Merhaba değerli okurlarım,
Bu hafta hava değişimi ve seçim gündeminin etkisinden mi bilemedim. Kiminle selamlaşsak devamında tadım, keyfim yok, içim daralıyor. Nedensiz içim daralıyor… İşim bitsin hemen eve gidip dinleneceğim.
Galiba depresyona girdim.
Konuşmalar uzayınca konunun uzmanı Psikiyatr Ufuk Çalışkan Hocamıza ulaştım.
Anksiyete bozukluğuna ilişkin önemli bilgilerini sizlerle paylaşıyorum.
“Anksiyete bozukluğu nedir?
Ruh ve beden bütünlüğü kaliteli yaşam için önemlidir. Ruhumuzu, psikolojimizi hissettiklerimizi dikkate almak gerekiyor.
Sağlık sorunları ertelenmemelidir. Hastalıklar birkaç ana başlık altında ayrılabilir.
Bunlardan biri depresyondur. Umutsuzluk ve karamsarlıkla seyreden bir durumdur.
Şizofreni gibi gerçeği değerlendirme durumunun bozulduğu bir grup daha söylemek mümkündür.
Bunun dışında tüm bu hastalıklara ek olarak zeka gerilikleri gibi bir durumdan da bahsedebiliriz.
Bu ayrımda isimlendirebileceğimiz bir diğer başlık ise anksiyete bozukluklarıdır.
Nedensiz bir huzursuzluk, endişe hali olarak adlandırabileceğimiz bir duruma anksiyete bozukluğu ismini verebiliriz.
Örneğin önümüzde bir üniversite sınavı var ve buna hazırlanıyoruz ya da herhangi bir iş görüşmesinde heyecanlanıyorsak bu sağlıklıdır.
Bu durumlar duygu durum bozukluğu olarak değerlendirilmez. Ancak heyecan durumları konuşmayı engelliyor ve rutin halimizi etkiliyorsa bu bir bozukluk ya da anksiyete kavramı içine girer.
Anksiyete bozukluğu ne sıklıkta görülür?
Anksiyete bozuklukları toplumda en sık görülen bozukluklardandır. Anksiyete bozukluğu altında birkaç başlık bulunmaktadır. Kimileri çok popüler olmuş kimileri ise çok bilinmeyen hastalıklardır. Bir oran vermemiz gerekirse depresif bozukluklarının oranı erkeklerde %2,5 ve erkeklerde ise %4,5 iken anksiyete bozukluklarının toplumdaki total oranı %8-10 arasındadır. Toplumdaki insanların %8’i hayatının bir döneminde anksiyete bozukluğu yaşamaktadır.
Anksiyete bozukluğunun nedenleri nelerdir?
Anksiyete bozukluğuna tam olarak nelerin neden olduğunu söylemek mümkün değildir ancak şu ana kadar hem son zamanlardaki teknoloji ve görüntüleme tekniklerinin gelişmesiyle beraber elde ettiğimiz veriler ve insanoğlunun kayıtlar tutmaya başladığı zamandan itibaren gözlemlediği durumları bir araya getirdiğimizde bir şeyler söylememiz mümkün olabilmektedir. Çocuk anne rahmine düştüğü andan itibaren bu süreç başlamaktadır. Eğer anne stresli bir hamilelik süreci geçirdiyse, annedeki kortizon direkt bebekteki hücre gelişimi ve değişimini etkilemektedir. Bu andan itibaren yatkınlıklar oluşmaya başlıyor. Doğuştan bize öğretilen din, dil gibi kavramlar; ebeveynlerimizin bize olan tutumu, gündelik yaşamdaki streslerimiz ve koşuşturmalarımız anksiyetenin en büyük nedenleri arasında sayılabilir.
Anksiyete bozukluğunun belirtileri nelerdir?
