Alıntı Euronews-Yalcin Ademoglu •
Koronavirüsten sonraki ilk gün nasıl olacak? Dünya eski normaline dönebilir mi? hangi dünyada yaşamak istiyoruz?
Boston Üniversitesi’ne bağlı Frederick S. Pardee küresel araştırmalar merkezinden profesör Adil Najam, diğer meslektaşları ile birlikte başlattığı projede 99 düşünür ve uzmana Covid-19’dan sonraki ilk günün nasıl olacağını sordu.
2020’nin Mart ayında başlayan röportajlar 190 gün sürdü. Yapılan görüşmelerde uzmanlara Covid-19 sonrası dönemin nasıl olacağı soruldu.
“Aksaklıklar artacak”
Sağlık sorunları olan kişilerin virüse karşı daha korunmasız olduğu örneğindeki gibi, krizin dünyaya etkisi daha önceden var olan sorunların daha da hızlı yaşanmasını sağlayacak. EuroAsia Grubunun Başkanı Ian Bremmer, “Bir yıllık pandemi on ya da daha uzun süre boyunca sürecek sorunların yaşanmasına neden olabilir” diyor.
Bu sorunların tüm alanları ve meslekleri etkileyeceği de uzmanların görüşmelerinden çıkan bir diğer ortak sonuç. Örneğin Times Higher Education’dan Phil Baty, zaten değişime ihtiyacı olan üniversitelerin “geri dönülemeyecek şekilde derinden değişikliklere uğrayacağını” belirtirken, Pulitzer ödüllü Ann Marie Lipinski gazetecilikte, Princeton Ünivrsitesi’nden ekonomist Atif Milan da küresel borç yapılanmasında aynı durumun yaşanacağı fikrinde.
Harvard Üniversitesi’nden ticaret politikası uzmanı Dani Rodrik, Covid-19’dan önce zaten başlamış olan “hızlı küreselleşmenin gerilemesi”ndeki etkiden bahsederken, Pardee School ekonomistlerinden Perry Mehrling toplumun “kalıcı” bir şekilde dönüşümden geçeceğini ve ‘normale’ dönüşün “imkansız” olduğunu öngörüyor.
Politik istikrarsızlıklar
Genelde iyimser bir bakış açısı sergilemesi ile tanınan Nobel ödüllü ekonomist Sir Angus Deaton bile ekonomide 20-30 yıl sürecek “karanlık bir dönem”e girildiğini söylüyor. Siyasi dünya hakkında görüşlerini aldığımız düşünürler de ekonomideki gibi politikada da “bir karmaşa” yaşanacağı kanısında.
Örneğin Stanford Üniversitesi Politika teorisyenlerinden Francis Fukuyama, dünyanın siyasi olarak neye benzeyeceği konusundaki belirsizlik derecesinin bugünkü kadar “büyük” olduğu bir dönem görmediğini itiraf ediyor.
Covid-19, hükümetlerin yetkileri gibi temel bir konunun sorgulanmasına da neden oldu. Bir kenara itilen uzmanlığın yanında popülist milliyetçilik yükselirken, çok seslilik ve liberal demokrasi geriledi. Uzmanlardan bir tanesi bile politikanın pandemiden önceki dönemde yaşadığı türbülanslardan daha azına sahne olacağı görüşünü belirtmedi.
Jeopolitik düzeyde ise, Harvard Üniversitesi Kennedy Okulu Dekanı Graham Allison, bu inişli çıkışlı dönemi, yeni ve yükselen bir güç olan Çin’in gücü elinde tutan ABD’yi yerinden etme tehdidinde bulunduğu bir “kargaşa” olarak değerlendiriyor.
Covid-19 Asya, Avrupa, Afrika, Latin Amerika ve Orta Doğu’da bu iki ülke arasındaki güç rekabetini hızlandırdı ve yoğunlaştırdı.
Pandemide kazanılan alışkanlıklar
Tüm alanlarda uzmanlar, pandemi döneminde kazanılan alışkanlıkların bundan sonra hayatın bir parçası olacağı konusunda hem fikir ve bu alışkanlıklar sadece evden çalışmak ve ‘Zoom’ kullanmakla da sınırlı değil.
Örneğin Texas’taki A&M Üniversitesi profesörlerinden Robin Murphy Covid-19 sayesinde robotların “her yerde” olacağına inanıyor.
Boston Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Karen Antman ve Pakistan Aga Khan Tıp Üniversitesi Dekanı Adil Haider de teletıpın (telekomünikasyon teknolojisi kullanılarak hastalara uzaktan teşhis konulup, tedavi uygulanması yöntemleri) yok olmayacağını aksine yaygınlaşacağını söylüyor.
Salesforce yazılım şirketinden Vala Afshar ise bu fikri bir adım daha ileri taşıyor. Ona göre, Covid-19 sonrası dünyada tüm işletmeler “dijitalleşecek” ve ticaretten etkileşime ve iş gücüne kadar her alanda dijitale geçiş olacak.
Krizi fırsata çevirmek
Yıllardır küresel epidemiler konusunda uyarılarda bulunan bilimsel araştırmacı Laurie Garrett, ekonomik ve toplumsal sistemdeki adaletsizliklerin giderilmesi için pandeminin bir fırsat olabileceği görüşünde.
“Hiçbir faaliyet daha önceki gibi işlemeyeceğine göre” diyen Garett, kaos durumunda “temelden bir yapılanmanın” yeniden mümkün olduğu kanısında.
Çevre uzmanı Bill McKibben de pandeminin bir “alarm sinyali” haline gelebileceğini, felaket ve krizlerin gerçekten olabileceğinin artık fark edildiğini ama aynı zamanda insanların bu krizlerin aşılabileceğini de gördüklerini söylüyor.
Bu fikre katılan ekonomist Thomas Piketty, eşitsizliklerin ve milliyetçiliğin arttığını kabul etse de “sosyal devlete” daha fazla yatırım yapılmasının farkına varıldığını düşünüyor. Ona göre Covid-19 altyapı ve sağlık alanlarında kamu yatırımlarının “meşruluğunu” kuvvetlendiriyor.
Son olarak çağımızın en önemli entellektüellerinden Noam Chomsky ise konuyu şu soruyla özetliyor: “Kendimize, ‘Bu krizden sonra nasıl bir dünya ortaya çıkacak’ sorusunu sormalıyız. Hangi dünyada yaşamak istiyoruz?”