NASA’nın Dünya yörüngesinde dönen Güneş Dinamikleri Gözlemevi (SDO) güneş yüzeyini kaplayan dev bir kara delik gözlemledi. Ancak bunu ışığın bile içinden kaçamayacağı gerçek kara deliklerle karıştırmayın. Taçküre Deliği denilen siyah leke yüksek hızlı güneş rüzgarları üreterek uydu iletişimini kesiyor.
BENEKLİ GÜNEŞ
Güçlü güneş fırtınalarına yol açarak Dünya’da uydu iletişimini sekteye uğratan taçküre deliklerine geçmeden önce taçkürenin ne olduğuna kısaca değinelim ve ardından Güneşin büyük kısmını kaplayan siyah lekenin nasıl oluştuğuna bakalım (Bunu sakın güneş lekeleri ile karıştırmayın. Onu ayrıca yazdım).
Güneşi saran plazma (süper sıcak iyonize gaz) bulutuna taçküre diyoruz. Güneşin taçküresi, yuvarlak yüzeyinin çok ötesine, milyonlarca kilometre uzağa yayılıyor ve sürekli değişen yapısı ile daireden çok rüzgarda titreyen bitki yapraklarına benziyor.
ÇIPLAK GÖZ GÖREMEZ
Güneş gözümüzü alacak kadar parlak olduğu için taçküreyi çıplak gözle göremiyoruz, ama güneş tutulması sırasında ışıkkürenin ışığı kesilince Ay’ın Güneşi kapatan siyah diskinin kenarlarından yayılan taçküreyi görebiliyoruz.
Güneşin ışık yayan yuvarlak yüzeyi yaklaşık 6000 derece sıcaklıkta olmasına karşın taçkürenin sıcaklığı 2 ila 4 milyon derece arasında değişiyor! Ancak korkulacak bir şey yok: Taçküreyi oluşturan gazların yoğunluğu Güneşin dış yüzeyini oluşturan ışıkkürenin trilyonda biri. Bu kadar seyrek olduğu için de müthiş sıcaklık çevreyi doğrudan etkilemiyor; ama aşağıda göreceğimiz gibi güneş fırtınasına dayalı dolaylı etkileri var.
DEV SİYAH LEKENİN KAYNAĞI
Taçküre delikleri dediğimiz dev siyah lekeleri de çıplak gözle göremiyoruz; ama bunun sebebi Güneş ışığının gözümüzü alması değil. Resimde gördüğünüz siyah leke insan gözünün algılayabildiği görünür ışık dalga boyunun dışında kalıyor. Bu lekeleri ancak X-ışını kamerasıyla görebiliyoruz.
RÖNTGEN KAMERASI
Taçküre delikleri aslında Güneşin kutup bölgelerinde yer alıyor ve çevresindeki gazlardan daha soğuk ve daha seyrek olduğu için röntgen kamerasında karanlık gözüküyor. Bunlar Güneşi saran sıcak gazları içinde tutan manyetik alan çizgilerinin kopmasıyla meydana gelen plazma boşlukları.
Manyetik alan çizgileri kopunca sakladıkları gazlar yüksek hızlı güneş rüzgarları, yani güneş fırtınaları halinde uzaya yayılıyor. Yüksek hızlı parçacıklardan oluşan iyonize gaz fırtınaları Dünyamızı koruyan manyetik alana çarpınca güçlü elektromanyetik akımlar yaratıyor. Bu da iletişim uydularının bilgisayarını bozabiliyor.
DELİK AMA İÇİ DOLU
Her ne kadar manyetik alan çizgilerinin ciltteki sivilceler gibi patlaması ve geriye geçici çukurluklar bırakmasına benzer şekilde bunlara taçküre delikleri desek de söz konusu siyah lekeler içinde sabunlu su gibi köpüren birçok yapı bulunduruyor.
Patlayan kabacıkların kaçırdığı gazlardan oluşan bu “sorguçları” morötesi (UV) kamerayla bakınca görüyoruz. Bunlar Güneşin kuzey ve güney kutbunu süslüyor. Aslında yandan bakınca portakal dilimlerine benzeyen Güneşin manyetik alan çizgilerinin kutuplardaki saç diplerini (başladığı ve bittiği yerleri gösteriyor).
BİN BİR SURAT GÜNEŞ
NEDEN DÜŞÜK YOĞUNLUKLU?
Bir sivilce neden acıtır? İçindeki sıvılar küçük bir alana sıkışıp yüksek basınçla şişlik yaptığı için. Peki sivilce patlayınca neden rahatlarsınız? İçi boşalan sivilcede basınç azaldığı ve acı kesildiği için.
Aynı şey yıldızımızı saran büyük siyah taçküre lekeleri için de geçerli. Bu lekeler patlayınca içindeki yüksek basınçlı gazları dışarı püskürtüyor ve yıldızı oluşturan gazlar boşalan yere doluncaya kadar basınç düşüyor. İçeride biriken gazlar güneş rüzgarı olarak uzaya kaçınca geriye kalan lekenin sıcaklığa da düşüyor.
GÜNEŞ FIRTINASININ KÖKENİ
Dev siyah lekeler normal güneş rüzgârından üç kat hızlı giden elektrik yüklü parçacık rüzgarlarına yol açıyor. Bu yüzden bunları güneş fırtınası olarak adlandırıyoruz.
