Emin Demirel yazdı…
Genel seçimlere sayılı günler kala HÜDAR PAR, toplantılarında “Dik dur eğilme Hizbullah seninle” sloganlarıyla Hizbullah yeniden gündeme geldi.
Cumhur İttifakı liderlerinin “yerli ve millî” diyerek tanımladıkları HÜDAR PAR vekil adaylarından bazılarının Hizbullah sanıkları olduğu da ortaya çıktı. Mersin’den aday gösterilenler buna bir örnek teşkil ediyor. Yeşil Parti’yi PKK’nın siyasi organı olduğunu açıklayan AKP Hakkari teşkilatının, bu partiyi ziyaret etmelerine ne demeli? Aslında bir birlerinden tek farkları ideolojik çizgileri. PKK da Hizbullah da bölücü Kürt örgütleri olma konusunda bir birleriyle yarışıyorlar..
Peki nedir bu Hizbullah? Lübnan’daki İran destekli Hizbullah Şii bir örgütlenme olmasına karşın, Türkiye’de nasıl oluşmuştur? Sünni olan Kürt kökenli vatandaşlar arasında nasıl taban bulmuştur?
Merkezi Lübnan’da bulunan Hizbullah adı, Güneydoğu’da PKK örgütüne mensup kişilerin “faili meçhul” kişilerce öldürülmesiyle Türkiye’de sıkça duyulmaya başlamıştı. Ülkemizde 1960’lı yıllarda Tevhid Hareket’in savunucularından Prof. Dr. Seyyid Kutub’un kitaplarının gelmesiyle oluşan Hizbullah fikirleri, Millî Nizam ve Millî Selamet partileri ile filizlendi. 1975’te İran’dan gelen yayın organlarının etkisiyle taban bulmaya başlayan Hizbullahi Hareket, 1978’den sonra İran devriminin etkisiyle kendisini göstermeye başladı. 1973 yılında İranlı Ayetullah Mahmut Gaffari tarafından temeli atıldığı öne sürülen Hizbullah, 1983 yılında Şii Gruplar etrafında Lübnan’a yerleşti. 16 Şubat 1992 tarihinde örgütün genel sekreteri Abbas Müsavi’nin İsrail tarafından öldürülmesinden sonra örgütün liderliğine Hasan Nasrallah getirildi. Hizbullah örgütünün stratejisi üç ayrı aşamadan oluşuyor. Bunlardan birincisi İslam dinini geniş halk kitlelerine yaymak için yapılan ve Telkin adı verilen propagandası, ikincisi silahlı çatışma safhası, üçüncüsü ihtilal.
MENZİL GRUBU SAHADA
1979 Humeyni devriminden sonra, söz konusu fikirleri yaymak (ihraç etmek) amacıyla İran’da bir bakanlık kurulmuştu. 1981 yılından itibaren İran İslam Devrimi’ni ihraç faaliyetleri çerçevesinde öncelikle Lübnan, Bosna, Afganistan, Arnavutluk, Filistin, Suriye, Irak gibi ülkeler bulunuyordu. İran, Türkiye’yi de göz ardı edemezdi. Bu amaçla diğer ülkelerde olduğu gibi, büyükelçilikleri ve konsoloslukları karargah olarak kullanıyorlardı. Bakanlığın finansmanı ile, hedef ülkelerde kitap, dergi, gazete basım ve dağıtımı, konferans düzenleyerek ve paneller, ideolojik amaçlı kültürel etkinlikler düzenleyerek (Sincan’daki Kudüs Gecesi gibi…), ideolojik amaçlı bu ülkelerden İran’a 15’er günlük ücretsiz geziler düzenledikleri; bu seyahatler sırasında özellikle İran’ın Kum şehrinde ve kutsal sayılan yerlerde İran İslam Devleti’ni anlatarak, gezi sonunda İmam Humeyni’ye Biat teklifi yaptıkları, Biat’ı kabullenen kişiler ülkelerine döndüklerinde mücadeleye başlıyorlardı.
