Türkler sadece yazıyı bulan,
Türk mantık ve düşünce tarzını kayalara, taşlara işleyen,
silinmez bir tarzda damgasını vuran millet değil;
dünya sahnesine çıktığı günden beri ilimle de uğraşmış bir millettir
Türk olmak, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi,
gerçekten övünülecek bir vasıftır!..
Tarih bilgisi kıt olanlar ile art niyetli sözde tarihçiler
Anadolu’nun Türkleşmesini 1071 Malazgirt Savaşı‘yla başlatırlar.
1. Dünya Savaşı sonrasında Anadolu hemen bütün
Batılı ülkelerin işgaline uğramıştı.
1071 iddiasına dayanarak Ermeniler Doğu Anadolu’yu;
Suriye Güney Anadolu’yu;
Yunanistan Kıbrıs, Ege ve Trakya’yı istemektedirler.
Kürt ayırımcılar ise kendilerine Guti, Kaldi, Subari,
Urartu, Mitani gibi devletler bulup;
Güney Doğu’nun Türkler’le ilişkisi olmadığını iddia eder!..
Türkler doğuda Pasifik Okyanusu’ndan batıda Baltık Denizi’ne,
kuzeyde Arktik Okyanus’tan güneyde Hint Okyanusu’na
her bölgede varlık göstermişlerdir.
Bazı araştırmalara göre de Bering Boğazı’ndan
Amerika kıtalarına geçmişlerdir.
Sümerce’den Kızılderili dillerine kadar pek çok dilin
Türkçe ile akraba olması bir yana;
halen 20’si yazı dili olmak üzere 24 Türk lehçesi Asya ve Avrupa’da konuşulmaktadır!..
Türkler, Sümer Çivi Yazısı’ndan Lâtin Alfabesi’ne kadar
10’dan fazla yazı çeşidi kullanmışlardır.
Gök dininden İslamiyet’e kadar 8 büyük dine bağlanmışlardır…
Çekik gözlü-sarı benizlisinden sarışın-yeşil gözlüsüne kadar,
zenci hariç, her ten ve her tonda Türk vardır!
“Türkler anlaşılan manada bir ırk değil, çünkü pek çok tipleme var…
Anlaşılan manada bir Millet değil, çünkü tek mekanı paylaşmıyor,
çok geniş bir çoğrafyaya yayılıyor…
Özellikle geçmişte din birliği de yok.
Müslüman, Budist, Yahudi (Musevî demek istiyor),
Hıristiyan ve elbette Şamanist Türkler var…
Türkler’in bütünlüğünü belirleyici iki öğe var: Dil ve mantık yapısı”
Bu cümleler Fransız Profesör Jean Paul Roux’a ait…
Türkler, dünyada bir merkezden çıkıp ta 4 kıtaya yayılan,
hem de her gittiği yerde devlet kuran tek millettir!..
Aynı zamanda dünyada en çok devlet kuran millettir!
Şu anda da dünyada en çok bağımsız ve otonom devleti olan millettir.
Türkler ile pek çok Kürt aşiretinin akraba olması bir yana;
Arap, Fars, Yahudi, Ermeni kökenliler bile
kaderlerini Türk Devletleri’ne bağlamışlardır.
Türkler yüceldikçe onlar rahat etmiş,
Türkler sıkıştırıldıkça onlar da ızdırap çekmişlerdir.
“Sizler Orta Asya’dan geldiğinizde, biz binlerce yıldır burada oturuyorduk” sözü,
söylenen en büyük ve art niyetli bir yalandan öte değildir!..
Prof. Dr. Bunno Landsberger’in, 1937’deki 2. Türk Tarih Kongresi’ne sunduğu
“Some Questions on the History of Asia Minor” adlı tebliğde,
Kuzeyden gelip Akad devletini çökerttikten sonra
M.Ö. 2500-1950 tarihleri arasında hüküm süren
GUT kavminin kral adlarının Türkçe’ye ne kadar yakın olduğuna dikkat çekmişti…
Bu Gutium kralları;
El Ulumuş,
İnine Bakaş,
Nikil Lakap,
Yarlagan,
Yarlaganda,
Tirigen (Tirikan),
İnkişu,
Kurum,
Tabatı,
Şarlak, ve
Laşirap idi.
Bu kralların adları hem yapı hem de anlam olarak Türkçe kurallarına uyduğu gibi,
ad verme geleneği de Türk adetlerine uygun yapılmıştı.
İşte bu yüzdendir ki Landsberger;
“Tarihte Türkler’le en yakın münasebeti olan,
hatta belki de Türkler’le AYNİYET gösteren kabile,
Kutlar-Gutiler’dir” der!..
Gutiler’in Hazar Denizi’nin güneydoğusu ile Amuderya-Ceyhan arasındaki bölgede,
yani Batı Türkistan’da oturdukları,
M.Ö.2500-2400 yıllarında batıya yönelerek Zagros dağlık bölgesinin
kuzeydoğusuna yerleştikleri anlaşılmıştır.
Hamurabi’nin savaştığı uluslar arasında bir de Turukku kavmi vardı. (M.Ö.1750)
Fransız arkeolog ve bilim insanı Gaston Camille Charles Maspero,
verdiği haritada Turukku bölgesini Hakkâri, Gevar, Şemdinan arasında gösterir.
