağımı bilginize sunarım.
Türkiye Milli Takımı’na karşı uygulanan ve adil yarışma hakkını imkansız hale getiren bu uygulamaların futbol sahası dışından turnuvanın gidişatını tamamı ile değiştirdiği açıktır. Hal böyleyken UEFA’nın bünyesinde bulunan kulüplere karşı taşıdığı yükümlülükleri yerine getirmesi, konuya ilişkin ivedilikle gerekli açıklamayı yapması ve turnuvanın gidişatını etkileyen bu durumu derhal eski hale getirmesi kulüpler adına bir çatı görevi gören UEFA’nın itibar ve güvenilirliğinin korunması adına zaruriyet teşkil etmektedir. Bu nedenle sporun barış, hoşgörü ve saygı temelinde birleştirici gücünü korumak için gerekli adımları atmanızı bekliyorum.
4 yılda bir yapılan Avrupa kupaları katılan her milletin insanlarının duygusal sevincidir adeta bir yaşam sevinci haline gelmiştir. Böylelikle bir toplumun ortak sevinç duygularına hitap etmektedir. dolayısıyla bir milletin ortak duygularına hitap etmektedir. UEFA böyle bir eşitsiz uygulamayla gönül birliği yapmış 85 milyonun duygularını soykırıma uğratmış bulunmaktadır. Bir milletin duygularını, umutlarını katletmek suretiyle eşitliğe aykırı olarak verilen karar kabul edilemez.
Ayrıca Hollandalılar son derece demokrat iyi nitelikleri olan bir millettir. Ülkeler arasında gerçekleşen ticaret ve kültürel aktarım dolayısıyla millet olarak ticaret, insanlık, eşitlik ve demokrasi konusunda donanımlı olduklarını bilmekteyiz. Hollanda halkının da hiçbir şekilde eşitsizlik barındıran, rakibin kasten eşitsiz konuma düşürüldüğü bir ortamda kazanmaktan sevinç duymayacaklarına inanıyorum.
UEFA İsviçre yasalarına uymak zorundadır. İsviçre kanunlarına göre de önceden teamüle yerleşmiş uygulamalarınızı tekrarlamalı ve geçmişte verdiğiniz kararlarla benzer yönde karar vererek, hem Hollanda hem Türkiye milletinin duygularını soykırıma uğratmadan tarafınıza yakışır bir şekilde karar alarak, vermiş olduğunuz 2 maç men cezasını kaldırıp maçın tekrarlanması kararını vermenizi talep etmekteyim.
Saygılarımla,
Av. Dr. Y. Selim Sarıibrahimoğlu