Hizbullahi yapılanmanın ilk şûrası Abdulvahap Ekinci, Ahmet Tufan, M. Fidan Güngör, Hüseyin Velioğlu ve Veysi Kaykaç’ın katılımıyla A. Ekinci’ye ait Vahdet Kitapevinde gerçekleşmiştir. Zaman içinde örgüt şûrası içinde fikir ayrılıkları meydana gelince, ilk olarak 1981 yılında Fidan Güngör ile Hasan Şengül Menzil Kitapevi’ni açarak gruptan ayrıldı ve Menzil Kitapevi etrafından toplanan taraftarları ile Hizbullahi Menzil Grubu‘nu oluşturdu.
1986 yılında Molla Yasin Ekinci ve oğlu Abdulvahap Ekinci, Hüseyin Velioğlu’ndan ayrılarak Hizbullah Vahdet grubunu oluşturdu. Bu ayrılığa ana neden, dini bilgisi olmayan Hüseyin Velioğlu’nun liderliğinin kabul görmemesidir.
Menzil Grubu, 1992 yılı içerisinde İmam Hatip Liseleri’nde İlim Grubu ile giriştikleri satırlı kavga haricinde, silahlı her hangi bir eylem gerçekleştirmemişlerdir.
Fidan Güngör’ün 1994 yılında İstanbul Göngören’deki evinden kaçırılması üzerine Menzil grubuna Molla Manzur Güzelsoy liderlik yapmış, 1996’da tedavi gördüğü Tahran’da ölmüştür.
Örgütün diğer lideri durumundaki Zeki Savaş ise İran’dan gitmiş ve faaliyetlerine Kum kenti ile Tahran’dan devam ettiriyordu.
Hizbullah liderlerinden Almanya’ya firar etmiş olan İsa Altsoy, İsa Bagasi adıyla yazdığı “Kendi Dilinden Hizbullah ve Mücadele Tarihinden Kesitler” adlı kitapta PKK-Hizbullah çatışmasının yanı sıra örgütün önemli ipuçlarını da yansıtmıştı.
“Tevhitçi” olarak adlandırılan diğer bir grup ise İran tarafından organize ediliyordu. Zaman içerisinde İlimciler diğer kanat önderlerini yok ederek, Hizbullahi yapılanmanın tek grubu oldular. Örgütün Genel Emiri Hüseyin Velioğlu idi. Şura üyeliklerini İsa Altsoy, Cemal Tutar, Edip Gümüş, Mehmet Sudan, Mehmet Emin Başol ve Selahattin Uruk gibi isimler oluşturuyordu.
İLİM GRUBU VE LİDERLİK MÜCADELESİ
1979-1980 yıllarında çeşitli kitap evlerinde satılan radikal dini yayınlarından etkilenen bazı gruplar bir araya gelerek fikri analiz ve tartışmalara başladılar, bu çerçevede ilk toparlanma Diyarbakır’daki Vahdet Kitabevi çevresinde oluştu. Abdulvahap Ekinci’ye ait bu kitap evindeki faaliyetlere sonradan kendi kitap evleri ve gruplarını kuracak olan Fidan Güngör ve Hüseyin Velioğlu da katılmıştır.
Zaman içerisinde Vahdet Kitabevi çevresindeki oluşumlardan kopmalar başladı. İlk olarak 1981 yılında Fidan Güngör Menzil kitapevini kurmuştur. Menzil kitapevlerinin Kuruluşu ile birlikte Vahdet Kitapevi çevresindeki kopmalar hızlanmıştır. Fidan Güngör’ün bu yapılanmadan ayrılmasına Hizbullahi gruplaşma içerisindeki görüş ayrılıkları ve liderlik mücadelesi yatmaktaydı.
