Merhaba değerli okurlarım,
TOKİ’nin kurucusu olarak bilinen eski başdanışmanı kent bilimci İnşaat Mühendisi Hüseyin Aksu, Yeniçağ Televizyonu’nda canlı yayın konuğum oldu.
Programda Kahramanmaraş merkezli depremi değerlendirdi.
Aksu, kentleşmede köklü değişikliğin şart olduğunu belirterek, “Önce depremi hafife alan, bazı ikincil etkileri öne çıkararak günah keçileri yaratan anlayışı ve toplumun beynine işlenmiş mottoları yıkmak gerekiyor.
Yani bir devrim gerekiyor. İmar reformundan, Bilgi Reformuna, İdari Yapı Reformundan, Fay Kanunu, Yapı Kanunu, Bilgi ve Planlama Kanunu, Yapı Denetim Kanunu, Afet Kanunu, Deprem Yönetmeliği, Uygulama Protokolleri ve Eğitim Kılavuzları gibi kanun, müfredat ve müktesebatın tümü ile yeniden ve radikal değişiklere açık biçimde şekillenmesi gerekiyor.
- için, önce zihinsel bir dönüşüm ve toplumsal bilince gerek var.” değerlendirmesinde bulundu.
YAPI PLAKA SİSTEMİ
Aydın Kentinin Belediye Başkanı olarak görev yaptığı 1994-1999 yılları arasında Bayındırlık Bakanlığına konutlar için plaka önerisi yaptıklarını ancak bunun bir türlü hayata geçirilmediğine işaret eden Aksu, konutların bilgi sistemini yaratmak gerektiğini belirterek şu eleştiride bulundu: “Toplumumuza, hep ‘hırsız müteahhitler, çürük zeminde inşaat, ovaların betonlaşması, zemin kattaki dükkanlar, kolon kesme, yüksek katlı binalar, rüşvetçi belediyeciler, mesleğini bilmeyen mühendisler’, gibi ‘günah keçileri’ yaratılarak fatura onlara kesildi. Bu taraflara yüklenen kusurların içinde gerçek çözümün nasıl olacağını tartışamıyoruz bile. Bu başlıklar, toplumun hemen anlayabileceği ve derhal linç kültüre geçerek saldırabileceği konular olduğundan, bunun ötesine geçemedik.
Karmaşık ve çok disiplinli olan çözümün bütününü hiç kimse dile dahi getirmiyor. Ülkedeki akademisyenler başta olmak üzere, bürokrasi ve siyasetçiler ‘çözümün’ karma ihtisas gerektiren, disiplinler arası bir entegrasyon gerektirdiğini fark etmek istemiyor. Toplumun kolay anladığı ve beynine yıllardır her deprem sonrasında yerleştirilmiş günah keçilerine saldırmayı tercih ediyoruz. Çünkü en kolayı bu. Akademisyen hocalarımız ise, devlet kendilerine bir görev verdiyse, devletin statükolarının arkasında rol alıyor. Çoğu zaman ise öğrenciye ders anlatır gibi bilinen şeyleri kendi ihtisas alanlarının içine hapsolup, konuşup duruyorlar. TV programlarında sanki herkes jeoloji, inşaat mühendisi çıkacak. Hakeza öyle de oluyor.”
YATES-Yapı Plaka, karne ve muayene modeli şart
Türkiye’de öncelikle, “yapı kayıt-tescil-plaka-karne-muayene sistemi”ni düzenleyen YATES modeline ihtiyaç olduğunu belirten Aksu, bu sistemde mevcut yapı stokunun kayıt altına alınması ve afetlere karşı direncini gösteren 1’den 10’a kadar uzanan not verilmesi gerektiğini belirterek sistem hakkında şu bilgileri verdi:
“Bu sistem, notu 1 olan yapılardan başlayarak, her yıl bir not yükselterek, notu 5 olan yapılara kadar 5 yılda ülkedeki tüm yapıların dönüştürülmesini modelliyor. Bunun için yapılara resmi bir plaka verilip binaya asılacak. Vatandaş yapının durumunu önce plakasından görecek, sonra YATES’den yapıya ilişkin tüm bilgilere erişebilecek. Plaka, yapının risk durumunu gösterecek; mor plaka depremde 3 ve altında not alan binaları, kırmızı plaka ise kaçak ve ruhsatsız olduğunu gösterecek.
Her yönden güvenli ve yasal olan binalara ise beyaz zeminli plaka verilecek, Yapının plaka numarası aynı zamanda adresi gösterecek ve bir tebligat sistemi ile her bina ve bağımsız bölüme elektronik posta adresi atanarak, devletin tüm tebligatlarının erişimi sağlanacak. Daha sonra bağımsız bölüme dayalı adres sistemi MERNİS üzerinden vatandaşa erişilebilecek.
