Efsaneleşmiş fedainin belgeli, gerçek hayatı
İttihâd ve Terakki Cemiyeti’nin önemli ismi Yakup Cemil’in hayat hikayesi, Dr. Hasan Ali Polat tarafından efsanelerden arındırılıp arşiv belgeleri ve diğer kaynaklara dayandırılarak kitaplaştırıldı. Dr. Hasan Ali Polat’ın kaleme aldığı “Yakup Cemil/Hayatı ve Divan-ı Harp Sorgu Tutanağı” adlı kitap sadece Yakup Cemil’in biyografisini sunmuyor; sorgu tutanaklarında yer alan, İttihadçıların çekişmelerine ait bilgileri de gün ışığına çıkarıyor.
Yakup Cemil’in İttihâd ve Terakki Cemiyeti ile öne çıkan ve Cemiyetin müdahalesiyle 11 Eylül 1916’da kurşuna dizilmek suretiyle trajik şekilde sona eren hayatının anlatıldığı kitap bugüne kadar ana baba adından başlayarak yapılmış birçok hatayı da tashih ediyor. Nihayetinde kitap; silah ve siyaset arasında tükenmiş bir ömrün, Yakup Cemil’in; Bursa seyahati ve Prens Sabahaddin’in hususi kâtibi Satvet Lütfi ile ilişkisini, münferit sulh çerçevesindeki on beş maddelik manifestosunu, Meserret Oteli toplantılarını, Sapancalı Hakkı, Mümtaz Bey ve Hüsrev Sami ile ilişkilerini, Kara Kemal, Bahaeddin Şakir, Doktor Nazım ve Midhat Şükrü gibi isimlerle görüşmelerini, Enver Paşa ve Talât Bey hakkındaki değerlendirmelerini, Mustafa Kemal Paşa’nın Harbiye Nazırlığı meselesini, imzalı ifadelerinden öğrenebilme imkânı sunuyor; Yakup Cemil meselesiyle ilgili Mustafa Ragıp Esatlı, Hüsamettin Ertürk ve Galip Vardar’ın yazdıkları bazı hususları tashih etmenin yanında bu meselenin Almanya’nın İstanbul Büyükelçiliği raporlarına yansımasını da ele alıyor.
Dr. Hasan Ali Polat; Yakup Cemil’in, İttihâd ve Terakki Cemiyeti’nin siyaseten tıkandığı yerlerde devreye giren fedai zabitan grubu içerisinde çok önemli bir şahsiyet olduğuna dikkat çektikten sonra çalışması hakkında şu değerlendirmeyi yapıyor:
“İttihâd ve Terakki Cemiyeti söz konusu olduğunda özellikle de fedailerden bahsedildiğinde akla ilk gelen isimlerden birisi Yakup Cemil’dir. Ancak bu şahsiyet hakkında birkaç çalışma hariç dişe dokunur bir eser üretilmez; âdeta göz ardı edilir. Nitekim hakkında yazılanların çoğu da hakikatten ziyade efsanelerle sarıp sarmalanmış hikâyelerden oluşmaktadır. Bu kitap, arşiv belgelerine dayanarak Yakup Cemil’in 11 Eylül 1916 tarihinde kurşuna dizilmesine kadarki hayat hikâyesini ortaya koymanın yanında Divan-ı Harp tutanaklarını ilk defa gün yüzüne çıkarıyor. İlk defa Yakup Cemil kendi ağzından hayatına dair anekdotlar sunuyor ve hükümet darbesi iddialarına bizzat kendisi cevap veriyor. Ayrıca Kara Kemal, Bahaeddin Şakir, Doktor Nazım ve Midhat Şükrü gibi isimlerin hükümet darbesi iddialarına nasıl baktıklarını da ortaya koyuyor. Darbede devrileceği iddia edilen hükümetin Harbiye Nazırı Enver ve Dahiliye Nazırı Talat Beylerin Yakup Cemil meselesi hakkında kendilerine yöneltilen sorulara verdikleri cevaplar da bu kitapta yer alıyor…
Mustafa Kemal Paşa’nın Harbiye Nazırı olarak adının geçmesi meselesi de bu kitapta yer alan konular arasında. Ayrıca Dr. Resul Alkan’ın belge paylaşımı ile Alman arşivinden de bu çalışmada istifade edildi. Bu belgeler Dr. Fatih Çolak’ın çeviri desteğiyle kitapta kullanıldı. Bu belgeler İstanbul Büyükelçiliğinin mesele hakkındaki değerlendirmelerini ortaya koyuyor.
