Bilgiler tüyler ürpertiyor, son yediği yemek…
SIRRI BİR KARA YOSUNUNDA SAKLI
Avrupa’nın en gizemli olaylarından biri olan batalıklık cesetlerini ilginç yapan pek çok unsur var. Özellikle de cesetlerin günümüze kadar ulaşmalarının sırrı birçok insan tarafından merak ediliyor. Bataklık cesetlerinin bozulmadan günümüze ulaşmasının arkasında yatan sır aslında ‘sphagnum’ adı verilen bir tür kara yosun.
Sphagnum, bakteri metabolizmasını bloke eden polisakkaritleri serbest bırakarak deri, ahşap, kürk ve tekstil ürünleri gibi organik maddelerin çürümesini engelliyor ve kalıntıların yüzlerce hatta binlerce yıl korunmasını sağlıyor. Bataklıkların oksijen bakımından fakir olması da bakterilerin çoğalmasına engel olacak bir ortam yaratarak ‘sphagnum’a yardımcı oluyor ve böylece bataklık cesetleri günümüze kadar bozulmadan dayanabiliyor.
‘DİNİ TÖRENLERDE KURBAN EDİLMİŞ OLABİLİRLER’
Büyük oranda korunmuş olan bedenlerin iskelet sistemini, deri yapısını ve saç kalıntılarını detaylıca inceleyen uzmanlar, binlerce yıl önce hayatını kaybetmiş olan kişilerin ölüm şekilleriyle ilgili çarpıcı sonuçlara ulaştı. Arkeologlar, ‘bataklık cesetleri’nden bazılarının yaşadıkları dönemde gerçekleşen dini törenlerde kurban edildiğini düşünüyor.
Başta kafatası olmak üzere bedenlerin farklı bölgelerindeki yara izlerine dikkat çeken bilim insanları, “Bazı bedenlerde bulunan izler ve özellikle kafatasına alınan sert darbeler bıçaklama ya da boğma gibi eylemlerin varlığına işaret ediyor. Yine bazı ölümlerin de kaza sonucu veya intihar olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Yapılan saha araştırmalarında bugüne kadar en çok bataklık cesedi bulunan ülkenin Danimarka olduğu biliniyor. Arkeologlar, Polonya’dan İrlanda’ya kadar uzanan Kuzey Avrupa toprakları boyunca tam 266 bölgede yapılan çalışmalarda binden fazla bataklık cesedi bulunduğunu belirtiyor.
‘HİKÂYENİN YALNIZCA KÜÇÜK BİR BÖLÜMÜ’
Hollanda’daki Wageningen Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Dr. Roy van Beek, iyi korunmuş bedenlerin geçmiş hakkında çok önemli bulgulara sahip olduğuna dikkat çekti. Van Beek, “Binlerce insanın son durağı bataklıklar oldu. Bunlar ancak yüzyıllar sonra yapılan çalışmalarla bulunabildi. Çoğu iyi korunmuş olan bu bedenler çok daha büyük bir hikâyenin yalnızca küçük bir bölümünü anlatıyor” dedi.
‘KÖKLÜ BİR GELENEĞİN PARÇASI’
Arkeologlar, bataklık cesetlerinin binlerce yıllık geçmişe sahip bir geleneğe ait olduğunun üzerinde duruyor. Bu fenomenin ilk örnekleri olarak kabul edilecek gelişmelerin M.Ö. 5 bin yılında İskandinav Yarımadası’nda ortaya çıktığını söyleyen uzmanlar, cesetlerin zamanla diğer Kuzey Avrupa ülkelerine de yayıldığını vurguladı. Dr. Roy van Beek, buluntuların birçok olaya dair izler taşıdığına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Tüm bu çalışmaların sonucunda ortaya çıkan büyük resim bize şiddet, din ve trajik ölüm sebepleri hakkında çok sayıda hikâye anlatıyor. Bu asırlar öncesine dayanan karmaşık bir fenomen.”
İklim değişikliğinin bataklıklar üzerinde de etkili olduğunu ifade eden bilim insanları, kuruyan bataklıklarda oksijenin etkisiyle henüz bulunmamış bataklık cesetlerinin yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu belirtiyor. Arkeologlar, iklim değişikliğinin geçmişi anlamaya yönelik buluntuları yok etmesinden endişe ediyor.
EN BİLİNENLERDEN BİRİSİ İNGİLTERE’DE
Arkeologların en çok bataklık cesedi bulduğu ülke Danimarka olsa da en ünlü bataklık cesetlerinden birisi İngiltere’de bulunuyor. ‘Lindow Man’ adı verilen bataklık cesedi, 1984 yılında Manchester yakınlarındaki Lindow bataklığında yapılan çalışmalar sonucu gün yüzüne çıkarıldı. Cesedin yüz hatları, saçı ve sakalı ise hâlâ belirgin.
20’Lİ YAŞLARINDA BİR ERKEĞE AİT
Yapılan incelemelerde ‘Lindow Man’ adı verilen buluntunun 20’li yaşlarda orta boylu, sağlam yapılı ve günümüzden 2 bin yıl önce yaşamış olan sağlıklı bir erkek bireye ait olduğu belirlendi. ‘Lindow Man’ın ölmeden önce bağırsak parazitlerinden muzdarip olduğunu ve son yemeğinin mayasız ekmek olduğu tespit edildi.
Lindow Man’ın ölümü hakkında birçok teori geliştiren araştırmacılar, kurbanın yüz üstü olacak şekilde bataklığa gömülmeden önce boynundan bıçaklandığını, boğulduğunu veya kafasına sert bir darbe alarak öldürüldüğünü düşünüyor.