Bu hafta trafikte araç kullanan dostlarımdan gelen bir şikayeti paylaşacağım.
Konu, başta İstanbul olmak üzere birçok kentte trafikte yetkisi olmadığı halde “Çakar” lamba takan araçlar..
Ben de, bu konuyu merkezi İstanbul’da bulunan Fahri Trafik Müfettişleri (FTM) Derneği’nin Yönetim Kurulu üyesi ve Basın Sözcüsü olan dostum Halis Kahraman’a sordum.
İşte şikayet konusu hakkında kendisinden aldığım bilgileri paylaşıyorum :
Sevgili Gülay hanım, sizinde belirttiğiniz gibi, başta İstanbul olmak üzere birçok kentte trafikte yetkisi olmadığı halde “Çakar” lamba takan araçlar mkarşımıza çıkıyor. Yetkisiz olduğu halde, trafikte geçiş üstünlüğü sağlayarak rahat bir şekilde trafikte hareket etmek isteyen araç sürücleri, araçlarına çakar lamba takarak trafikte adeta üstünlük sağlıyorlar.
Son zamanlarda geçiş üstünlüğü sağlamanın yanı sıra hava atmak ya da hobi olarak da araçlarına ” çakar ” lamba taktıranların sayısının oldukça arttığına şahit oluyoruz.
İstanbul’un birçok noktasında zaman zaman trafik polis ekipleri tarafından rutin olarak Çakarlı araç denetimleri yapılıyor, siren tertibatı olan araçlar durdurularak izin belgeleri incelendiğinde ilginç bir tabloyla karşılaşılıyor. Durdurulan her aracın izninin olduğu ortaya çıkıyor. Araçların çoğunun özel şirketlere ait olduğu, bu durumun da emniyet yetkililerinin elini kolunu bağladığı görülüyor.
Yetkili kurumlardan izin alan, geçiş üstünlüğüne sahip bu özel araçlar yüzünden İstanbul trafiğinde çok sayıda araç sürücüsü maalesef mağdur oluyor. Denetim yapan polislerin bile çevirdikleri her aracın plakasında ” koruma tahsis şerhi “ görünce, şaşırıp kaldıklarını biliyoruz. Bu şirket araçlarına izin veren resmi kurumların gerekirse tüm izinleri acil olarak iptal edilmeli.. Resmi görevli olan polis, itfaiye, ambulans ve resmi koruma araçları dışında çakar lamba takabilmenin önü mutlaka kapatılmalı..
Çakarı olmayan diğer araç sürücüleri yaşadıkları bu olaya isyan ediyor, “O zaman biz de çakar taktıralım. Yolda geçiş üstünlüğüne sahip olalım, gideceğimiz yere erkenden ulaşalım, sıkıntı çekmeyelim..” diyerek isyan ediyor.
Karayolu trafik kanuna göre, çakar lamba takabilecek araçlar polis, itfaiye, ambulans, resmi koruma araçları olarak belirlenmiştir. Bu araçların dışında çakar lamba takabilmenin önüne geçmek için bir an önce gerekli yaptırımların hayata geçirilmesi, çakar takmanın zorlaştırılması şart olmuştur.
Ben de, merkezi İstanbul’da bulunan Fahri Trafik Müfettişleri (FTM) Derneği’nin Yönetim Kurulu üyesi ve Basın Sözcüsü kimliğimle, fahri trafik müfettişlerin görevli trafik polisinin bulunmadığı noktalarda, trafik güvenliğinin sağlanması için gönüllülük esasına göre 7/ 24 kesintisiz trafik denetim görevi üstlendiklerini belirtmek istiyorum.
İstanbul’da sayılarının 5 bin 500 civarında, Türkiye genelinde ise sayılarının 34 bini aştığını, trafikte etkin denetim unsuru olmasına rağmen önceki yıllarda “çakar “ takan araçlara yönelik denetim yapan fahri müfettişlerin bu yetkisi hiç bir gerekçe gösterilmeden İçişleri Bakanlığınca ellerinden alınmıştır.
Bu yüzden İstanbul’da trafik denetiminde görevli polis sayısı çok yetersiz olduğundan dolayı ” Çakar ” lamba takan sürücülere yönelik polis ekipleri tarafından etkin bir denetim yapılamadığına tanık olduğumu söyleyebilirim.
Ülkemizde her geçen gün artan motorlu araç sayısına paralel olarak, Türkiye genelinde 20 bin fahri trafik müfettişi açığı bulunmaktadır. Trafik güvenliğinin sağlanması ve etkin bir trafik denetim yapılması için Türkiye genelinde ihtiyaç duyulan il ve ilçe merkezlerinde İçişleri Bakanlığınca bir an önce fahri müfettiş görevlendirmesi yapılmasına onay verilmesini binlerce müfettiş adayları İçişleri yeni Bakanı Sn.Ali Yerlikaya’dan sabırsızlıkla bekliyorlar..”
Ben de gazeteci ve araç sürücüsü bir vatandaş olarak, hiçbir karşılık beklemeden polislerin bulunmadığı noktalarda denetimde görevli trafik kolluk görevlilerine (Polis-Jandarma) yardımcı olmak amacıyla, trafik düzeninin sağlanması için fahri olarak trafik denetimi yapacak olan müfettiş adaylarının görevlendirme taleplerinin gereğinin en kısa süreçte yapılacağına yürekten inanıyorum.
Gülay Tunçel