İngiliz Guardian gazetesinin Türkiye ve Orta Doğu’yu takip eden deneyimle gazetecisi Ruth Michaelson, İstanbul’dan yerel seçim süreci ve sonuçlarını takip ediyor, haber ve yorumları okuyucularıyla paylaşıyor. Bu sabah Guardian gazetesi DÜNYA sayfasında fotoğrafla verilen iki farklı başlık altında Ruth Michaelson’un imzası görülüyor. İlki “Muhalefet Erdoğan’a şok darbe indirdi” ikinci haber- yorum başlığı ise ilginç bulduğum ‘Karadeniz’in Bill Clinton’ı, Başkanın baş düşmanı haline gelen iş adamı’ yani; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ikinci kez açık ara ile kazandığı seçimi kastediyor.
Ruth Michaelson, Karadeniz kökenli Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu karşılaştırıyor ve şöyle bir yorumda bulunuyor,
“Karadeniz bölgesinden gelen bu iki adamın pek çok ortak noktası var.” İşte, https://turkulak.com.tr/ meraklı okuyucuları için detaylar;
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu –
Muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) tarihi zaferlerle dolu bir gecenin ardından destekçilerine konuşan İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, o anı hemen anlattı ve bunu “yeni bir dönemin şafağı” olarak nitelendirdi. CHP’nin ülke çapındaki belediyeleri süpürdüğü gecenin coşkusuyla coşkulu kalabalığa, “Demokrasinin, özgürlüğün, eşitliğin, akılcılığın, bilimin, sevginin ve dayanışmanın yeşerdiği bir Türkiye’ye doğru ilk adımı atıyoruz” dedi. 1977’den bu yana alınan en başarılı sonuç.
Muhalefetin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma Partisi’ni (AKP) Türkiye’nin büyük şehirlerinin çoğunda ve özellikle İstanbul’da bir kenara iten zaferi, İmamoğlu’nun Erdoğan’ın ana muhalefet rakibi olma rolünü güçlendirdi. İmamoğlu ikinci dönemi garantilemekten fazlasını yaptı; Erdoğan’ın vekili olarak görülen bir adaya karşı geniş bir farkla rahat bir zafer elde etti. Bu zafer onu birçok muhalefet destekçisinin ve siyasi analistin gözünde Erdoğan’ın başkanlığına en muhtemel rakip olarak konumlandırdı ve Türk liderin görev süresini 2028’den sonra uzatmaya çalışacağına dair şüpheler arttı.
Her ikisinin de kökleri Türkiye’nin sert ve saldırgan politikalarıyla bilinen Karadeniz bölgesinden gelen bu iki adamın pek çok ortak noktası var ve bu da onlara geniş bir çekicilik ve kalabalığı kızdırma yeteneği veriyor.
Her ikisi de Türkiye’nin en büyük şehri ve ekonomisinin yaklaşık üçte birine ev sahipliği yapan İstanbul’u yönetti ve her ikisi de Türkiye’deki mahkemelerin itirazıyla karşı karşıya kaldı. Her ikisinin de seçmenlere hitap etme konusunda güçlü bir yeteneği var, ancak konu siyasete gelince farklılaşıyorlar. Samimi bir eski iş adamı olan İmamoğlu, “Fikirlerimiz büyük ölçüde zıt” dedi.
Yerel seçimler sırasında çeşitli kampanyalara danışmanlık yapan Ankara merkezli danışmanlık şirketi Sanda Global’in başkanı Selim Sazak, İmamoğlu’nun karizma ve Karadeniz kökenlerinin karışımı olan siyasi markasını “Trabzonlu Bill Clinton” olarak tanımladı.
Benzerliklerine rağmen, Erdoğan’ın İstanbul belediye başkanına yönelik hoşnutsuzluğu, 2019’da Türkiye cumhurbaşkanının İmamoğlu’nun ilk galibiyetinden sonra oylamanın yeniden yapılmasını talep etmesiyle, onu siyasi olarak yeni başlayan bir yıldızdan yükselen bir yıldıza dönüştürdü. Bu, İmamoğlu’nun daha da ses getiren bir zafer kazanmasına yol açtı ve onu Erdoğan’ın baş düşmanı haline getirdi.
Sonuç, İmamoğlu’nun görevdeki ilk dönemi boyunca hukuki sorunlar yaşaması oldu. Yargıç, kendisini iki buçuk yıl hapis cezasına çarptırdı ve kamu görevlilerine hakaret ettiği gerekçesiyle siyasi yasak getirdi. Temyiz mahkemesi henüz davayla ilgili karar vermedi. Geçtiğimiz yıl başka bir mahkeme, İmamoğlu hakkında, 2015 yılında Beylikdüzü ilçesi belediye başkanlığı yaptığı dönemde ihalelere hile karıştırıldığı iddiasıyla dava açmıştı.
1990’ların ortasında Erdoğan belediye başkanı olduktan sonra genç İmamoğlu’nun İstanbul’da işlettiği restoranı ziyaret etti. İmamoğlu, “Benim lokantamda köfte yemişti. Onun (Recep Tayyip Erdoğan’ın)parasını almadım. Yaşadığı sürece bu faturayı ödemeyecek.”