Binlerce yıl sonra bile şaşırtmaya devam ediyorlar!
Alman ve Mısırlı bilim insanlarının iş birliği ile gerçekleştirilen yeni bir araştırma, Antik Mısır’da uygulanan mumyalama işlemine dair hiç bilinmeyen bazı gerçekleri ortaya çıkardı. İşte ayrıntılar…
Antik Mısır dünya tarihinin en ilgi çeken medeniyetlerinin başında geliyor. Mısır tanrıları ve tanrıçaları, piramitler, firavunlar ve elbette mumyalar, bu medeniyetin en merak edilen unsurları.
Üstelik aradan geçen binlerce yıla, yapılan onca araştırmaya karşın halen bilmediğimiz birçok şey var.
Arkeologlar, asırlardır Antik Mısır’daki insanların ölülerini bozulmadan saklamak için kullandığı mumyalama işlemine dair çalışmalar yürütüyor.
Çağımızda kullanılan teknolojilerin hiçbirine sahip olmayan Mısırlıların mumyalama tekniklerini uygulama başarısı, araştırmacıları her seferinde şaşırtıyor.
Çarşamba günü hakemli bilim dergisi Nature’da yayımlanan bir makale de mumyalamaya dair bugüne kadar hiç bilmediğimiz bazı gerçekleri gün yüzüne çıkardı.
KAVANOZLARDAKİ MUMYALAMA MALZEMELERİ İLK DEFA İNCELENDİ
26’ncı Hanedan döneminde mumyalama amaçlı kullanılan bir yeraltı odasından çıkarılan üzeri yazılı seramik kavanozlar hem ölülere uygulanan işlemlere hem de ticaretin mumyalama sürecinde oynadığı role dair önemli ipuçları içeriyordu.
Söz konusu 31 adet kavanoz, Kahire yakınlarında yer alan ve kraliyet ailesi üyeleri ile toplumun kaymak tabakasından kişilerin gömüldüğü Sakkara nekropolünde bulundu.
Sakkara nekropolü
Kavanozlardaki kalıntıları analiz eden uzmanlar mumyalama işlemlerinde kullanılan hayvan yağı, sıvı yağlar ve reçinelere dair izler keşfetti.
Bu maddelerin bazılarının Mısır’da üretilmesi mümkün değildi; buraya ancak başka coğrafyalardan getirilmiş olabilirlerdi. Bu da Mısırlıların mumyalama süreçleri ile ticaret faaliyetleri arasında güçlü bir bağ olduğunu gösterdi.
Makalede, mumyalama işlemini yapan kişilerin vücudun her organı için ayrı bir organik madde kullandığına, bu maddelerin bazılarına ısıtma, pişirme gibi teknikler uygulandığına dikkat çekildi.
“ÇIĞIR AÇAN BİR BULGU”
Araştırma Tübingen Üniversitesi, Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi ve Kahire Ulusal Araştırma Merkezi’nin iş birliğiyle gerçekleştirildi.
Kahire Amerikan Üniversitesi’nde Mısırbilimci olarak görev yapan Dr. Salima Ikram, The Wall Street Journal için değerlendirdiği çalışma hakkında, “Bu çığır açan bir araştırma” ifadelerini kullandı.
Dr. Ikram, bir parçası olmadığı araştırmanın bulgularını, “Böylece ilk defa Mısırlıların mumyalarını ne kullanarak yarattıklarına dair kapsamlı bir bilgi edinmiş oluyoruz” sözleriyle yorumladı.
KAVANOZLARIN ÜZERİNE KULLANIM TALİMATLARI YAZILMIŞ
Kavanozların bulunduğu mumyalama tesisi, merhum Dr. Ramadan B. Hussein tarafından 2016 yılında başlatılan bir kazı çalışması sırasında keşfedilmişti. Yapının MÖ 664-525 yıllarını kapsayan dönemde kullanıldığı düşünülüyor.
Kavanozların üzerinde hem din adamlarının hem de halkın kullandığı ifadelerle “kafasına sürmek için”, “bununla bandajlayın ya da tahnit edin”, “yıkamak için” gibi kullanım talimatları yer alıyordu.
Araştırmacılar, analiz ettikleri organik maddelerin isimlerini bulabilmek için de kavanozların üzerindeki bu yazılardan faydalandı.
