DUVARLARI ARASINDA TARİHİ YOLCULUĞA ÇIKACAKSINIZ…
Son zamanların revaçta bir tabiri var; insanların en yalın haliyle kendini var ettiği, güvenli alan olarak kodladığı, yelkenleri suya indirip gündelik yaşam karmaşışından sıyrıldığı, özetle kendini iyi hissettiği mekanlara “konfor alanı” deniliyor.
Sizlerle paylaşacağım mekanın bende bıraktığı ilk etki de tam anlamıyla buydu.
Akşamüzeri işimi bitirmiş Beşiktaş sokaklarında aheste aheste dolaşırken çok sıra dışı bir mekan dikkatimi çekti, çok şık bir şekilde ışıklandırılmış ve önündeki enerjik kitlesiyle albeni yaratan Ra Gastro beni kendine doğru çekmeyi başardı. Hemen girdim ve güzel bir masaya oturdum. Sanırım son zamanlarda beni bu semtin havuzunda, atmosferiyle bu kadar etkileyen bir mekan daha olmamıştı.
Baktığım her yerde duvarlara kazınarak yapılmış Mısır Mitolojisi’ne ait figürler, hiyeroglif şekiller ve oldukça estetik, dokulu duvarlar vardı. Zemin yapısının ve masa sandalye tercihinin genel temaya uygunluğunu vurgulamak gerekir. Bu durum ise burayı kurgulayan ve işleten kişilerin profesyonel kimliklerine dair önemli doneler veriyor bizlere.
Beni gerçekten etkileyen iç atmosferin şaşkınlığından sonra menüye göz attım ve şunu fark ettim ki uzun süredir bu tarz bir işletmede bu kadar özenle hazırlanmış bir menüyü görmemişim. Beşiktaş, İstanbul’un diğer semtlerine nazaran çok daha genç çok daha yaratıcı mekanların olduğu, modayı yakından takip eden gençlerin göz önünde olduğu güncel bir semttir. Bu açıdan bu semte kendini kabul ettirmek, sevdirmek kolay değildir. Gördüğüm kadarıyla Ra Gastro bu işi başarmış. Bunu mekana gelen insanların çalışanlar tarafından ne kadar dostane karşılandığından çıkarmak hiç zor değil.
Genelde yeni keşfettiğim yerlerde mekana benden daha fazla gitmiş olduğunu anladığım insanlarla iletişim kurup yiyeceğim yemekleri onların verdiği geri dönüşlere uygun şekillendiririm. Birkaç kişiyle konuştuktan ve masalardaki yemek yoğunluğundan çıkardığım sonuçlarla pizza sipariş etmeye karar verdim. Diğer masalara gelen tüm yemekler müşteriler tarafından ilgiyle fotoğraflanırken acaba buranın en iyi ürününü sipariş etmiş miyimdir diye düşünmekten kendimi alamadım. 15 dakika sonra önüme gelen pizzaya inanamadım çünkü bu bir Napoli pizzasıydı ve mutfakta dilimlenmek yerine bir makasla sunulup müşterinin pizzayı kendisinin dilimlemesi isteniyordu.
Gastronomi dünyasında deneyimsel fikirler oldukça dikkat çekici ve sonuçları itibariyle nitelikli bir topluluk yarattığını da düşünüyorum. İyi bir Napoli pizzasını yeme deneyimi beni gerçekten başka yerlere götürdü, ürünün özenle hazırlanması bir yana malzemenin kalitesi beklentilerimi aştı gerçekten. Menüdeki diğer ürünleri de gözüme kestirmiş olmama rağmen pizzanın doyuruculuğu frene basmama sebep oldu maalesef. Yoksa kokoreç tacolarını ya da taze makarnalarını veya dana yanaklı çıtır ekmeklerini kesinlikle denemek isterdim.
Yemeğimi yedim harika bir refresh içtim ve mekanın güzel atmosferine kendimi bıraktım. Bundan sonraki adım çalışanlarla iletişim kurmaktı ve ben de öyle yaptım. Genç olmasına rağmen mesleğini kaliteli icra etmeye meraklı insanların varlığı beni mutlu etti.
Biraz mekanla ilgilendiğimi gören işletme sahibi Sezer Bey masama geldi ve kendisiyle çok kaliteli bir sohbet etme fırsatımız oldu. Biraz semtin sosyolojisi biraz hizmet sektörünün evrildiği yer biraz kendi bulundukları nokta ve perspektifleri üzerine konuştuk. Benim anladığım kadarıyla semtteki kitlenin kaliteli yemek ve içecek için başka semtlere gitmeye mecbur kaldığını ve bu durumu tersine çevirmenin mümkün olduğunu iddia eden ve bunu da oldukça somut şekilde icra eden bir anlayışa sahip kendisi.
Özetle güzel bir tesadüf sonucu kuvvetli hislerle ayrıldığım ve içerik anlamında vizyoner, hizmet anlamında doyurucu, genel yaklaşım anlamında şimdiki zaman ile tarihselliği birleştirmiş kreatif bir mekan bulmuş ve bunu da sizinle paylaşmış oldum. Sevgi ve saygılarımla…