Evet, harala gürele, geldi geliyor derken bir seçim daha geldi geçti…
Erdoğan 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde % 52,59 oy alarak seçimi kazanmış ve Cumhurbaşkanı seçilmişti.
Henüz sonuçlar kesinleşmemiş olsa dahi 2023 seçiminde de bu oy oranına çok yakın bir oy aldığı görülüyor.
Yani yazarın dediği gibi “garp cephesinde değişen bir şey yok” herkes tarafını belirlemiş, safını tutmuş, Türk seçmeni karpuz gibi ortadan ikiye ayrılmış ne olursa olsun kimse yerinden milim kımıldamıyor.
Bu seçimde sevinmemiz gereken tek şey onca gerilime rağmen halkımızın sağduyusu ve demokrasiye saygısının galebe çalması ve bunun sonucunda Erzurum’daki çirkin olay hariç kitlesel bir olay olmamasıdır.
Bundan sonra ne olacak?
Milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimleri geldi geçti, bundan dokuz ay kadar sonra ise yerel seçimler var.
Ekonomik tablo ise tam bir felaket, rezervler tarihin en dip seviyesinde, kurlar zor zapt ediliyor, CDS primleri de almış başını gidiyor.
Şimdi iktidar bu çok zor sorunları çözmek zorunda ve bugüne kadar gördüğümüz çözüm yeteneği de hiç umut vermiyor.
Enflasyonu düşürmek, döviz bulmak, deprem sonucunda oluşan hasarı onarmak, geleceği bilinen depremlere hazırlık yapmak gibi önünde çok ama çok zorlu görevler var.
Görevler zorlu ama bu görevleri üstlenebilecek yurt içi ve yurt dışı piyasalara güven verebilecek bilgili, deneyimli ve liyakat ehli kadrolar var mı?
Böyle kadroların olmadığını biliyoruz…
Pekâlâ, mevcut tek adam rejimi yurt içi ve yurt dışı piyasalara ve yatırımcılara güven verebilir mi?
Veremeyeceğini de biliyoruz.
Güven olmadan, bilgili, liyakatli ve deneyimli kadrolar olmadan Türkiye’nin devasa ekonomik, sosyal ve siyasal sorunları çözülebilir mi?
Ben çözülemeyeceğini biliyorum ve bu sorunlar çözülemediği müddetçe bedelini ağırlıklı olarak gene garip gureba, yok yoksul yaşayan insanlar ödeyecek.
Açlık sınırının altında asgari ücret…
Hem asgari ücretin ve hem de açlık sınırının altında emekli maaşları…
Yüksek enflasyon azmış bir hayat pahalılığı…
Döviz, dış borç krizi ve çok büyük bir olasılıkla bir moratoryum önümüzdeki döneme damgasını vuracak…
Hoca sende pek bir kötümsersin demeyin, demeyin çünkü bu güne kadar yaptıkları emin olun yapacaklarının teminatıdır.
Türkiye’nin balına bu dertleri açan, bu çorabı ören bir zihniyet emin olun ki Türkiye’nin hiçbir sorununu çözemeyecektir.
Elimizde cehennemin kapılarını kapatmak için güzel bir fırsat vardı, cennetin kapılarını açamasak da cehennemin kapılarını kapatabilirdik ama olmadı, halkımız tercihini değişimden yana kullanmadı.
Şimdi iktidarın Hüdapar ve Yeniden Refah Partisi gibi radikallerin kucağına itildiği, Putin’in vesayeti altına girdiği bir dönem başlıyor.
Bu noktadaki tek güzel şey özellikle de iki tur arasında yaşanan gelişmelerde Mustafa Kemal Atatürk’ün kıymetinin bir kere daha anlaşılmış olması ile mülteci sorununun ulaştığı tehdit boyutunun topluma anlatılmış olmasıdır.
Bekleyip göreceğiz umarım ben yanılıyorum ve çok kötümser bir açıdan bakıyorumdur.
Bu yazım internette duracak ve bundan sonra yaşanacakları doğru öngörüp öngöremediğime dair bir nirengi noktası olacak.