BÜYÜK KUŞ
İnsanoğlu yıllarca gökyüzünü iki boyutlu olarak düşünüp üç boyutlu uzayda birbiriyle hiç alakası olmayan yıldızları gruplandırarak sadece Dünya’dan bakılınca görülen burçlar kuşağını uydurdu. Bununla yetinmeyerek astroloji ve yıldız falcılığını icat etti.
Şansımıza astroloji 400 yıl önce astronomiyi doğurdu ve modern bilimin gelişmesini sağladı. Ancak insanlar gökyüzünde gördükleri şekilleri yaratıcı hayal güçlerine göre farklı şeylere benzetmekten vazgeçmediler ve Büyük Kuş da bunun son örneklerinden biri.
2012 yılında NASA tarafından gözlemlenen Büyük Kuş, Güneşin büyük kısmını kaplamış olan eski bir taçküre lekesi. Aynı zamanda Mayıs ayında gözlemlediğimiz yeni büyük lekenin öncüsü.
150 YILDA BİR GELEN FELAKET
Bugün insan uygarlığının gelişmesini hiç farkında olmadığınız birçok tesadüfi duruma borçluyuz. Bunlardan biri iklimin son 70 bin yılda insanların sokakta sıcak çarpmadan rahatça yürüyebileceği kadar yumuşamış olması; ama küresel ısınma nedeniyle 20 yılda Hindistan’da 70 derecelik sıcaklıklar görülmeye başlayacak ve durum değişecek.
Şükretmemiz gereken diğer rastlantı ise yıldızımızın son 150 yıldır, yani modern uygarlığın temeli olan elektrikli aletleri icat ettiğimiz son 150 yılda oldukça sakin olması. Öyle ki Büyük Kuş 150 yıl içinde gözlemlenen en büyük güneş fırtınasıydı.
Ne olmuş yani derseniz onu da Colorado Üniversitesi Atmosfer ve Uzay Fiziği Laboratuarı’ndan Daniel Baker söylesin: “Büyük Kuş fırtınası bizi 2012’de vursaydı kendimizi toparlamamız çok zaman alırdı. Öyle ki [Modern uygarlığın] parçalarını henüz yerlerden topluyor olurduk.”
YALAN HABERLER
Güneş fırtınaları genellikle yıldızımızın bize bakmayan yüzündeki manyetik alan çizgilerinin kopmasıyla oluşuyor. Bu yüzden bizi ıskalıyorlar; ama 150 yıl önceki fırtınalar olsa bugün Dünya’da elektrikler kesilir, internet kopar, uyduların bilgisayarları yanardı.
İşte bu yüzden reklam tıklama avcısı siteler, yaz aylarında en az bir kez güneş fırtınası uygarlığı yok edecek diye asparagas haberler yapıyor. Bunlara inanmayın.
TEHLİKEDE MİYİZ?
Şimdilik hayır. Toplam 10 milyar yıl ömrü olan Güneşin yanında 70 yıllık kısacık ömrümüzle büyük bir felakete denk gelme ihtimalinin düşük olmasına sevinin bence ya da bizi etkileyen en büyük felaketlerin insan icadı olmasına üzülün. Her durumda Güneşi kaplayan son büyük kara deliğin yarattığı fırtına bugün bizi vurmayacak.
Ancak, 1989 yılındaki nispeten evcil bir güneş fırtınasının Kanada’nın Quebec eyaletinde elektriklerin kesilmesine yol açtığını da aklınızda bulundurun. Bu bağlamda kutup ışıklarına da (auroralar) şükran borçluyuz. Bunlar Dünya’nın manyetik alanının zararlı güneş rüzgarını durdurmasıyla ortaya çıkıyor.
Yoksa radyasyon zehirlenmesi bir yana, güneş rüzgarı Dünya atmosferini parçalayıp yok ederdi. Bakın manyetik alanı olmayan Mars’ın başına ne geldi?
PEKİ KARA DELİKLERİ NASIL GÖRDÜK?
NASA Güneşi detaylı olarak gözlemlemek için uzaya birçok gözlem uydusu yolluyor. Bunların bir kısmı Güneşin yörüngesinde Merkür’den çok daha yakın mesafelerde dönüyor; ama son gördüğünüz resimleri Güneş Dinamikleri Gözlemevi (SDO) çekti.
11 Şubat 2010 yılında Dünya’dan yaklaşık 42 bin km uzaktaki yersabit yörüngeye fırlatılan SDO, Bir Yıldızla Birlikte Yaşamak (LWS) araştırma programının bir parçası. SDO’nun Güneşin manyetik alanına odaklandığı LWS programı güneş fırtınalarını daha iyi anlamamızı, daha önceden öngörmemizi ve kısmen tedbir almamızı sağlayacak.
YA SİYAH DELİK?
Bu konudaki ilk yazımız olduğu için potansiyel bir yanlış anlamayı da önleyelim: Güneşteki siyah delikler ta Güneşinn içine kadar uzanmıyor; yani Güneşi kurtlu elma veya delikli sünger sanmayın. O analojiyi solucandeliklerine saklayın. 😉