Vaaz veren MOSSAD ajanının yakalanması, yaklaşık 150 yıl önce Osmanlı topraklarında ajanlık yapan Yahudi asıllı İngiliz Armin Vambery’nin sıra dışı öyküsünü hatırlattı
Yahudi asıllı olup İngilizler adına casusluk yapan Armin Vambery, din konusunda o kadar bilgi sahibiydi ki kendisine rakip çıkan bir İslam alimini münazarada yenmişti. Saraya da sızan Vambery, İngilizler’e hayati bilgileri iletmişti.
Doğuştan bir rahatsızlık sonucu tek ayağı aksaktı. Vambery çocukluğundan itibaren neredeyse saplantı derecesinde Türklere ilgi duyuyordu.
Dile karşı yeteneğini çocuklukta keşfeden Vamberyl 15 yaşına geldiğinde Macarca, Latince, İbranice ve Almanca gibi dillerde uzmanlaşmıştı. Kısa süre sonra, Farsça, İtalyanca ve Rusça dillerini de kolayca öğrendi.
KOD ADI: REŞİT EFENDİ’YDİ
Yaklaşık dört yıl İstanbul’da yaşayan Vambery, Türkçeyi kusursuz konuşup okuyabilecek derecede öğrendi. İstanbul’da kaldığı süre zarfında Reşit Efendi ismini kullanan Vambery, İslami konularda da kendisini bir din alimi gibi eğitti. Bir “dil dâhisi” olan Vambery, Sultan Abdülmecit tarafından bu kabiliyetinden dolayı “iltifat-ı hümâyun” ile ödüllendirildi. Daha sonra İran’a geçen Vambery, bir derviş kılığında Hive, Semerkant ve Buhara gibi Türk vilayetlerini gezdi. Türkler hakkında topladığı bilgileri İngilizler’e iletmekten geri durmuyordu.
İSLAM ALİMİNİ MÜNAZARADA YENDİ
Hive hükümdarı Seyid Muhammed Han, kendisinin meziyetlerini öğrendiğinde Hive’nin en büyük İslam âlimi ile münazara yapmasını istedi. Yahudi Vambery, bu münazarada İslam âlimi yenerek hatırı sayılır bir şöhret kazandı. Nihayet bir Afgan molla, onun kâfir olduğunu ve öldürülmesi gerektiğini söyleyerek ortalığı ayağa kaldırdı; ama topluluk Reşit Efendi’yi (Vambery) bulduğunda öylesine huşu içerisinde namaz kılıyordu ki topluluk Afgan mollayı kınayarak Vambery’den uzaklaştırdı.
KENDİSİNİ DEŞİFRE EDECEK AFGAN’IN SONU Vambery, sara hastası iken yardım ettiği Afgan’ın onu az daha deşifre etmesini şu sözlerle nakleder: Eğer o adamı sara nöbetleri başladığında ben ona Bimzenştein ‘m verdiği zehirlerden birisini verseydim çoktan öbür dünyaya giderdi. Fakat ben bunu yapmadım. O Hive’ye vardığımızda benim kâfir olduğumu ispatlamaya çalıştıysa da Hive Hanı ona inanmadı. Onu gök eşeğe ters bindirip Hive sokaklarında insanlara taşlattırdı.”
İSTİHBARAT TOPLAMAYI SÜRDÜRDÜ
Vambery, İngilizler namına istihbarat toplamayı sürdürdü. İstanbul günlerinde devrin pek çok önemli devlet adamıyla da yakınlık kurmuş ve onlardan aldığı bilgileri İngilizlere iletmişti. Mim Kemal Öke, II. Abdülharnid Devri ve İngiliz Ajanı Yahudi Varnbery: Saraydaki Casus adlı eserinde onun marifetlerini detaylıca anlatmıştır.
Semerkantlı yönetici Rahman Bi’ye onun casus olup olmadığını anlamadınız mı diye sorulduğunda “sahte dervişin sırrını çözdüğünü, ama İslam teolojisi hakkındaki bilgisinden çok etkilendiği için bunu açıklamayı asla düşünmediğini” ifade edecekti.
ABDÜLHAMİD’İN BİLE GÜVENİNİ KAZANDI
Vambery, İngiliz ajanı olarak ilk kez 1889’da II. Abdülhamid’le görüşmüştü. Bu görüşmenin neticesinde Mim Kemal Öke şu yorumda bulunmuştu: “Vambery, II. Abdülhamid gibi vesveseli ve herkesten kuşkulanan, idaresi zor bir padişahın güvenini kazanmış tek yabancıydı.” Vambery bu süreçte padişahın kız kardeşi Fatma Sultan’a bir perde arkasında özel Fransızca dersi bile vermişti. Vambery’nin II. Abdülhamid’in 1869’da Süveyş Kanalı’nın açılması ve 1882’de İngiliz askerlerinin Mısır’da görülmesine bakışını bile değiştirdiği söylenir. Öke’nin eserine göre, Abdülhamid, Vambery’e İngiltere’nin ikili oynadığını söylüyor. Vambery de Abdülhamid’le görüşmelerinde ısrarla casus olmadığını, gönüllü olarak Türk-İngiliz ilişkilerini düzeltmeye çalıştığını savunuyor.
Vambery, II. Abdülhamid ile ilgili şu görüşlerini sonrasında şöyle aktarıyor: “Padişahın zihinsel özelliklerine gelince, onu fazlasıyla zeki ve uyanık buldum. Hazırcevap olmasına rağmen, görüşlerini ancak inceden inceye düşünüp taşındıktan sonra danışmanlarının fikirlerini aldıktan sonra ifade eder. Türkçesi halk diline yakın olup, Osmanlıcanın inceliklerinden yoksundur. İslam’a tüm dikkatini veren ilk Osmanlı padişahıdır. Batı bilimlerinde ise eğitimi çok zayıftır. En ince ayrıntısına kadar Avrupa politikalarından haberdardır. O benim hayatımda tanıdığım en kurnaz Doğuludur.” Vambery, Dünya Siyonist Örgütü’nü toplayan Theodor Herzl’in Abdülhamid’le görüşmesine ve ilişkilerinin ilerlemesine aracılık ettiğine de kendi kitabında yer veriyor. İşte böyle… Tarihin en ilginç casusluk faaliyetlerinden birinin kahramanı Vambery gibi örnekler varken, MOSSAD adına çalışıp, Türkiye’de camide vaaz veren şüphelinin varlığına pek de şaşırmamak gerekir diye düşünüyorum.
patronlardunyasi.com // Burak ARTUNER