Yani Turukkular, Kürt ayırımcıların “bizim” dediği bölgedeki 4 Türk kavimdir!..
Fransız Arkeoloji Enstitüsü 1933-1939 yılları arasında
Kuzey Mezopotamya’da kazılarda buldukları kil tabletleri
1950‘den itibaren tercümeleri ile birlikte yayınlamaya başlamışlardır.;
George Dossın‘in 1950’de yayınladığı Archive Royale de Mari – Cilt 1‘de yer alan
16 ve 69 numaralı tabletlerde geçen Turukku kavmi, Türk değil de nedir?
Aynı eserin 1951 yılında yayınlanan 4. cildindeki;
21, 22, 23, 24, 25, 41, 45, 52, 70,78 ve 79 numaralı tabletlerinde
Turukku adı tam 18 defa geçmektedir!..
Tabletlerin çoğu Turukku saldırıları ile ilgilidir.
Çinliler Türklerden “Tu-küs” diye söz eder.
Macarca’da geçen “Türük” kelimesi Orta Asya’da halen kullanılmaktadır.
Romenler ise bugün bile bize “Turukko” der!..
Tıpkı 3750 yıllık tabletlerdeki gibi!..
İnşuşinak (M.Ö.1165-1151) Kerkük’e kadar genişledi.
Güney Anadolu ve Kerkük bölgesi şimdi olduğu gibi, o zaman da Türkler’in elinde idi.
Elâm, Gut, Tourki, Turukki ve Kassitler de bölgenin TÜRK kavimleri idi…
Daha kuzeyde, Anadolu’da Hurriler vardı.
Bir süre sonra da Kimmerler, İskitler varlık göstermeye başladılar.
Kimmerler, Proto-Türk sayılır.
Tarihçi Yılmaz Öztuna Hurriler’i ve Hititler’i Batılılar gibi Ârî ırktan sayar.
Ama Öztuna’ya göre Türkler de Ârî ırktandır.
Netice itibariyle Anadolu her bakımdan bir Türk yurdudur…
Türkler zaten hep burada oturuyorlardı!
İnsanlığın bilinen en eski genetik kökenini
Kazakistan’da yaşamakta olan bir Türk’te bulundu!..
Genetik antropoloji araştırmacı Prof. Spencer Wells;
100 bin yıl içindeki göç hareketleri ile ilgilenmiş.
Yaşam Afrika’da başlamışsa da büyütüldüğü yer Orta Asya’dır (Yani Türkistan’dır)
Wells’e göre 45 bin yıl kadar da önce,
asıl çoğalma ve yayılma Orta Asya‘dan başladı.
Orta Asya’dan 2 bin kan örneği alınmış.
Örnek verenlerden biri de Kazakistan’ın Doğu Kırgızistan sınırına yakın bölgesinden
Kazak Türkü Zakircan Niyazov.
Wells, Niyazov’un DNA’sını ve kanını incelemiş ve
Niyazov’un 2 bin kuşaktır etnik saflığını koruduğu ortaya çıkmış.
Tüm Avrupa, Rusya, Kızılderililer ve kuzey Hintliler dahil,
1 milyardan fazla insanın atasının bu Türk Niyazov’un ailesinden geldiği
genetik antropoloji ile belirlenmiş.
Niyazov, 40 bin yıl önce burada yaşamış olan bir aileden gelmekte…
Türklerin bugün için en eski atası, Altay Dağları’nda Denisova Mağarası’nda keşfedilen ve
günümüzden 40.000 yıl önce evrimini tamamlamış olan
bir hominid/hominidae türü.
Şüphe yoktur ki bu hominid türü Turan ırkının en büyük atasıdır!..
Genetik olarak M 173 –yani Orta Asya işareti (yani TÜRK damgası) denilen
DNA damgasını taşıyan ilk kabileden bir üye.
Tarihten Türk çıkarılırsa tarih diye bir şey kalmaz.
Türk’ten başka kimse bu toprakların tek karışı üzerinde hak iddia edemez.
2007 yılında, Çin hükümeti Prof. Spencer Wells’in belgeseli kapsamında
National Geographic Topluluğu’nun yürüttüğü gen araştırmasına izin verdi.
Yapılan araştırmanın sonunda, mumyaların
Avrupa, Mezopotamya, İndus Nehri bölgesi ve henüz belirlenmeyen
diğer bölgelerdeki halkla akraba oldukları anlaşıldı.
Bu da Türklerin o zamanlardaki yurtları halklarının
Avrupa, Anadolu, Hint halklarıyla akraba olduklarına ilişkin
Dr. Spencer Wells’in vardığı sonuçları ayrıca doğruluyor.
Prof. Dr. Erich Feigl, şöyle söylemişti:
“Bu topraklar sizin(Türkler).
Siz Malazgirt Savaşı’ndan bu yana değil,
tam 10 bin yıldır bu topraklardasınız.
Unutmayın ki bu,
Çatalhöyük’teki kazılarda elde edilen bulgularla kanıtlandı.”
Bu sebeptendir ki; Atatürk’ün
“Bu ülke, tarihte Türk’tü bugün de Türk’tür ve sonsuza dek Türk olarak yaşayacaktır.”
sözleri asla ve asla öylesine söylenmiş bir söz değildir.