“En iyi film” dahil 7 dalda oscar kazanan ‘Her Şey Her Yerde Aynı Anda’ filmi uzun zamandır sinemanın gündemindeydi. Bu yıl Oscar’la beraber filmin aldığı ödül sayısı 343’e yükseldi. Film oyunculuklarıyla ve ilginç konusuyla öne çıkıyor. Peki filmi bu kadar özel ve başarılı kılan nedir? Bu soruların cevaplarını sinema yazarları Atilla Dorsay ve Esin Küçüktepepınar NTV’ye değerlendirdi.
Filmde, yıllar önce eşiyle birlikte Çin’den Amerika’ya göç edip yeni bir hayata başlayan Evelyn, birdenbire kendini dünyayı kurtarması gereken çılgın bir maceranın içinde buluyor.
Yaşayabileceği alternatif hayatlarla bağlantılı diğer evrenleri keşfeden Evelyn, bu süreçte evreni kurtaracak yegane gücün kendisinde olduğunu öğreniyor.
Gösterildiği festivallerden ve eleştirmenlerden övgü alan Her Şey Her Yerde Aynı Anda filmi için şimdiden “kült” yakıştırması yapılıyor.
Çoklu evrende anlatılan hikaye içinde seyirci, karakterlerin farklı halleri ile karşılaşıyor.
Başta biraz zor anlaşılan hızlı akan temposuyla filmin bazı seyircilerde odaklanma güçlüğü yarattığı görüldü.
Bazıları bu yönüyle filmi eleştirirken bazı seyirciler de “filmin büyüleyici” bir yanı olduğunu söylüyor.
Sinema yazarı Atilla Dorsay da filmi daha iyi anlamak için birkaç kez izlenmesi gerektiği görüşünde.
Dorsay, “Çok özgün film, ilk kez seyrettiğim anda filmin içine giremedim.” değerlendirmesinde bulundu.
Filmi sevemeyenler tarafında olduğunu itiraf eden SİYAD Başkanı Esin Küçüktepepınar, filmin 11 dalda aday olmasını başrol oyuncusu Michelle Yeoh’ya bağlıyor.