YERİN ÖNCE ÜSTÜNDE SONRA ALTINDA
Dr. Ikram’a göre, mumyalama işlemi, yapının yerin üstünde kalan kısmında başlıyordu. Burada kurutulan bedenler ardından yerin 13 metre altındaki tahnit odasına alınıyordu. Dualar eşliğinde organik maddelerin uygulanmasına geçiliyordu.
Yeraltındaki odanın bir avantajı da köpek, çakal gibi hayvanları cenazeden uzak tutmasıydı.
Nihayetinde tahnit edilmiş cenaze bu odadan alınarak yer üstüne çıkarılıyor, din adamları ve merhumun yakınları eşliğinde tören yapılıyordu. Ardında tekrar yer altına götürülen mumya daha da derindeki gömü odasına yerleştiriliyordu.
Dr. Ikram, Mumyalama sürecine dair geçmiş bilgilerimizin kaynağının mumyaların ve bandajların üzerindeki kalıntıların analizi olduğunu da sözlerine ekledi.
Diğer yandan araştırmada, Klasik Mısır metinleri ile Herodot ve Diodoros gibi Yunan yazarların eserlerinin de tahnit işlemine dair ipuçları sunduğu vurgulandı.
YAĞMUR ORMANLARINDAN GELEN MALZEMELER BULUNDU
Tübingen Üniversitesi Biymoleküler Arkeoloji bölümü araştırmacılarından Maxime Rageot ile Kahire Ulusal Araştırma Merkezi’nden bir ekip, gaz kromatografisi kütle spektrometresi adı verilen bir kimyasal test tekniğini kullanarak, kavanozların içinden çıkan maddeleri analiz etti.
Dr. Rageot, kavanozları matkapla delerek içlerindeki maddelerden örnekler aldıklarını belirtti. Toz halindeki bu maddeler önce çeşitli kimyasal sıvılarla karıştırıldı ardından da gaz kromatografisi kütle spektrometresi cihazı yardımıyla gaz haline getirildi.
Bu işlem sırasında maddenin içeriğindeki farklı moleküller birbirinden ayrıldı. Bu sayede araştırmacılar molekül yapısını inceleme ve maddenin kaynağını tespit etme şansını elde etti.
Asıl şaşırtıcı sonuçlar da bu noktada elde edildi. Zira kavanozlardaki maddelerin çoğunluğu Mısır’da bulunamayacak, Akdeniz havzasının başka bölgelerinde yetişen bitkilerden elde edilmişti.
Hatta elemi reçinesi gibi bazı maddelerin kaynağı olan ağaçlar ancak Afrika ve Asya’da bulunan yağmur ormanlarında yetişebiliyordu.
Dr. Ikram, “O dönemde ticaret yapıldığını biliyorduk ama bu maddeler, ticaret ağlarına dair bilgimizin kapsamını genişletti. Çünkü bu tür maddelerin bu kadar uzak coğrafyalardan Mısır’a ithal edilebildiğini daha önce bilmiyorduk” diye konuştu.
BAZI MADDELERİ PİŞİRİP KULLANMIŞLAR
Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi’nden arkeolog Dr. Philipp W. Stockhammer ise “Ölülerin mumyalanması, dünyanın dört bir yanında yaşayan insanları birbirine bağlıyordu” dedi.
Araştırma kapsamında ortaya çıkan bir diğer detay ise maddelerin ısıtma, pişirme ya da başka maddelerle karıştırma yoluyla işlenmiş olduğuydu.
Diğer yandan Galler’de bulunan Cardiff Üniversitesi’nden arkeoloji uzmanı Dr. Paul T. Nicholson bu araştırmayı farklı alanlardan uzmanların iş birliği adına önemli bir adım olarak değerlendirdi.
Dr. Nicholson, arkeolojik bilimlerle Mısırbilimi’nin son dönemde yakınlaştığını vurguladı ve “Yazılı delillerin, arkeolojik delillerin ve arkeolojik bilimlerin bir araya geldiğini görmek güzel” diye konuştu.
Kaynak: The Wall Street Journal Fotoğraflar: The Associated Press (Nikola Nevenov ve Tübingen Üniversitesi)