Bu ulusal dönüşümün en fazla 7-10 yılda tamamlanması planlanıyor. Bundan sonra yapılacak yapılar için sigorta sektörüne bağlı acenteler olarak çalışacak, yapı denetim birimlerinin kurumsal yapı içinde istismara açık olmayacağını, yapı denetim sisteminin dışında deprem yönetmeliğinin ülkemizde 10 kez değiştirildiğini, her depremde ‘dayak yedikçe’ iki gram daha demir beton ekleyen bir anlayışla, hâlâ güvensiz yapıların inşa edilmesine devletçe yol açıldığını açıklayan Aksu, Yönettiği SİSAM Araştırma Gurubu tarafından, yapılara ilişkin depreme dair başlıkların son kez değiştirilerek, emniyet ve ivme değer ve katsayılarının gerekirse ‘overdesign’ denilen şekilde aşırı güçlü yapılmasını sağlayan, binaları önem, büyüklük ve yüksekliklerine göre, temel sistemlerinin ve taşıyıcı sistemlerin 9 şiddetinde bir depremde dahi ağır hasar almayacak düzeyde tasarıma yol açan bir yönetmelik öneriyor.”
Fay hatları gerçeği
Aksu, MTA tarafından etüt edilerek ilan edilen 486 adet diri fayın ise çok ciddiye alınmadığını ifade edilerek, fay hatlarının mikro ölçeğe kadar ayrıntılı ve hassas biçimde tespiti, çizili kanun haline getirilmesi gerektiğini önererek şunları belirtti: “Fay koruma şeritlerinde yer alan tüm yapıların Yapı Tescil Sistemi (YATES) içinde tespit edileceğinden; devlet tarafından tazmin edilerek, devlet tarafından tüm maliyeti karşılanarak, tasfiye edilerek yenilenmesini sağlayan bir şehircilik modeli oluşturduk. ‘Doğrusal Şehir’ veya ‘Çizgi Şehir(Line City)’ adı altında tasarlanan bu modelin ultra lüks bir modelinin Suudi Arabistan’da inşaatına başladığını belirtmeliyim. ‘Fay Hatlarından’, ‘Doğrusal Kent Hatları’na taşınma önerileri dikkat çekicidir.”
Kaynaklar heba oluyor
Kaynakların verimli kullanılması açısından deprem önlemlerinin önemli olduğunu belirten Aksu, şunlara vurgu yaptı: “25 yıldır bu mücadelede bir milim yol alamadık. Depremle özdeşleşen ‘kimse var mı?’ nidasına evet var; depremi de yıkacak bilim var, ortak akıl var, çoğulcu planlama, devrimci zihinler var. Yeter ki halkımız bunu anlayabilsin ve geçit versin. Halkın anlamadığı ve geçit vermediği hiçbir şeye çürümüş ve halk dalkavukluğundan oy devşirmiş hiçbir siyasi yapı geçit vermez. Aksi halde, daha çok biz bu tablolara tanık olacağız. Daha çok canlarımız gidecek. Ülkemiz zaten verimsiz bir ekonomik yapı içinde; zar zor, meşakkatle, elbirliği ile ürettiği milli serveti, yüz milyarlarca doları, taşa toprağa gömerek, kalkınma hayallerimizi de fay kırıklarını doldurmak üzere çöpe atıyoruz.” Diyerek mevcut anlayışı ve sistemi yerden yere vurdu.
Deprem ve Tüm Yerleşmeler için Devrim Gerekiyor!
Başkan Aksu son olarak Araştırma Gurubu SİSAM tarafından hazırlanan tasarıları şöyle tanıtıyor:
Kentleşme Devrimi
Kanun tasarılarından Yönetmeliklere, Uygulama ve Eğitim Kılavuzlarından, Performans Protokollerine kadar Tüm ayrıntıları ile hazırlanmış olan; bütüncül ve disiplinler arası bir model içinde; Türkiye’nin kentleşme konusundaki, başta deprem olmak üzere, gecekondu, kaçak inşaat, trafik, ulaşım, altyapı, tarım arazilerinin korunması gibi temel sorunlarının tümünü çözecek bir model olan Kentleşme Devrimi’nin, Yol Haritası ve Ana Stratejisi şöyle;
1-Fay Kanunu ve Jeolojik Yapı: Önerilen Fay Kanunu ile, mikro bölgeleme yapılarak en kılcal ayrıntılarına kadar fay koruma bantlarının tespiti, kanun kapsamında çizili kanun hükmünde sayılması, tapu kütüğüne şerh edilmesi, bu hatlarda kalan tüm yapıların devlet tarafından “Tazmin Edilerek” taşınması veya takas edilmesi ile imar planlarına işlenerek bu Fay Koruma alanlarının tam olarak boşaltılması. Kent içinde kalanların yeşil alana dönüştürülmesi.