Ötüken Neşriyat
Tel:(0212) 251 03 50
//////////////////////////////
Şiir girmeyen eve doktor girer
Yeni şiir kitabı “Levendname”yi okurla buluşturan şair, yazar ve düşünür Levent Ağaoğlu, şiir yazmanın hatta şiir yazmaya çalışmanın ruh sağlığına birçok faydası olduğunu söylüyor. Şiirin fiziksel ve ruhsal sağlığa yararları hakkında çok sayıda bilimsel araştırma olduğuna dikkat çeken Levent Ağaoğlu günümüzde bazı terapistlerin, hastalarında iyileşmeyi kolaylaştırmak veya kişisel gelişimi desteklemek için şiir okuma veya yazmayı tavsiye ettiğini kaydediyor. Duyguları şiirsel bir şekilde ifade etmenin beden, zihin ve ruh üzerinde tamamen büyülü bir etkiye sahip olduğunu belirten Levent Ağaoğlu, şiir- sağlık ilişkisini şu başlıklarla özetliyor:
*Şiir yazarken kafanızı yormanız, metaforlar ve imgeler üzerinde çalışmanız gerekir. Şiir yazmak, yaratıcı düşünceyi geliştirmeye yardımcı olur. Daha yaratıcı olursunuz ve daha fazla düşünmeye başlarsınız. Bu beyniniz için harika bir egzersizdir ve zihninizi hayattaki diğer korkunç şeylerden uzaklaştırmaya yardımcı olur.
*Şiir yazmak, acınızı dışa vurmanıza yardımcı olur ve bu nedenle kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar. Dünyanın en ilham verici şiirlerinden birçoğu acıyı en güzel şekilde ifade etmiştir. Kaybettiklerinizi şiirle anmak kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar.
*Yalnızlıkla başa çıkmak veya belirsizlikle yüzleşmek olsun, şiir bir hastanın esenliğine, güvenine, duygusal istikrarına ve yaşam kalitesine fayda sağlayabilir.
*Şiir stres, travma ve keder dönemlerinde rahatlık sağlama ve ruh halini yükseltme konusunda işe yarar.
*Şiir, depresyon semptomlarıyla mücadele etmenin yanı sıra hem kronik hem de ameliyat sonrası fiziksel ağrıyı azaltır.
*Şiir ruh halini, hafızayı ve çalışma performansını iyileştirir. Şiir, yaratıcı düşünceyi ve bilişsel uyarımı artırır. Şiir, hafızanın sağlam kalmasına yardımcı olur, erken bunamayı engeller.
Aktif Yayınları
Tel:(0533) 738 59 45
////////////////////////
HAFTANIN KİTABI
Psikiyatrın koltuğunda
İtalyan yazar Italo Svevo’nun başarılı tasvirleriyle kaleme aldığı “Zeno’nun Bilinci”, 20. yüzyıl İtalyan Edebiyatı’nın en önemli romanlarından biridir. Eserin başkarakteri Zeno, fazlasıyla özel ve çözümlenmesi güç bir ruh hâline sahiptir. Sürekli kendini ve çevresini aldatan Zeno, bu yanılsamalarına etrafındakileri ve doktorunu da inandırmaya çalışır. Her daim bir hastalığı ve rahatsızlığı olan Zeno, esasen yaşama adapte olmakta güçlük çeken nevrotik bir kişiliğe sahiptir. Kadınlardan ve ailesiyle olan ilişkisinden hiçbir zaman verim alamaz ve bu durum, en sonunda kendini psikiyatr koltuğunda bulmasıyla sonuçlanır. Toplum tarafından hastalık hastası olarak nitelendirilen Zeno’nun bilincine ışık tutan bu başyapıtta, Zeno Cosini hem iş adamı hem de nevrotik kişiliğinin tüm detaylarını gözler önüne seriyor. Italo Svevo’nun ayrıntılı anlatımıyla Zeno’nun bilincindekileri anlamaya çalışacak olan okur, Zeno’nun başını yastığa koyar koymaz kafasında kurduklarının en yakın şahidi de oluyor.