Bu noktada anksiyete bozukluğu başlığı altında neleri koyabildiğimiz önemli. Temizlik hastalığı kısmı bulunmaktadır; sürekli el yıkamak ve temizlik yapmak gibi. Bir de bunun kontrol kısmı mevcuttur; kapıyı, pencereyi kilitleyip kilitlemediğini, fişi çekip çekmediğini ve ocağın altını kontrol etmekle devam eden bir süreçtir. Aynı zamanda simetri ile seyreden obsesif kompulsif bozukluklar da mevcuttur. Ya da bir panik bozukluğunda toplumun çok bildiği panikataklar olmaktadır. Bunlar kalp krizi geçiriyormuş hissi, nefes alamama hisleriyle beraber seyreden çarpıntı, titreme, nefes alıp vermede değişiklik, karın ağrısı, uyuşma, sıcak basma ve yanmaların olduğu yarım saat 1 saatlik ataklarla seyredebilen dönemlerde ortaya çıkmaktadır. Yaygın anksiyete bozukluğu dediğimiz kavram ise yerinde duramama, iç huzursuzluk, yorgunluk, kas ağrıları, bağırsak sistemi ve uyku düzensizlikleri ile seyreden tablolar ortaya çıkmaktadır. Genel olarak fobiler (asansör, fare gibi) de belirtiler arasında sayılabilir.
Anksiyete bozukluğunun nasıl tedavi edilir?
Klasik psikiyatrik hastalıkların tedavileri iki başlık halinde tanımlanabilir. Bir tanesi psikofarmokolojik ilaç tedavileri; ikincisi ise terapiler şeklindedir. İki tedavinin kombine kullanılması her zaman en efektif ve en etkili sonucu oluşturacaktır. İlaç tedavileri toplumun korktuğu (en azından bir kısmının korktuğu, bir kısmının da mucizeler yaratacağının düşündüğü) tedavi şeklidir. Hastalarımızın ilaç tedavilerinde anti depresan ilaçlar kullanıyoruz. Zaman zaman bu ilaçlara farklı kategorilerdeki ilaçları da ekleyebiliyoruz. Yapılan çalışmaların sonuçları ve mesleki tecrübeye bağlı olarak bu tedavileri düzenliyoruz ve oldukça başarılı sonuçlar elde ediyoruz. Tabii ki bu tedavilerin terapilerle kombine edilmesi gerekmektedir. Bu tedavilerle birlikte aslında birkaç boyutta sonuç alabiliyoruz. Belirtileri yok edebildiğimiz bazı hastalıklar oluyor. Günlük yaşantısında hastayı sürekli zorlayan durumlar olduğunda hastalıklardan tamamen kurtulmak gibi bir durum söz konusu olmamaktadır.
Anksiyete bozukluğundan korunmak için neler yapılabilir?
En temelde bu bozukluğa sebep olan nedenler mutlaka saptanmalıdır. Yani ne olduğunu içselleştirmek gerekmektedir. İsteklerimiz ve hayallerimiz olabilir ama bunlara ulaşmak için ne yaptığımızı sorgulamak gerekir. Kim olduğunuzu belirlemek, hayalleriniz için çalışmak, sadece amaç için çaba sarf etmek gerekir. Dünyada her şeyin kendi istediğimiz gibi olmasını beklemek yerine elimizden geleni yaparak bunlarla beraber mutlu olmaya çalışmak önemlidir. Bu konuda yapılan araştırmaların da sonuçlarından ilerleyerek mutluluğun en büyük sebebi iyi arkadaşlara sahip olmaktır. Para ve sağlıktan ziyade hayatta güzel anılar biriktirmek insanları en çok mutlu eden durumdur. Sonuçlardan memnun olunmasa bile tamamen alışkanlık sonucu ortaya çıkan durumlara konfor alanı denir. Aslında kelime anlamı olarak güvenli bir alan gibi algılansa da konfor alanından çıkmak gerekir. Konfor alanımızdan dışarı çıkıp ”Bilmiyorum, öğrenmek istiyorum.’‘ diyebilirsek ve sonrasında hayatımıza güzel anılar sokabilirsek anksiyete bozukluklarından korunabiliriz.”
Hepinize sağlıklı günler diliyorum.