1982 yılında Hüseyin Velioğlu da Vahdet çevresinden ayrılarak İlim Kitapevini kurdu. Bu ayrılığın ana nedeni olarak Abdulvahap Ekinci’nin, Müslüman Kardeşler örgütünün liderlerinden Seyyit Kutup’un kaleme aldığı Fi Zilali’l Kur’an isimli eserine saygısızlık göstermesinin neden olduğu ileri sürülüyor.
Yaşanan bu fikir ayrılıklarından sonra Hüseyin Velioğlu yeni bir ortam ve örgütlenme yapmak amacıyla memleketi olan Batman’a gitti.
Örgütlenme sürecini Diyarbakır’daki grup ile irtibatlı olarak Batman’da açtığı kitapevi çevresinde yürüten Hüseyin Velioğlu, böylelikle bölgenin kilit il ve ilçelerinde örgütlenme faaliyetlerine başladı.
Bazı terör uzmanlarının değerlendirmesine göre, Hüseyin Velioğlu Batman’ı özellikle seçmişti. Çünkü Batman’a yakın olan Silvan ve Mardin o dönemde sık sık PKK terörüne maruz kalıyordu. Bu durumun bilincinde olan ve örgütsel mücadele mantığıyla PKK ile çatışma kararı alan Hüseyin Velioğlu, kısa sürede silahlı birimler oluşturdu.
İlim Grubu, gerekli hazırlık döneminin sağlanmasından sonra PKK sempatizan ve militanlarına karşı Batman ve Silvan merkezlerinde ilk eylemlerine başladı.
Batman’daki yapılanmayı tamamladıktan sonra Diyarbakır’a geri dönen Hüseyin Velioğlu, artık silahlı mücadeleden yanadır. Bu amaçla, fikir ayrılığına düştüğü Menzil Grubu ile bu kez bir araya gelerek birlikte hareket etme talebinde bulundu. Ancak İlim Grubu ile Menzil Grubunun yolları bu dönemde kesin olarak ayrılınca, Hüseyin Velioğlu silahlı eylemlerini karşı gruba da yöneltmişti.
Daha sonra Hizbullah olarak nitelendirilen İlim grubunun eylem ve yapılanmadaki stratejileri göz önüne alındığında daha sistematik ve profesyonel bir terör organizasyonuna sahipler olduğu görülmektedir. Mevcut konumunun Menzil grubuna oranla daha kuvvetli olan İlim Grubu, bu dönemde Menzil grubunu tamamen tasfiye ederek kendisini Hizbullah adıyla lanse etmeyi ve bölgedeki potansiyel tabanını kontrolü altına alma düşüncesindeydi. Bu çerçevede, Hüseyin Velioğlu İlim Grubu tanımını kullanmayı yasaklamış ve kendilerini “Hizbullah” olarak tanıtmaya özen göstermiştir.
Türkiye’de Hizbullah yanlılarının ilk eylemi, 1 Aralık 1984 Tarihinde İstanbul Şişli’de bir kuyumcu soygunuyla gerçekleşti. Emniyet kayıtlarına göre Hizbullah yanlıları 1983-1984 yılları arasında İstanbul’da 19 soygun eylemi yaptılar. (Adı bu soygunla ilk kez duyulan Hizbullah militanları arasında, sonrasında Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Çetin Emeç ve diğer aydın cinayetlerini gerçekleştiren İslami Hareket örgütü lideri İrfan Çağrıcı da bulunuyordu.)
İstanbul’da 1 Mart 1992 günü Şişhane’deki Neva Şalom Sinagogu’na el bombaları ile saldırarak Morgi Yanni adındaki bir Musevi vatandaşın yaralanmasına neden oldular. Saldırganlar daha sonra Batman’da yakalandılar.
2000 yılında İstanbul’da öldürülecek olan Velioğlu liderliğindeki “İlim Kitabevi” çevresinde olan grubun yanı sıra, Molla Mansur Güzelsoy liderliğinde “Menzil Kitapevi” çevresinde toplanmıştı.
YARIN: BÖLÜNME VE SONRASI
Kaynak: Yeniçağ