2-Yapı ve Altyapı Kanunu: Hazırlanan taslak esas alınarak; ülkedeki tüm yapıların ve de altyapı tesissilerinin yapım ilke ve kurallarının yeni bir yaklaşım ile, her türlü dış etkiye karşı aşırı emniyetli katsayılar ve yapım teknikleri kullanılarak radikal biçimde değiştirilmesi.
3-Yapı Sigortası ve Denetimi Kanunu: Yapı denetim sisteminin sigorta sektörünün bir uzantısı olarak düzenlenmesi. Yapı Denetim Bürolarının “Sigorta Acentesi” statüsünde ve ana firmanın denetimi altında çalışan, her türlü kalifiye uzman, teknik eleman ve teçhizata sahip olmalarını sağlayacak şekilde, ana sigorta şirketinin kuracağı il ve bölge teşkilatları ve laboratuvarlarından müşterek hizmet alacakları bir model oluşturulacak.
4-Coğrafi Bilgi ve Planlama Kanunu: Planlamaya ve kentleşmeye esas tüm coğrafi bilgilerin ulusal ölçekte elde edilerek kullanılması konusunda; her ölçekteki İmar planlarının düzenleme ve değiştirme konusundaki ilke ve esaslarını düzenleyen, kentlerin ve tarım alanlarının ilişkisine ve geleceğini, stratejik planlardan aldığı vizyon ve hedeflere göre planlayan bir model oluşturulacak. Kentsel ve kırsal yerleşmelerin ulaşım aksları kenarlarında, yollara cepheli doğrusal kentlerin yerleşime açılmasını esas alan, ortasında raylı sistem, kenarında otoyol, yanında toplayıcı şehir bulvarları olan “entegre yollar” ve bu yolların 9 mt. yukarısından itibaren yapılaşmayı sağlayan şekilde yolların üst hakkını tapulayarak, kamuya rant yaratan ve yollar dışında kalan tüm toprağı koruyan bir devrimsel yaklaşım esas alınmıştır.
5-Tarım, Orman ve Doğa Parkları Kanunu: Doğal dokuyu, Tarım ve Orman alanlarını mutlak koruyan; kentler ile bu alanların ilişkisini düzenleyen, tarım alanlarının mülk sahibi üreticilerini kooperatifler çatısı altında örgütleyerek, müşterek makine, ilaç, gübre ve alan kullanımı ile teçhiz eden, toprak üzerindeki güneş, rüzgar veya jeotermal enerji haklarını bu kooperatifler ve birlikleri eliyle kullandıran, toprağın vasfının geliştirilmesi ve sulama , drenaj, erozyon kontrolü, teraslama gibi altyapıyı yerel yönetimler eliyle sağlayan bir model.
6-Yapı Tescil, Sicil, Plaka ve Muayene kanunu (YATES): Hazırlanan tasarıya göre; Ülkedeki tüm yapılara, zorunlu Resmi bir Plaka verilerek binanın görünen yerine asılmasını öngören, plakanın binanın adresini de temsil ettiği bir sistem içinde, Yapı Sicil dosyası açılması, tüm verilerin bu veri tabanında toplanması ve BİNA KARNESİ Düzenlenerek, binanın afetlere karşı risklerine 1’den 10’a kadar not verildiği bir sistemin kurulması. Bilahare, tüm yapıların 2 yılda bir kez sigorta acenteleri bünyesindeki Yapı denetim Bürolarında denetlenerek muayene vizesi verilmesi.
7-Ulusal Yapı Dönüşümü Kanunu: Yapıların afet notlarına göre; özellikle deprem konusunda notu 1 olan yapılan ilk yıl içinde yıkılarak yenilenmesi. Notu 2 ve 3 olanların 3 yıl içinde yenilenmesi, notu 4-5 olanların 5 yıl içinde yenilenmesi veya güçlendirilmesi. Bu sıra içinde ülkedeki karnesi zayıf olan tüm riskli binaların temizlenmesi. Bu kanunla zorunlu kılınacak uygulama içinde mülk sahiplerinden hiçbir finansman beklemeden, onlara eşdeğerde ve güvenli mülk edindiren dönüşümü sağlayan, kamu eliyle arsa üretimi ve kentsel rantların kamuya mal edilmesini esas alan bir finansman modeli açıklamalarını yapıyor.
Hatırlatmamızı yapalım: Deprem bölgelerinde çadır, maske, kuru gıda, soba, konteynır, vinç, odun, yağmurluk, şapka, çorap, bebek maması ve bezi, hijyen malzemeleri, iç çamaşırı, tırnak makası, bit şampuanı ve tarağı, içme suyu, diş macunu ve fırçası ihtiyaç listesinde devam etmektedir.