ELİPS Kitap
Tel:(0312) 475 40 33
/////////////////////
Çağımızın Yunus’u…
Halk bilimci Dr. Mehmet Yardımcı yeni kitabı “Yaşamı Sanatı ve Şiirlerinin Tahlilleriyle Aşık Veysel” ile 2023 Aşık Veysel Yılı’na değerli bir armağan sunuyor. Zor bir hayatı olan Aşık Veysel’in yaşadığı zorlukların bire bir şiirlerine yansıdığına dikkat çeken Dr. Yardımcı şu değerlendirmeyi yapıyor: Aşık Veysel, genellikle dertlerinin çok olduğunu, ancak kaderi böyle yazıldığı için bundan kaçamayacağını söylüyor. Veysel’e göre talih, çile ve kader anlaşıp onun hayatını hep dertlerle doldurmuş, bu durum 7 yaşından ömrünün sonuna kadar sürmüştür.
İletişim Tel:
(0533) 573 23 35
///////////////////////
KÜTÜPHANEMDEN
Eski Dünyanın ilk sahipleri; Kızılderililer
Size bugün tanıtmak istediğim, “Kartallar Sonsuz Topraklarda Uçuyordu” kitabı yayımlandığında, hakkında neler yazılıp söylendiğini araştırırken karşıma Asım Ümit’in yazısı çıktı. Ümit, çok iyi analiz ettiği kitabı çok veciz biçimde şu cümlelerle tanıtmış:
“Özgür Arcan’ın kaleme aldığı ve Babil Yayınları tarafından 2005 yılında yayımlanan kitapta, kitapseverlere; çeşitli orijinal belge ve fotoğraflarla Kızılderililerin inanışları, yaşadıkları evler ve kıyafetler gibi birçok bilgi ile Kızılderili kültürünü tanıtıyor, kabileler ve büyük Kızılderili Şefleri’nin hayatlarından kesitler sunuyor. Amerika’ya göç eden ve şu anda olduğu gibi gittikleri yere medeniyet (!) götüren Avrupalıların, masum Kızılderili yerlileri tarafından dostça karşılanışı, buna karşılık beyazlar ve kuruluşundan sonra Amerikan yönetimi tarafından nasıl katledildiklerini gözler önüne seriyor.”
Kızılderililer ile ilgili bilgi sahibi olmak veya bu konuya faklı bir bakış açısıyla bakmak ve Amerikan medeniyetinin (!) ortaya çıkış öyküsünü yakından görmek isteyenlerin mutlaka okuması gereken kitabın arka kapağında şu tanıtım yer alıyor:
“Eski Dünya”nın ilk sahipleri, Kızılderililer! Onlar toprağın sunduklarına karşı borçlu kalmamak için bileklerindeki kanı “Toprak Ana” ya sunabilecek kadar doğaya saygılıydılar.. Ama bir gün bu halkların üzerine okyanustan kara bulutlar geldi. Ve bu kez aynı toprağa, yağmurun toprakta bıraktığı çukurlar kadar ölü verdiler. Ve kara bulutlar bu topraklara çöküp, koca kıtayı kapladığında “Eski Dünya” üzerine “Yeni Dünya” düzeni yerleşmişti. (Ahmet Yabuloğlu) A.Y.